Translation of "Yanık" in English

- Yanık kokusu olduğunu sanmıştım.
- Yanık kokusu aldığımı düşünmüştüm.
- Burnuma yanık kokusu geldiğini sandım.

- I thought I smelled something burning.
- I thought that I smelled something burning.

Lütfen ateşi yanık bırakın.

Please keep the fire burning.

Bu kahvenin tadı yanık.

This coffee tastes burnt.

Onun sağ elinde yanık var.

She got burnt in the right hand.

Benim parmağımda bir yanık var.

I got a burn on my finger.

Tom yanık ünitesinde tedavi gördü.

Tom was treated at a burn unit.

Ağzındaki berbat tat, yanık kokusu, çürümüş balık

like that awful taste in your mouth, the smell of burning, decaying fish,

Yemek pişirirken elinde hafif bir yanık oluştu.

She got a slight burn on her hand while cooking.

Eskiden sarışın ve yanık tenli olduğuna inanamıyorum.

I cannot believe you used to be blonde and tanned.

Yangın, onu tamamen iyileşmesi aylar süren üçüncü derece yanık ile bıraktı.

The fire left her with a third-degree burn which took months to fully heal.