Translation of "Zamanki" in English

0.011 sec.

Examples of using "Zamanki" in a sentence and their english translations:

Her zamanki yerde her zamanki insanlarla karşılaştım.

I met the usual people at the usual place.

Her zamanki iş.

Business as usual.

Her zamanki gibi.

Same as usual.

Her zamanki gülümsememi takındım.

I went about with my usual smile.

Her zamanki kadar nazik.

He is as kind as ever.

Her zamanki gibi meşgulüm.

I'm as busy as ever.

Her zamanki trenimi kaçırdım.

I missed my usual train.

Her zamanki kadar yakışıklısın.

You're as handsome as ever.

Her zamanki kadar zavallı.

He is as poor as ever.

Her zamanki önlemleri aldık.

We took the usual precautions.

Her zamanki gibi haklıydın.

You were right as usual.

Her zamanki kadar çekicisin.

You're as charming as ever.

Her zamanki gibi hatalısın.

You're wrong, as usual.

Her zamanki kadar inatçısın.

You're as stubborn as ever.

Her zamanki kadar güzelsin.

You're as beautiful as ever.

Her zamanki yerde buluşalım.

Let's meet at the usual place.

Her zamanki gibi haklısın.

- You're right, as usual.
- You're right as usual.

Her zamanki işi yaptık.

We're done with business as usual.

Her zamanki kadar güzeldi.

It was as beautiful as ever.

Her zamanki iş mi?

Is it business as usual?

Her zamanki gibi hatalıydım.

I was wrong as usual.

- Bugün her zamanki gibi değilsin.
- Bugün her zamanki siz değilsiniz.

You aren't yourself today.

- Her zamanki saatte seni karşılayacağım.
- Her zamanki saatte seninle buluşacağım.

I'll meet you at the usual time.

- Her zamanki kadar meşgul değildim.
- Her zamanki kadar yoğun değildim.

I wasn't as busy as usual.

Tom Mary'yi her zamanki saatte ve her zamanki yerde karşılayacağını söyledi.

Tom promised to meet Mary at the usual time and the usual place.

O zamanki toplumun bir yansıması

it's a reflection of the society back then,

Her zamanki otobüsünü kaçırmış olabilir.

He may have missed his usual bus.

Besten her zamanki gibi iyi.

Your composition is as good as ever.

Hava her zamanki gibi açıktı.

The sky was as clear as ever.

O her zamanki kadar tembel.

He is as lazy as ever.

Her zamanki treni kaçırmış olmalı.

He must have missed his usual train.

O, her zamanki gibi aylaktır.

He is as idle as ever.

O her zamanki kadar meşgul.

He is as busy as ever.

O, her zamanki kadar güçlü.

He is as strong as ever.

O her zamanki gibi sağlıklı.

He is as healthy as ever.

O, her zamanki kadar geveze.

He is as talkative as ever.

Babam her zamanki kadar meşguldür.

My father is as busy as ever.

O, onun her zamanki hali.

He is his usual self.

Tom her zamanki gibi yakışıklı.

Tom is as handsome as ever.

Her zamanki kadar güzel görünüyorsun.

You look as beautiful as ever.

Bugün her zamanki gibi kalbimdesin.

You are in my heart today as always.

O her zamanki kadar fakirdir.

She is as poor as ever.

Seninle her zamanki yerde buluşacağım.

I'll meet you at the usual place.

Tom her zamanki kadar konuşkan.

Tom is as talkative as ever.

Tom her zamanki masasında oturuyor.

Tom is sitting at his usual table.

Her zamanki gibi meşgul müsün?

Busy as usual?

Pazartesi sabahı her zamanki gibiydi.

Monday morning was typical.

Her zamanki gibi yanlış anlıyorsun.

You as usual, are misunderstanding.

Tom her zamanki gibi hatalı.

Tom is wrong as usual.

Biz her zamanki yerde buluşacağız.

We'll meet at the usual place.

Mary, her zamanki gibi, eşsizdir!

Mary, as always, is inimitable!

Babam her zamanki gibi iyi.

Father is well as usual.

Tom bugün her zamanki halinde.

Tom is his usual self today.

Tom her zamanki gibi sağlıklı.

Tom is as healthy as ever.

Tom her zamanki yerine parketti.

Tom parked in his usual spot.

Tom her zamanki gibi kararlı.

Tom is as determined as ever.

Her zamanki olduğumuzdan daha yakınız.

We're closer than we've ever been.

Tom her zamanki gibi meşgul.

Tom is as busy as ever.

Tom her zamanki gibi tembel.

Tom is as lazy as ever.

Tom her zamanki kadar güçlü.

Tom is as strong as ever.

Ben her zamanki kadar meşgulüm.

I'm just as busy as ever.

Tom her zamanki kadar çalışkan.

Tom is as hardworking as any.

Mary her zamanki kadar güzel.

Mary is as beautiful as ever.

Her zamanki gibi geç kaldım.

I was late as usual.

Tom her zamanki gibi hatalıydı.

Tom was wrong as usual.

Tom her zamanki kadar meşguldür.

Tom is as busy as always.

Onları her zamanki havalı tarzımda getireceğim.

I will fetch them in my typical flamboyant fashion.

Vietnam'ın o zamanki kırsal yaşamını biliyordum,

I was able to learn about the rural life of Vietnam back then,

Davout her zamanki sağ kanattaki görevindeydi.

Davout was in his usual post on the right wing. 

Siz her zamanki kadar sağlıklı görünüyorsunuz.

You look as healthy as ever.

O, her zamanki gibi genç görünüyor.

He looks as young as ever.

Onun dersi zamanki gibi çok öğreticiydi.

His lecture was very instructive as usual.

Ben her zamanki gibi erken kalktım.

I got up early as usual.

O, her zamanki gibi fakir görünüyor.

He looks as poor as ever.

O her zamanki kadar meşgul görünüyor.

He seems as busy as ever.

Onlar her zamanki kadari çok çalışırlar.

They work as hard as ever.

O, her zamanki kadar çok çalışır.

She studies as hard as ever.

İlk tanıştığımız zamanki geceyi hatırlıyor musun?

Do you remember the night when we first met?

O her zamanki gibi geç geldi.

He arrived late as usual.

Bu her zamanki gibi bir iş.

It's business as usual.

Tom her zamanki kadar meşgul görünüyor.

Tom seems to be as busy as ever.

Tom bugün her zamanki halinde değil.

Tom isn't his usual self today.

Ben Tom'la her zamanki yerde buluşacağım.

I'll meet Tom at the usual place.

Her zamanki gibi anahtarı masaya koydu.

He put the key on the desk as usual.

O, her zamanki gibi geç geldi.

She came late as usual.

Merhaba Paul.Her zamanki gibi meşgul mü?

Hi, Paul. Busy as usual?

Kız kardeşin her zamanki gibi güzel.

Your sister is beautiful as ever.

Her zamanki gibi Tom geç kalmıştı.

As usual, Tom was late.

Ben her zamanki gibi ellerimi yıkadım.

I washed my hands as usual.

Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.

They're late, as usual.

Tom bugün her zamanki halinde değildi.

Tom wasn't his usual self today.

Biz hâlâ her zamanki kadar meşgulüz.

We're still as busy as ever.

Tom her zamanki gibi geç kaldı.

Tom was late as usual.