Translation of "Kahvenin" in English

Kahvenin fiyatı düştü.

The price of coffee went down.

Kahvenin hepsi bitmiş.

The coffee is all gone.

Sabahleyin kahvenin kokusunu severim.

I love the smell of coffee in the morning.

Bu kahvenin tadı harika.

This coffee tastes great.

Bu kahvenin tadı acı.

This coffee tastes bitter.

O, kahvenin acılığına dayanamadı.

He couldn't stand the bitterness of the coffee.

Kahvenin içinde ne var?

What's in the coffee?

Bu kahvenin tadı yanık.

This coffee tastes burnt.

Mutfaktan yayılan kahvenin kokusu cezbediciydi.

The aroma of coffee wafted in from the kitchen alluringly.

Kahvenin mideye kötü etkileri olabilir.

Coffee may have a bad effect on the stomach.

Bu kahvenin tadı gerçekten iyi.

This coffee tastes really good.

- Bu kahvenin bulaşık suyu gibi tadı var.
- Bu kahvenin tadı bulaşık suyu gibi.

This coffee tastes like dishwater.

Kahvenin bulaşık suyu gibi tadı var.

The coffee tastes like wash water.

Bu kahvenin acı bir tadı var.

This coffee has a bitter taste.

İçtiğim kahvenin üstünde fındık kreması vardı.

The coffee I drank had hazelnut cream on top.

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.

One cup of coffee commits one to forty years of friendship.

Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.

My aunt showed me how to make good coffee.

Sherman, kahvenin sıcak ama kaynar olmadığını söyledi.

Sherman said the coffee was hot but not scalding.

Ben kafeinsiz kahvenin kansere neden olabileceğini duydum.

I've heard that decaffeinated coffee may cause cancer.

Kavrulmuş kahvenin kokusu gibi bir şey yok.

There is nothing like the smell of roasted coffee.

Ben kahvenin üzerinde sıcak kakao tercih ederim.

I prefer hot cocoa over coffee.

- Sami kahveyi tattı.
- Sami kahvenin tadına baktı.

Sami tasted the coffee.

Bir fincan kahvenin seni daha iyi hissettirebileceğini düşündüm.

- I thought a cup of coffee might make you feel better.
- I thought that a cup of coffee might make you feel better.

Tom, kahvenin içmek için fazla sıcak olduğunu söyledi.

- Tom said the coffee was too hot to drink.
- Tom said that the coffee was too hot to drink.

Şu günlerde bir fincan kahvenin fiyatı 200 yendir.

A cup of coffee cost 200 yen in those days.

- Kahve hoş bir aromaya sahiptir.
- Kahvenin güzel bir aroması var.

- The coffee has nice aroma.
- The coffee has a nice aroma.

O, bir fincan kahvenin önünde bir masada tek başına oturdu.

She sat alone at a table in front of a cup of coffee.

- Bir fincan kahve içmek istiyorum.
- Bir fincan kahvenin benim için bir sakıncası yok.

I wouldn't mind a cup of coffee.