Translation of "Yaşlanıyor" in English

0.084 sec.

Examples of using "Yaşlanıyor" in a sentence and their english translations:

Yaşlanıyor olmalıyım.

I must be getting old.

O yaşlanıyor.

- He is getting old.
- He was getting old.
- He's getting old.

Tom yaşlanıyor.

Tom is getting old.

Tom artık yaşlanıyor.

Tom is past his prime.

O gittikçe yaşlanıyor.

- She is getting older.
- She's getting older.

O, asla yaşlanıyor gibi görünmüyor.

He never seems to grow older.

Çok çabuk yaşlanıyor, çok geç akıllanıyoruz.

We're too soon old, too late smart.

Babam artık yaşlanıyor ama hala oldukça zeki

My dad is growing older now,

O yaşlanıyor ama her zamanki kadar sağlıklı.

He is getting old, but he is as healthy as ever.