Translation of "Gitmek" in English

Gitmek istemiyorsan, gitmek zorunda değilsin.

If you don't want to go, you don't have to.

- Gitmek üzereler.
- Onlar gitmek üzereler.

They're about to go.

Gitmek istemeyenler gitmek zorunda değil.

- Those who do not wish to go need not go.
- People who don't want to go, don't have to.
- Those who don't want to go, don't need to go.

- Ben gitmek istiyorum.
- Gitmek istiyorum.

I want to go.

- Sahile gitmek istemiyorum.
- Plaja gitmek istemiyorum.
- Kumsala gitmek istemiyorum.

I don't want to go to the beach.

Gitmek zorundasın.

You have to go.

Gitmek istiyorum.

- I would love to go.
- I'd love to go.

Gitmek istiyoruz.

- We want to go.
- We want to leave.
- We're going to go.
- We're going to leave.
- We want to be off.

Gitmek istemiyorum.

I don't want to go.

Gitmek istemedim.

I didn't want to go.

Gitmek isteyebilirdiniz.

You might want to go.

Gitmek zorundayız.

- We have to leave.
- We've got to go.

Gitmek üzereydim.

I was about to go.

Gitmek istedim.

I wanted to leave.

Gitmek üzere.

- He's about to leave.
- He's about to go.

Gitmek zorundayım.

- I've got to go.
- I have to go.
- I need to go.
- I must go.
- I have to get going.
- I have to leave.
- I've gotta go.

Gitmek üzereler.

They're about to go.

- Nereye gitmek istiyorsunuz?
- Nereye gitmek istersin?

Where would you like to go?

- Nereye gitmek istersiniz?
- Nereye gitmek istiyorsun?

Where do you want to go?

Gitmek istemesen bile oraya gitmek zorundasın.

You have to go there, even if you don't want to.

- Londra'ya gitmek isterim.
- Londra'ya gitmek istiyorum.

I'd like to go to London.

Gitmek istemeyen insanlar gitmek zorunda değil.

People who don't want to go, don't have to.

Tom gitmek istemiyorsa gitmek zorunda değil.

If Tom doesn't want to go, he doesn't have to.

- Tehran'a gitmek istiyorum.
- Tahran'a gitmek istiyorum.

I want to go to Tehran.

- Seninle gitmek istiyorum.
- Sizinle gitmek istiyorum.

I would like to go with you.

- Şehre gitmek istiyorum.
- Kente gitmek istiyorum.

- I want to go to the city.
- I want to go to town.

- Mars'a gitmek istiyorum.
- Merih'e gitmek istiyorum.

I want to go to Mars.

Gitmek istemesen bile, hâlâ gitmek zorundasın.

You still have to go, even if you don't want to.

- Gitmek ister misin?
- Gitmek istiyor musun?

Would you like to go?

Gitmek istemeyen biri gitmek zorunda değildir.

- Anybody who doesn't want to go, doesn't have to.
- Anyone who doesn't want to go, doesn't have to.

- Oraya gitmek istemiyorum.
- Oraya gitmek istemem.
- Ben oraya gitmek istemiyorum.

I don't want to go there.

- Ben tuvalete gitmek zorundayım.
- Ben banyoya gitmek zorundayım.
- Banyoya gitmek zorundayım.

I've got to go to the bathroom.

- Mutlaka gitmek zorunda değilsin.
- Gitmek zorunda değilsin.

- You don't necessarily have to go there.
- You don't necessarily have to go.
- You don't have to go.

- Ben eve gitmek istiyorum.
- Eve gitmek istiyorum.

I want to go home.

- Yalnız gitmek istemiyorum.
- Tek başıma gitmek istemiyorum.

I don't want to go alone.

- Nereye gitmek istersin?
- Hangi yere gitmek istiyorsun?

What place do you want to go to?

- Ben okula gitmek istemiyorum.
- Okula gitmek istemiyorum.

- I don't want to go to school.
- I don't want to go to school!

Oraya gitmek istemiyorum. O da gitmek istemiyor.

I don't want to go there. He doesn't want to go either.

- Yüzmeye gitmek istiyorum.
- Ben yüzmeye gitmek istiyorum.

I want to go swimming.

Gerçekten gitmek istediysen neden gitmek istemediğini söyledin?

Why did you say you didn't want to go if you really wanted to go?

- Fadıl gitmek zorunda kaldı.
- Fadıl gitmek zorundaydı.

Fadil had to go.

- Leyla gitmek zorunda kaldı.
- Leyla gitmek zorundaydı.

Layla had to go.

- Boston'a gitmek istemiyoruz.
- Biz Boston'a gitmek istemiyoruz.

We don't want to go to Boston.

"Boston'a gitmek istemiyorum." "Nereye gitmek istiyorsun, öyleyse?"

"I don't want to go to Boston." "Where do you want to go, then?"

Gitmek istemeyen bir kimse gitmek zorunda değildir.

- Anybody who doesn't want to go, doesn't have to.
- Anyone who doesn't want to go, doesn't have to.

Avustralya’ya gitmek istemedim ama gitmek zorunda kaldım.

I didn't want to go to Australia, but I had to.

gitmek zorunda kalacaksın."

so you're going to have to go."

gitmek istediğin yere.

anywhere you want to go.

O gitmek istemedi.

- He didn't want to leave.
- He won't leave.

Partiye gitmek zorundasın.

You have to go to the party.

Fransa'ya gitmek istiyorum.

I would like to go to France.

Afrika'ya gitmek istiyor.

He wants to go to Africa.

Gitmek zorundayım, tatlım.

I have to go, Sweetheart.

Gitmek zorunda değilim.

I don't have to go.

Okyanusa gitmek istiyorsun.

You want to go to the ocean.

Londra'ya gitmek istiyorum.

I'd like to go to London.

Hâlâ gitmek istiyorum.

I still want to go.

Eve gitmek zorundayım.

I have to go home.

Aya gitmek istiyorum.

I want to go to the moon.

Ben gitmek zorundaydım.

He forced me to go.

Kente gitmek zorundayım.

- I have to go to the city.
- I need to go into town.

O gitmek üzere.

- She is about to leave.
- He is about to leave.
- She's about to go.

Üniversiteye gitmek istiyorum.

I want to go to college.

Paris'e gitmek istedim.

I wanted to go to Paris.

Yatmaya gitmek zorundayım.

I have to go to sleep.

Okula gitmek istemiyorum.

I don't want to go to school.

Amerika'ya gitmek istiyorum.

- I would like to go to America.
- I would like to go to the United States.

Japonya'ya gitmek istiyorum.

I would like to go to Japan.

Yüzmeye gitmek istiyorum.

- I would like to go for a swim.
- I'd like to go for a swim.

Londra'ya gitmek isterim.

- I'd like to go to London.
- I'd like to visit London.

Seninle gitmek istiyorum.

I'd like to go with you.

Tren gitmek üzereydi.

The train was about to leave.

Tuvalete gitmek zorundayım.

I've gotta go to the bathroom.

Yatağıma gitmek istiyorum.

I want to go to my bed!

Gitmek istiyor musun?

Do you wish to go?

Şimdi gitmek üzereyim.

I'll be leaving now.

Hastaneye gitmek zorundayım.

- I have to go to hospital.
- I have to go to the hospital.

Üzgünüm, gitmek zorundayım.

I am sorry, I've got to go.

Camiye gitmek zorundayım.

I have to go to the mosque.

Oraya gitmek istiyorum.

I want to go there.

Tam gitmek üzereydik.

We were just going.

Hapishaneye gitmek istemiyorum.

- I don't want to go to jail.
- I don't want to end up in jail.

Gitmek zorunda değiliz.

We don't have to go.

ABD'ye gitmek istiyorum.

I would like to go to the USA.

Tom gitmek üzere.

Tom is about to go.