Translation of "Sağlıklı" in Dutch

0.017 sec.

Examples of using "Sağlıklı" in a sentence and their dutch translations:

Sağlıklı değilim.

Ik ben niet gezond.

Sağlıklı görünüyorsun.

- Jij ziet er gezond uit.
- Je ziet er gezond uit.

Sağlıklı mısın?

Ben je gezond?

- Ailem sağlıklı.
- Annem ve babam sağlıklı.

Mijn ouders zijn gezond.

- Çok sağlıklı görünüyorsunuz!
- Çok sağlıklı görünüyorsun!

Je ziet er zo gezond uit!

- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Anneannesi sağlıklı görünüyor.
- Babaannesi sağlıklı duruyor.

Zijn grootmoeder ziet er gezond uit.

Hasta veya sağlıklı,

die óf ziek óf gezond aangeeft,

O çok sağlıklı.

Ze is erg gezond.

O sağlıklı görünüyor.

Hij ziet er gezond uit.

Onlar sağlıklı görünüyorlar.

Zij zien er gezond uit.

Benim babam sağlıklı.

Mijn vader is gezond.

O sağlıklı mı?

Is ze gezond?

Bu sağlıklı değil.

Dit is niet gezond.

Tom çok sağlıklı.

- Tom is heel gezond.
- Tom is erg gezond.

Ben sağlıklı değilim.

Ik ben niet gezond.

Tom sağlıklı değil.

Tom is niet gezond.

Hâlâ sağlıklı hissediyorum.

Ik voel me nog steeds gezond.

Bebeğimiz sağlıklı doğdu.

Onze baby is gezond geboren.

Erkek kardeşim sağlıklı.

Mijn broer is gezond.

Bu sağlıklı görünüyor.

Dit klinkt gezond.

Tom sağlıklı değildi.

Tom was niet gezond.

Süt sağlıklı mı?

Is melk gezond?

Tom sağlıklı görünüyordu.

Tom zag er gezond uit.

Tom'un büyükannesi sağlıklı görünüyor.

- Toms grootmoeder ziet er gezond uit.
- De grootmoeder van Tom lijkt gezond te zijn.

Ben sağlıklı bir çocuktum.

Ik was een gezond kind.

O çok sağlıklı görünmüyor.

Hij ziet er niet zo gezond uit.

Sağlıklı bir bebek doğurdu.

- Ze is bevallen van een gezonde baby.
- Zij heeft een gezond kind ter wereld gebracht.

Bütün doktorlar sağlıklı mı?

Zijn alle dokters gezond?

Tom sağlıklı, değil mi?

Tom is gezond, toch?

Tom sağlıklı gibi görünüyordu.

- Tom zag er gezond uit.
- Tom zag eruit alsof hij gezond was.

Her zaman sağlıklı yerim.

Ik eet altijd gezond.

Tom çok sağlıklı görünmüyor.

Tom ziet er niet zo gezond uit.

Tom'un sağlıklı kalacağını umalım.

Laten we hopen dat Tom gezond blijft.

Tom sağlıklı olduğunu söylüyor.

Tom zegt dat hij gezond is.

Çok yürürüm, çünkü sağlıklı.

Ik loop veel omdat dat gezond is.

Sağlıklı yiyecek yemeye çalışıyorum.

- Ik probeer gezond voedsel te eten.
- Ik probeer gezond te eten.

Amcam genç değil ama sağlıklı.

Mijn oom is niet jong, maar hij is wel gezond.

Onun sağlıklı bir bebeği vardı.

Ze is bevallen van een gezonde baby.

Tom'un sağlıklı yaşam tarzı var.

Tom heeft een gezonde levensstijl.

Sağlıklı yemek daha pahalı mıdır?

Is het duurder om gezond te eten?

Tom tekrar sağlıklı olduğunu söylüyor.

Tom zegt dat hij weer gezond is.

Sağlıklı bir kahvaltı neyden oluşmalı.

Waaruit moet een gezond ontbijt bestaan?

Ben eskisi kadar sağlıklı değilim.

- Ik ben niet zo gezond als ik eens was.
- Ik ben niet zo gezond als voorheen.

Taze ve sağlıklı gıda üretimi sağlamak

Ik werk nu mee aan al deze coole projecten.

Yalnızca popülasyonlarının sağlıklı olmasıyla devam edebilir,

zullen alleen voortduren als de populaties gezond zijn.

Siz her zamanki kadar sağlıklı görünüyorsunuz.

Ge ziet er zo gezond uit als altijd.

Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.

Ik wil bovenal gezond zijn.

Vejeteryanlar dünyadaki en sağlıklı insanlardan bazılarıdır.

Vegetariërs behoren tot de gezondste mensen ter wereld.

Sağlıklı kalmak her zaman kolay değil.

Het is niet altijd makkelijk om gezond te blijven.

Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.

Tom heeft een gezonde levensstijl.

Sağlıklı olmak, varlıklı olmaktan çok daha iyidir.

Beter gezond dan rijk.

Bu, doğanın tüm canlıları donattığı sağlıklı bir bencillik.

Dat is een gezond egoïsme... ...dat alle levende wezens delen.

çok sayıda sağlıklı, öğrenme ile ilişkili faaliyet gördük.

zien we veel gezonde leer-gerelateerde activiteit.

- Tom sağlıklı.
- Tom'un sağlığı iyi.
- Tom'un sağlığı yerinde.

Tom is gezond.

Ben sağlıklı kalmak için düzenli olarak spor yaparım.

Ik sport om gezond te blijven.

Birçok evsiz insanın sağlıklı yiyecek almaya gücü yetmiyor.

Veel dakloze mensen kunnen zich geen gezond voedsel veroorloven.

Bu oğlanın güçlü ve sağlıklı bir vücudu var.

Deze jongen heeft een sterk, gezond lichaam.

Tüm sağlıklı ekosistemler çok sayıda farklı türe ihtiyaç duyar.

Alle gezonde ecosystemen hebben een verscheidenheid aan soorten nodig.

Eğitim kadınlar ve çocukları için daha sağlıklı bir hayat,

Onderwijs betekent betere gezondheid voor vrouwen en hun kinderen,

Ufacık bir noksanlığı dahi olmayan ultra sağlıklı bir insan,

een extreem gezonde mens zonder ook maar één afwijking,

İnsan sağlıklı yaşamak isterse, her gün bir saat koşmalı.

Als je gezond wilt leven, moet je elke dag een uur hardlopen.

Masaya sağlıklı bir yemek getirilmesi için karar vermenize gerek olmasın.

geen beslissingen hoeft te nemen om een gezond maal op tafel te krijgen.

O kadar zayıf ki sağlıklı ahtapotlar gibi canlı renkler çıkaramıyor.

Ze is zo zwak dat ze die levendige kleuren niet kan maken.

Eğer Tom daha fazla sebze yerse, muhtemelen daha sağlıklı olur.

Als Tom meer groenten zou eten, zou hij allicht gezonder zijn.

Sağlıklı bir öğle yemeği yemenin ne kadar önemli olduğunu öğrendim.

Ik kwam te weten hoe belangrijk het is om een gezonde lunch te eten.

Bir mucize oldu! Tom tamamen sağlıklı ve hastalıktan artık hiçbir iz yok!

Er is een wonder gebeurd! Tom is volledig gezond en er is geen spoor meer van de ziekte.

1950'lerde, Finler dünyadaki en az sağlıklı diyetlerden birine sahip olarak belirtildiler.

In de jaren 50 werd van de Finnen gezegd, dat zij een van de ongezondste voedingspatronen in de wereld hadden.

Doktorlar onun öldüğünü düşünmüştü ama o bugün hâlâ hayatta ve sağlıklı ve bir işi ve bir ailesi var.

De dokters dachten dat hij dood was, maar vandaag is hij gezond en wel en hij heeft werk en een familie.