Translation of "Sağlıklı" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Sağlıklı" in a sentence and their japanese translations:

Sağlıklı değilim.

僕は健康じゃない。

Sağlıklı görünüyorsun.

あなたは健康そうですね。

- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Anneannesi sağlıklı görünüyor.
- Babaannesi sağlıklı duruyor.

彼のおばあさんは元気そうです。

Hasta veya sağlıklı,

体調がいいか 悪いか

O sağlıklı görünüyor.

彼は健康そうだ。

Onlar sağlıklı görünüyorlar.

彼らは健康そうだ。

O sağlıklı mı?

- 彼女は元気ですか。
- 彼女は元気?

Ben sağlıklı değilim.

僕は健康じゃない。

Erkek kardeşim sağlıklı.

私の兄は健康だ。

Bu sağlıklı değil.

それ体に良くないよ。

Çocukların sağlıklı görünüyorlar.

お宅のお子さんは丈夫ですね。

Dedem çok sağlıklı.

祖父は非常に健康だ。

Sağlıklı topluluklar oluşturmaya takıntılıyım,

私は健やかなコミュニティを 作ることに夢中で

Tom'un büyükannesi sağlıklı görünüyor.

トムのおばあさんは元気そうです。

O yaşına rağmen sağlıklı.

年にもかかわらず彼は健康だ。

Ben sağlıklı bir çocuktum.

私は子供のころは元気だった。

Sağlıklı bir kahvaltı yaptım.

栄養のある朝食をとった。

Sağlıklı olsaydım mutlu olurdum.

健康だったら、幸せなのになあ。

Sağlıklı bir bebek doğurdu.

彼女は健康な赤ん坊を出産した。

Sağlıklı olsam, mutlu olurdum.

健康だったら、幸せなのになあ。

İnşallah eve sağlıklı dönersin.

ご無事で帰られることを祈ります。

Tom çok sağlıklı görünüyor.

トムはとても健康そうに見える。

Amcam genç değil ama sağlıklı.

叔父さんは若くないが健康です。

Her şeyden önce sağlıklı olmalıyız.

何よりもまず健康でなければならない。

Sağlıklı olsaydım, çalışmalarıma devam edebilirdim.

もし健康なら研究を続けられるのに。

Kirli hava sağlıklı akciğerlerin düşmanıdır.

スモッグは健全な肺を冒すもとである。

Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir.

歩くのは健康に良いことだ。

Sağlıklı olmasına rağmen mutlu görünmüyor.

彼女は財産はあるが幸せそうではない。

O her zamanki gibi sağlıklı.

彼はいつもと代わらず健康です。

O, güzel ve sağlıklı görünüyor.

彼女はとても健康そうだ。

O, güçlü ve sağlıklı gözüküyor.

- 彼は頑丈で健康そうに見える。
- 彼は丈夫で健康そうに見える。

Ailesi için sağlıklı yemekler hazırlar.

彼女は家族のために健康によい食事を準備する。

Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu.

彼女はすばらしい健康な赤ちゃんを生んだ。

O sizin için sağlıklı değil.

- 体に悪いよ。
- それ体に良くないよ。

Sağlıklı bir erkek bebeğin var.

元気な男の子が産まれましたよ。

Bu video kaydedici sağlıklı çalışmıyor.

このビデオは正しく機能しない。

Brokoli en sağlıklı sebzelerden biridir.

ブロッコリーは最も体にいい野菜の一つだ。

O bebek tombul ve sağlıklı.

あの赤ん坊はまるまるしていて健康的だ。

Ben eskisi kadar sağlıklı değilim.

私は昔ほど健康ではない。

O, birkaç yıldır sağlıklı değil.

彼はこの数年間ずっと身体の具合が良くない。

Doğa ona hem sağlıklı bir akıl hem de sağlıklı bir vücut bahşetti.

彼女は生まれながらに健全な精神と肉体に恵まれていた。

Taze ve sağlıklı gıda üretimi sağlamak

私は このような素晴らしい試みに参加し

ACL işte burada, çok sağlıklı görünüyor,

前十字靱帯は正常で

Yalnızca popülasyonlarının sağlıklı olmasıyla devam edebilir,

健全な個体が十分にいなければ 続きません

Siz her zamanki kadar sağlıklı görünüyorsunuz.

- 君は相変わらず健康そうに見える。
- 相変わらず元気そうだね。

Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.

何ものにもまして私は健康になりたい。

Her zaman sağlıklı olmanızın nedeni odur.

それでいつも健康だったんだね。

Onlardan bazıları sağlıklı ama bazıları değil.

彼らの中には健康な人もいれば、そうでない人もいる。

Bazıları sağlıklıdır ama diğerleri sağlıklı değildir.

彼らの中には健康なものもあれば健康でないものもある。

Ilımlı egzersiz yapmak sizi sağlıklı tutacaktır.

適度の運動をすればいつも健康でいられる。

Büyükbabası ilerlemiş yaşına rağmen oldukça sağlıklı.

彼の祖父は年の割にまだたいへん健康だ。

Büyükbabası yaşına göre hâlâ oldukça sağlıklı.

彼の祖父は年の割にまだたいへん健康だ。

Seksenden fazla olmasına rağmen hâlâ sağlıklı.

彼は80歳を超えているが、まだ元気だ。

Sağlıklı bir erkek bebek dünyaya getirdin.

元気な男の子が産まれましたよ。

Sağlıklı kalabildiğim sürece uzun yaşamak isterim.

私は健康でいられる間は生きていたい。

Sağlıklı kalmak istediğim için egzersiz yapıyorum.

私は健康でいたいから運動をする。

Sağlıklı kalmanın en iyi yolu yürümektir.

健康を維持するためには散歩するのが一番良い。

Taze hava sağlıklı olmak için gereklidir.

健康には新鮮な空気がいる。

Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.

健康な人は健康の価値が分からない。

Onlardan bazıları sağlıklı ama diğerleri değil.

彼らの中には健康な人もいれば、そうでない人もいる。

Eğer sağlıklı bir hararetli ortamsa ihtiyaç duyulan,

情熱的で良い議論を促進するのが 目的の一つであれば

Adil rekabet sektörünün sağlıklı büyümesi için gereklidir.

業界の健全な成長のために公正な競争が確保される必要がある。

Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir.

- 好奇心がお旺盛なのは大変に結構なことである。
- 好奇心が旺盛なのは大変に結構なことである。

Sabahın erken saatlerinde kalkmak sizi sağlıklı yapar.

- 早寝早起きをすると健康になる。
- 早寝早起きすると健康になります。

O yaşlanıyor ama her zamanki kadar sağlıklı.

彼は年を取ってきたが相変わらず健康だ。

Spor hem zihni hem bedeni sağlıklı yapar.

スポーツは、肉体的にも精神的にも人を健康にする。

Onlar sağlıklı bir erkek bebeğe sahip oldular.

元気な男の子が産まれましたよ。

K vitamini kan damarlarınızı ve kemiklerinizi sağlıklı tutar.

ビタミンKは血管と骨を健康に保ち

çok sayıda sağlıklı, öğrenme ile ilişkili faaliyet gördük.

学習に関連した健康な活動が 多く見られました

Mayumi sağlıklı bir kişidir. O neredeyse hiç hastalanmaz.

真由美さんは健康な人だ、ほとんど病気をしない。

Doktor, çocuğu muayene etti ve sağlıklı olduğunu söyledi.

医者はその子を調べて、健康だと言った。

Bu oğlanın güçlü ve sağlıklı bir vücudu var.

この男の子は、強くて健康な体を持っている。

Ayrıca,bebeğim sekiz aylık,sağlıklı ve çabucak büyüyor.

我が家の赤ちゃんも8ヶ月になり元気いっぱいすくすくとそだっていますよ。

Tüm sağlıklı ekosistemler çok sayıda farklı türe ihtiyaç duyar.

健全な生態系には さまざまな種が必要で―

Ufacık bir noksanlığı dahi olmayan ultra sağlıklı bir insan,

欠点がひとつもない 超健康優良児が

Doktorlar ve hastaneler tekrar sağlıklı olabilecek insanlara yardım etmelidir.

医者や病院は、再び健康体になれる人々の手助けをすべきです。

Hasta da olsa sağlıklı olsa o her zaman mutludur.

病気であろうと健康であろうと、彼女はいつも快活だ。

Masaya sağlıklı bir yemek getirilmesi için karar vermenize gerek olmasın.

迷わずにヘルシーな食事を 用意できるのです

Bilirsin ki iyi bir karışımla çok sağlıklı bir diyetin olabilir.

そしてバランスが良いと 健康的な食事になります

O kadar zayıf ki sağlıklı ahtapotlar gibi canlı renkler çıkaramıyor.

‎かなり衰弱し ‎鮮やかな体色は薄れ

Daha sağlıklı myelin oluşturmak için beyniniz fazla B vitaminine ihtiyaç duyar.

より健康でしっかりしたミエリンを作るために あなたの脳は多くのビタミンB群を必要とします

Erken yatmak, erken kalkmak bir insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar.

早寝早起きは健康で裕福で賢くする。

- Erkenden uyumak ve erken kalkmak bir adamı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
- Erken yatıp ve erken kalkmak, bir adamı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.

- 朝起きは三文の徳。
- 早寝早起きは人を健康に裕福にそして賢明にする。
- 早寝早起きは人を健康に、金持ちに、そして賢くする。
- 早寝早起きは人を健康で裕福で賢明にする。
- 早寝早起きは健康と富と賢さのもと。
- 早寝、早起きは人を健康に、富裕に、賢明にする。
- 早起きは三文の徳。

Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.

祖父は毎朝適度の運動をしているので丈夫です。

Bir türbe ziyaretine gelen çift, "Çocuğumuzun sağlıklı biçimde büyümesine dua ettik" dedi.

お宮参りで訪れた夫妻は「子供が健やかに育つことを祈りました」と話していた。

- Büyükannem sağlıklı ve tek başına yaşıyor.
- Anneannemin sağlığı yerinde ve yalnız yaşıyor.

私の祖母は健康で、一人暮らしをしている。

Tüm insanlar sağlıklı ve kültürlü yaşam minimum standartlarını koruma hakkına sahip olacaktır.

すべて国民は、健康で文化的な最低限度の生活を営む権利を有する。

O zaman kendini daha iyi eğitmiş olsaydı, o şimdi daha sağlıklı olacaktı.

あのころ、もっと一生懸命体を鍛えていたら、彼は今頃はもっと健康であろうに。

Sağlıklı kalmanın tek yolu telaffuz edilemeyen maddelerden yapılmış bir yiyeceği yemekten kaçınmaktır.

健康法の一つに、発音できない原材料を含む食品は一切口にしない、というものがあるらしい。

Onlar ebeveynlerinin neslinin onların yaşında olduğundan daha eğitimli, daha sağlıklı ve daha varlıklıdır.

彼らは、親の世代が彼らの年齢だった頃よりも十分に教育を受けているし、より健康で裕福でもある。

Bu toplumda her kişi sağlıklı bir insan vücudunun bağışıklık sisteminde bir hücre gibidir.

この地域社会に住む一人一人は、健康な人間が持つ免疫機構の細胞のようなものだ。

Doktorlar onun öldüğünü düşünmüştü ama o bugün hâlâ hayatta ve sağlıklı ve bir işi ve bir ailesi var.

医者達は彼が死んだと思いましたが、今日彼はまだ生きており、健康で、仕事にも就いて家族もいます。