Translation of "Çocukların" in English

0.007 sec.

Examples of using "Çocukların" in a sentence and their english translations:

Çocukların nerede?

- Where are your kids?
- Where are your children?

Çocukların neredeydi?

Where were your children?

Çocukların nasıl?

- How are your children?
- How are you kids doing?

- Senin çocukların sevimli.
- Senin çocukların sevimliler.

- Your kids are cute.
- Your children are cute.

- Ama çocukların var.
- Ama senin çocukların var.

But you have kids.

Çocukların güçlü yönlerini,

I want kids to discover their strengths,

Gözyaşları çocukların silahlarıdır.

Tears are a child's weapon.

Çocukların odası dağınık.

The childrens' room is messy.

Çocukların var mı?

- Do you have children?
- Do you have kids?

Çocukların oynamasını izledik.

We watched the children play.

Çocukların çok sevimli!

Your children are so charming!

Çocukların güldüğünü duyabiliyorduk.

We could hear the children laughing.

Senin çocukların sevimli.

Your kids are adorable.

Çocukların hepsi oturuyor.

All of the children are sitting.

Çocukların olduğunu biliyorum.

- I know you have children.
- I know that you have children.

Çocukların olduğunu düşündüm.

- I thought you had kids.
- I thought that you had kids.

Çocukların olduğunda anlayacaksın.

You'll understand when you have kids.

Çocukların seninle mi?

Are your children with you?

Çocukların yaralanmadığına sevindim.

I'm glad the kids weren't hurt.

Çocukların seni seviyor.

Your children love you.

Çocukların beslenmesi gerek.

Children need to be fed.

Çocukların olduğunu bilmiyordum.

- I didn't know you had children.
- I didn't know that you had children.

Çocukların hepsi heyecanlı.

- The children are all fired up.
- The kids are all fired up.
- The children are all excited.
- The kids are all excited.

Çocukların hepsi coşkulu.

The kids are all fired up.

Çocukların sağlıklı görünüyorlar.

Your children look healthy.

Çocukların büyüdü mü?

Are your children grown up?

Çocukların hediyeleri var.

The children got presents.

- Küçük çocukların odasına gitmeliyim.
- Küçük çocukların odasına gitmem gerekiyor.
- Küçük çocukların odasına gitmek zorundayım.

I have to go to the little boys' room.

- Çocukların ulaşamayacağı yerde saklayınız!
- Çocukların ulaşamayacağı yerde muhafaza ediniz!

Keep out of reach of children.

Çocukların üzgün minik suratları

and the sad little faces on those kids

Yetimhaneden aldığımız çocukların çoğu

Most of the children we had removed from the orphanage

Çocukların hepsi aynı yaşta.

- The boys are all of an age.
- All the boys are the same age.
- The boys are all the same age.

Çocukların alamayacağı yere koyun.

Put it where children can't get at it.

Rahip çocukların oyunlarına katıldı.

The priest participated in the children's games.

Rahip çocukların oyununa katıldı.

The priest participated in the children's game.

O, çocukların oyunlarına katıldı.

She participated in the children's games.

Şimdiden çocukların mı var?

Do you have children already?

Çocukların hepsi ona gülmedi.

All of the boys didn't laugh at him.

Ebeveynler çocukların eğitiminden sorumludur.

- The parents are responsible for the education of their children.
- The parents are responsible for the education of the children.

Çocukların sevilmeye ihtiyacı vardır.

Children need loving.

Çocukların uykuya ihtiyacı var.

- Kids need sleep.
- Children need sleep.

Biz çocukların oynadığını gördük.

- We watched the children play.
- We saw the children playing.

Çocukların çalışkan olmaları iyidir.

It is good that children are industrious.

Bunu çocukların önünde tartışmayalım.

Let's not discuss this in front of the children.

Çocukların velayetini henüz halletmedik.

We haven't worked out custody of the children yet.

Çocukların da hakları var.

Children have rights, too.

Çocukların kahkahası uzaktan duyulabiliyordu.

Children's laughter could be heard in the distance.

Bugün çocukların okulu yok.

The children don't have school today.

Çocukların ev ödevleri var.

The kids have homework.

O, çocukların yüzüşünü izledi.

He watched the boys swimming.

Çocukların neye baktıklarını biliyorum.

I know what the children are looking at.

Çocukların olduğunu hiç bilmiyordum.

I never knew you had children.

Çocukların Fransızca konuşur mu?

- Do your children speak French?
- Do your children know French?

Çocukların Fransızca bilir mi?

- Do your children speak French?
- Do your children know French?

Çocukların olmasını ister misin?

Would you like to have children?

Hiç çocukların var mı?

- Do you have any children?
- Do you have any kids?

Kendi çocukların olduğunda anlayacaksın.

When you have kids of your own, you'll understand.

Çocukların olur olmaz anlayacaksın.

You'll understand once you have kids.

Şimdi çocukların uyuması gerekiyor.

The children are supposed to be sleeping now.

Tüm çocukların en uzunuyum.

I am the tallest of all the boys.

Çocukların otobüse bindiğini gördük.

We saw the child get on the bus.

Çocukların sorun yaratması yaygındır.

It is common for children to cause trouble.

Çocukların nerede okula gider?

Where do your children go to school?

Çocukların yakında uykuya daldılar.

The children soon fell asleep.

Çocukların hemen yatması gerekiyor.

The children need to go to bed immediately.

Çocukların sevgiye ihtiyacı var.

- Children need loving.
- Children need love.

Bazı çocukların balonları vardı.

Some kids had balloons.

Okulda çocukların var mı?

Do you have kids in school?

Çocukların gülme sesini severim.

I like the sound of children laughing.

Çocukların da hisleri var.

- Guys have feelings too.
- Guys have feelings, too.

Neden çocukların yanında değilsin?

Why aren't you with the kids?

Onlar senin çocukların mı?

- Are those your kids?
- Are those your children?

Çocukların resmini yapmayı sevmiyorum.

I don't like painting children.

Çocukların şimdi kaç yaşında?

How old are your children now?

Çocukların sözlüklerinde resimler var.

There are pictures in children's dictionaries.

Çocukların ikisi de uyuyor.

Both of the children are asleep.

Tom çocukların oynamasını izledi.

Tom watched the children play.

Bunlar senin çocukların mı?

- Are these your children?
- Are these children yours?
- Are those your children?

Çocukların dördünün bahaneleri yoktu.

All four of the boys didn't have alibis.

Çocukların hepsi gaza gelmiş.

The children are all fired up.

Çocukların çoğu neredeyse çıplaktı.

Many of the children were almost naked.

Çocukların çoğunun kıyafeti yoktu.

Many of the children had no clothes on.

Çocukların gülme sesini seviyorum.

I love the sound of children laughing.

Çocukların odaya girdiğini gördük.

We saw the children enter the room.

Çocukların mutlu seslerini duydum.

I heard the children's happy voices.

Geç kalan senin çocukların.

It's your children who were late.

Çocukların oynamasına izin ver.

- Let the children play!
- Let the children play.

Çocukların ağlaması sorun değil.

It's okay for boys to cry.