Translation of "Greve" in English

İşçiler greve gittiler.

The workers went on strike.

Bu greve karşıyım.

I oppose this strike.

Şirketteki işçiler greve gitti.

Workers at the company went on a strike.

Bugün greve karşı grevdeyim.

Today I'm on strike against the strike.

Şimdi greve gitmek yararsız.

It is useless to go on strike now.

Demiryolu işçileri yarın greve gidiyor.

- The railroad workers are going on walkout tomorrow.
- The railroad workers are going on strike tomorrow.

Demiryolu işçileri yarın greve gidiyorlar.

The railroad workers are going on walkout tomorrow.

Air France pilotları greve gittiler.

The pilots of Air France went on strike.

İşçiler greve gitmekle tehdit etti.

The employees threatened to go on strike.

Otobüs şoförleri yarın greve gidecekler.

The bus drivers are going on strike today.

Sendikalara ya da greve katılmadılar.

They did not join unions or strike.

Bu greve kim son verecek?

Who is going to put and end to this strike?

Otobüs şoförleri greve gidecekler mi?

Are the bus drivers going to go on strike?

Sendika belirsiz bir süre için greve gitti.

The union went out on a strike for an indefinite period.

Onlar konferans sırasında greve gitmeyeceklerine söz verdiler.

They promised not to go on strike during the conference.

Madenciler bir ücret artışı için greve gitti.

The miners went on strike for a wage increase.

Şirket onların ücretlerini artırmayı reddettiğinde onlar greve gitti.

When the company refused to increase their wages, they walked out.

Sendika ve yönetim arasındaki anlaşmazlık bir greve yol açabilir.

The disagreement between the union and management could lead to a strike.

Neyse ki sağduyu galip geldi ve greve son verildi.

Fortunately, common sense prevailed and the strike was called off.

Cesar Chavez çiftlik sahipleri ve onların destekçileri bazen şiddet kullansalar bile greve katılanların sessiz kalmalarını istedi.

Cesar Chavez asked that strikers remain non-violent even though farm owners and their supporters sometimes used violence.