Translation of "çabuk" in English

0.008 sec.

Examples of using "çabuk" in a sentence and their english translations:

Çabuk!

- Hurry up.
- Come quick!
- Quick!
- Quickly!
- Chop-chop!

Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.

Soon learnt, soon forgotten.

- Çabuk çalışmalısın.
- Çabuk çalışman gerekiyor.

You need to work fast.

Haydi! Çabuk!

Come on! Quickly!

Çabuk gel!

- Come quickly.
- Come quickly!

Çabuk gelin.

Come quick!

Çabuk gelmelisin.

You must come quickly.

Çabuk öğrendin.

You learned quickly.

Çabuk gel.

- Come quickly.
- Come quickly!

Çabuk korkarım.

I scare easily.

Çabuk kalktım.

I got up quickly.

Çabuk olacağım.

I'll make it quick.

Çabuk sinirlenir.

She loses her temper easily.

- Tom çabuk öfkelenir.
- Tom'un kafası çabuk atar.

Tom has quite a temper.

çabuk tepki gösterirler

they react quickly

Tatilim çabuk bitti.

My vacation went by quickly.

Ne kadar çabuk!

So quick!

Gençken çabuk öfkelenirdim.

I was quick tempered when I was young.

İnşallah çabuk iyileşirsin.

I hope you'll recover quickly.

Sakalım çabuk büyüyor.

My beard grows quickly.

Değişiklikler çabuk geldi.

Changes came quickly.

Onu çabuk yap.

Make it quick.

Buradan defol, çabuk!

Get out here, fast!

Tom çabuk sinirlenir.

Tom has a short temper.

Buraya çabuk ulaştın.

You got here fast.

Çabuk olmamız gerekir.

We need to act quickly.

Tom çabuk yorulur.

Tom gets tired quickly.

Çabuk hareket etmeliyiz.

We must act quickly.

Umarım çabuk iyileşirsin.

I hope you recover quickly.

Zaman çabuk geçer.

Time passes quickly.

Buraya gel, çabuk!

Come here, fast!

Çok çabuk iyileşti.

- She got better very quickly.
- He got better very quickly.

Tom çabuk konuştu.

Tom spoke quickly.

Çocuklar çabuk öğrenir.

Kids learn quickly.

O çabuk olmalı.

- It must've been quick.
- It must have been quick.

Çabuk cevabından şaşırmıştım.

I was amazed by her quick response.

Buradan çabuk çıkalım.

Let's get out of here fast.

Tom çabuk konuşur.

Tom talks quickly.

Lütfen çabuk gel.

Please come quickly.

Lütfen, çabuk ol.

- Please hurry up.
- Please, hurry up.

Daha çabuk gelmeliydin.

- You should've come sooner.
- You should have come sooner.

Çabuk olmamız gerekiyor.

We need to be quick.

İşler çabuk oldu.

- Things happened fast.
- Things were happening fast.

İşini çabuk bitir.

Finish your work quickly.

Tom çabuk sıvışıyor.

Tom is fading fast.

Çok çabuk kalkma.

Don't get up too quickly.

Çabuk ol, Tom.

Make it snappy, Tom.

Tom çabuk sıkılır.

Tom gets bored quickly.

Tom çabuk sıkıldı.

Tom got bored quickly.

Çabuk buraya gel!

Get your ass out of here!

Tom çabuk iyileşti.

Tom made a quick recovery.

Buna çabuk alıştım.

I got used to it quickly.

Çabuk ol, lütfen!

- Hurry up, please!
- Hurry up, please.

Onlar çabuk evlendiler.

They got married quickly.

Değişiklik çabuk geldi.

Change came quickly.

Çabuk arabaya bin.

Get in the car quick.

Tom çabuk alınır.

Tom is easily offended.

O çabuk sinirlenir.

He has a short temper.

Tom çabuk dönmeyecek.

Tom won't be gone long.

Çok çabuk kapıyorsun.

You're a quick study.

Çabuk gel. Acil.

Come quickly. It's urgent.

Çocuklar çabuk yorulur.

Children get tired quickly.

- Taro oldukça çabuk öfkelenir.
- Taro çok çabuk sinirlenir.

Taro has a low boiling point.

- Acele edelim.
- Çabuk olalım.
- Hızlanalım.
- Elimizi çabuk tutalım.

Let's get a move on.

- Tom, ilgisini çabuk kaybetti.
- Tom'un ilgisi çabuk dağıldı.

Tom quickly lost interest.

çok çabuk evet demiştim.

I said yes pretty quickly.

Dört yıl çabuk geçti,

Fast-forward four years,

Çabuk, hazır kartal gitmişken!

Quick, while the eagle's away!

Çabuk karar verin. Hadi.

Quick decision, come on.

Çocuklar çok çabuk büyürler.

Children grow up very quickly.

Çabuk! Kaybedecek zaman yok!

- Hurry up. We've little time to waste.
- Hurry! There's no time to lose.

Hazır para çabuk yenir.

Ready money will away.

Çabuk ol! Konser başlıyor.

Hurry up! The concert is starting.

Bakım onu çabuk yaşlandırdı.

Care aged him quickly.

Kötü haber çabuk yayılır.

Ill news comes apace.

Çabuk, onun peşinden koşun.

Quick, run after him.

Rolünü çok çabuk öğrendi.

She learned her part very quickly.

İnşallah çabuk karar verirsin.

I hope you'll make up your mind quickly.

O, çabuk karar verdi.

He made up his mind quickly.

Johnny, çabuk buraya gel!

Johnny, come here quickly!

Söylenti çabuk biçimde yayıldı.

- The rumor spread quickly.
- The rumour quickly spread.
- The rumor quickly spread.

Zaman çok çabuk geçti.

Time passed very quickly.

Yazın, yumurtalar çabuk bozulur.

- In summer, eggs soon go bad.
- In the summer, eggs soon go bad.

Yumurtalar yazın çabuk bozulur.

Eggs go bad quickly in the summer.

Çabuk ol! Biz boğuluyoruz!

Hurry up! We are drowning!

Mümkün olduğunca çabuk gel.

Come as fast as you can.

İşler çok çabuk oldu.

Things happened very quickly.

"Tom, çabuk ol." "Geliyorum!"

"Tom, hurry up." "I'm coming!"