Translation of "Yaşta" in English

0.011 sec.

Examples of using "Yaşta" in a sentence and their english translations:

"Benimle aynı yaşta.

"He's the same age as me.

Onlar aynı yaşta.

- They are the same age.
- They're the same age.

Benimle aynı yaşta.

- He is just my age.
- He is as old as I.
- He's the same age as I.
- He is the same age as me.

Hepsi aynı yaşta.

They are all of an age.

Çocukların hepsi aynı yaşta.

- The boys are all of an age.
- All the boys are the same age.
- The boys are all the same age.

Ressam genç yaşta öldü.

The painter died young.

Seninle aynı yaşta olurdum.

I used to be the same age as you.

Leanne benimle aynı yaşta.

Leanne is at the same age as me.

Hangi yaşta evlenmek istiyorsun?

At what age do you want to get married?

Tom benimle aynı yaşta.

- Tom is the same age as I am.
- Tom is the same age as me.

Tom genç yaşta öldü.

Tom died young.

Tom erken yaşta öldü.

Tom died at an early age.

Ölüm her yaşta yaygındır.

Death is common to every age.

- Tom kabaca benimle aynı yaşta.
- Tom aşağı yukarı benimle aynı yaşta

Tom is roughly the same age as I am.

Ve genç yaşta öleceğimi açıkladı.

and that I would die at a young age.

Bana çok küçük yaşta öğretilmişti

were taught to me at an early age,

Genç erkekler çok erken yaşta,

And young men were apprenticed very early on,

Çocuk erkek kardeşimle aynı yaşta.

The boy is the same age as my brother.

Yazık, o genç yaşta öldü.

Alas, she died young.

Oldukça genç yaşta kelleşmeye başladı.

He started going bald quite young.

İlk adetinizi hangi yaşta yaşadınız?

- At what age did you have your first period?
- At what age did you get your first period?

Tom neredeyse seninle aynı yaşta.

Tom is about the same age as you.

Araba sürmek için yeterli yaşta.

He is old enough to drive a car.

Fransızca öğretmenim benimle aynı yaşta.

My French teacher is the same age as I am.

Fransızca öğretmenin benimle aynı yaşta.

My French teacher is the same age as me.

Bu sanatçı genç yaşta öldü.

This artist died young.

Tom ve Mary aynı yaşta.

Tom and Mary are the same age.

İlk adetinizi hangi yaşta gördünüz?

- At what age did you have your first period?
- At what age did you get your first period?

Jane genç yaşta bir hostesti.

Jane was a stewardess when she was young.

Bu ağaç, öbürüyle aynı yaşta.

This tree is the same age as that one.

Birçok çocuk erken yaşta öldü.

Many children died at an early age.

Hangi yaşta çocuklar okuldan ayrılıyor?

At what age do children leave school?

- Hangi yaşta evlenmek istiyorsun?
- Hangi yaşta evlenmek istiyorsunuz?
- Kaç yaşında evlenmek istiyorsunuz?

By what age do you want to get married?

O yaşta kendisi daha iyi bilir.

She should know better at her age.

Benim dersane öğretmenim annemle aynı yaşta.

My homeroom teacher is the same age as my mother.

Siz ikinizin aynı yaşta olduğunu düşündüm.

- I thought you two were the same age.
- I thought that you two were the same age.

O, Mary ile aynı yaşta değildir.

She's not the same age as Mary.

Tom yaklaşık olarak benimle aynı yaşta.

- Tom is about the same age as I am.
- Tom is about the same age as me.

Tom yaklaşık olarak seninle aynı yaşta.

Tom is about the same age as you are.

Tom aşağı yukarı benimle aynı yaşta.

Tom is about the same age as me.

Mary o yaşta bana kendimi hatırlatıyor.

Mary reminds me of myself at that age.

Oğlu kanserden genç bir yaşta öldü.

His son died from cancer at a young age.

Tom Mary ile aynı yaşta değil.

Tom isn't the same age as Mary.

Tom tam olarak benimle aynı yaşta.

Tom is exactly the same age as me.

Tom çok yaşlı bir yaşta öldü.

Tom died at a very old age.

Oğlunla aynı yaşta bir kızım var.

I have a daughter the same age as your son.

Tom yaklaşık olarak bizimle aynı yaşta.

Tom is about the same age as us.

Tom benimle aynı yaşta, değil mi?

Tom is the same age as I am, isn't he?

Hangi yaşta insanların cildi kırışmaya başlar?

At what age do most people start to develop wrinkles?

O yaşta bunun yapılmayacağını bilmesi lazım.

He ought to know better at his age.

Belli bir yaşta taklit etmek istiyorlar.

At a certain age they want to imitate.

Savaşta pek çok insan genç yaşta öldü.

In the war, many people died young.

Çok yazık, şarkıcı çok genç yaşta öldü.

It is a pity that the singer died so young.

O, yaklaşık olarak kız kardeşimle aynı yaşta.

She's about the same age as my sister.

Bu yaşta, hayatın anlamı ilgimi çekmeye başladı.

At this age, the meaning of life began to interest me.

Tom sizinle hemen hemen aynı yaşta, herhalde.

Tom is about the same age as you, I suppose.

- Tom içebilecek yaşta.
- Tom içebilecek kadar yaşlı.

Tom is old enough to drink.

İlk kız arkadaşına hangi yaşta sahip oldun?

At what age did you have your first girlfriend?

Seninle aynı yaşta olan bir ağabeyim var.

I have an older brother who's the same age as you.

Tom aynı yaşta babasının göründüğü gibi görünüyor.

Tom looks a lot like his father did at the same age.

Bazı kadınlar, erken yaşta ne istediklerini bilirler.

Some women know what they want from an early age.

Tom aşağı yukarı Mary ile aynı yaşta.

Tom is roughly the same age as Mary.

Tom yaklaşık olarak geri kalanımızla aynı yaşta.

Tom is approximately the same age as the rest of us.

- Çok genç evlendim.
- Çok genç yaşta evlendim.

I got married very young.

Tom'un araba sürmeye yetecek yaşta olduğunu sanmıyorum.

- I don't think Tom is old enough to drive.
- I don't think that Tom is old enough to drive.

Tom resim yapmaya çok küçük yaşta başladı.

Tom started painting when he was very young.

Kadınlar küçük yaşta evlenmeye zorlanıyor ve araç süremiyorlar.

Women are forced to be marry underage and they cannot drive.

O günlerde âdet olduğu üzere, genç yaşta evlendi.

As was the custom in those days, he married young.

O, yaklaşık olarak büyük kız kardeşimle aynı yaşta.

She's about the same age as my older sister.

Seninle aynı yaşta olan bir erkek kardeşim var.

I have a brother who's the same age as you.

O erken yaşta ebeveynlerinin her ikisini de kaybetti.

He lost both his parents at an early age.

Oradaki şu çocuk yaklaşık seninle aynı yaşta görünüyor.

That boy over there looks about the same age as you.

Kız kardeşimle hemen hemen aynı yaşta gösterdiğimi söylerler.

People say I look about the same age as my sister.

- Tom benimle aynı yaşta.
- Tom tam benim yaşımda.

Tom is just my age.

- Aşağı yukarı benimle aynı yaşta.
- Yaklaşık benim yaşımda.

- She is about my age.
- She's about my age.

- Benimle aynı yaşta.
- Benimle yaşıt.
- O, benim yaşıtım.

- He's the same age as I.
- He is the same age as me.

- Hangi yaşta evlenmek istiyorsunuz?
- Kaç yaşında evlenmek istiyorsunuz?

By what age do you want to get married?

Bir çocuk her yaşta ebeveynlerini saymalıdır ve saygı göstermelidir.

A child should honor and respect his parents at every age.

Tom şimdi orta yaşta ve ciddi sağlık sorunları var.

Tom is now middle age and has serious health problems.

- O yaklaşık benim yaşımda.
- Aşağı yukarı benimle aynı yaşta.

- She is about my age.
- She's about my age.

Tom erken yaşta bir botanikçi olmak istediğine karar verdi.

Tom had decided at an early age that he wanted to become a botanist.

- Tom hayatının baharında öldü.
- Tom çok genç yaşta öldü.

Tom died when he was very young.

- Tom oy verme yaşında değil.
- Tom oy kullanacak yaşta değil.

Tom isn't old enough to vote.

Öyleyse aşk nedir? İnsanları herhangi bir yaşta çarpabilen bir hastalıktır.

Then what is love? A disease which can strike people at any age.

Aslında psikolojik olarak yıpranma ve daha erken yaşta ölme olasılığı

actually ended up more likely to burn out and in fact died younger

Orta yaşta bir genç her gün ne kadar televizyon izler?

How much time does the average teenager watch TV every day?

- Araba kullanabilecek yaşta değilim.
- Araba kullanmak için yaşım çok küçük.

I'm too young to drive a car.

- Keşke bu kadar genç evlenmeseydim.
- Keşke bu kadar genç yaşta evlenmeseydim.

- I wish I hadn't gotten married so young.
- I wish that I hadn't gotten married so young.

Herhangi bir yaşta Allah'a tapmak ve ebeveynlere saygı duymak daha önemlidir.

It is important, in any age, to adore God and to respect one's parents.

Çok küçük bir yaşta bir kâşif olmanın ne demek olduğunu bana gösterdi.

It showed me what it meant to be an explorer, at a very early age.

Genç yaşta bile Baybars istisnai bir askeri kahramanlık gösterdi ve eğitimini tamamladığında

Even at a young age Baibars displayed exceptional military prowess and upon completing his training

Benim oğlum şimdi bir asi yaşta görünüyor ve pervasızca bize karşı çıkıyor.

It seems that my son is now at a rebellious age and recklessly opposes us.

- Tom canının istediğini yapabilecek yaşta.
- Tom'un yaşı ne istiyorsa yapabilecek kadar büyük.

Tom is old enough to do whatever he wants.

- Tom yaklaşık Mary'nin yaşındadır.
- Tom Mary ile yaklaşık aynı yaşta.
- Tom yaklaşık olarak Mary'nin yaşındadır.
- Tom aşağı yukarı Mary ile aynı yaşta.
- Tom yaklaşık olarak Mary ile aynı yaştadır.

- Tom is about Mary's age.
- Tom is approximately Mary's age.
- Tom is about the same age as Mary.
- Tom is roughly the same age as Mary.
- Tom is approximately the same age as Mary.