Translation of "Sağlıklı" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Sağlıklı" in a sentence and their spanish translations:

Sağlıklı değilim.

No estoy sano.

Sağlıklı görünüyorsun.

Te ves sano.

Sağlıklı mısın?

- ¿Estás saludable?
- ¿Estás sano?

- Ailem sağlıklı.
- Annem ve babam sağlıklı.

Mis padres están sanos.

- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Anneannesi sağlıklı görünüyor.
- Babaannesi sağlıklı duruyor.

Su abuela luce saludable.

- Onlar sağlıklı yemekler yerler.
- Sağlıklı yemek yerler.
- Sağlıklı yemek yiyorlar.

- Ellos comen comida saludable.
- Ellas comen comida saludable.

Hasta veya sağlıklı,

entre enfermo y sano,

Onlar sağlıklı görünüyorlar.

Ellos se ven saludables.

Bu çok sağlıklı.

Es muy sano.

O sağlıklı görünüyor.

Parece estar sano.

O sağlıklı mı?

¿Eso es saludable?

Bu sağlıklı değil.

Esto no es sano.

Çocukların sağlıklı görünüyorlar.

Tus hijos parecen estar sanos.

Dedem çok sağlıklı.

Mi abuelo está muy sano.

Tom sağlıklı değildi.

Tom no estaba saludable.

- Neden sağlıklı yiyecek yemek önemlidir?
- Sağlıklı beslenmek neden önemlidir?

- ¿Por qué es importante comer comida sana?
- ¿Por qué es importante comer sano?

Sağlıklı topluluklar oluşturmaya takıntılıyım,

Me obsesiona crear comunidades sanas,

Tom'un büyükannesi sağlıklı görünüyor.

La abuela de Tom parece estar sana.

Tom sağlıklı gibi görünüyor.

Tom parece estar en buena forma.

Ben sağlıklı bir çocuktum.

Yo era una niña saludable.

Sağlıklı bir kahvaltı yaptım.

Tomé un desayuno saludable.

Sağlıklı bir bebek doğurdu.

Ella parió un bebé sano.

Bu sağlıklı ve normaldir.

Es saludable y normal.

Her zaman sağlıklı yerim.

Siempre como de forma saludable.

Biz sağlıklı kalmak zorundayız.

- Tenemos que mantenernos saludables.
- Tenemos que mantenernos sanos.

Havuç sağlıklı bir aperitiftir.

La zanahoria es un bocado saludable.

Hem de sağlıklı olduğunuz zaman

sino también simplemente porque cuando están sanos,

Yetenekli, sağlıklı ve üretken insanlar.

seres humanos sanos, productivos y calificados.

Kirli hava sağlıklı akciğerlerin düşmanıdır.

El smog es el enemigo de los pulmones saludables.

Bu tam olarak sağlıklı değil.

Esto no es exactamente sano.

Daha sağlıklı yiyecek yemen gerekiyor.

Deberías estar comiendo comida más saludable.

O sizin için sağlıklı değil.

No es saludable para ti.

Onun sağlıklı bir bebeği vardı.

Tuvo un hijo sano.

Bugün kendimi çok sağlıklı hissetmiyorum.

Hoy no me siento muy bien de salud.

Tom'un sağlıklı yaşam tarzı var.

Tom tiene un estilo de vida saludable.

Sağlıklı olduğu için çok yürürüm.

Yo ando mucho porque es sano.

Sağlıklı yemek daha pahalı mıdır?

¿Es más caro comer saludable?

Bu video kaydedici sağlıklı çalışmıyor.

Esta videograbadora no funciona bien.

Brokoli en sağlıklı sebzelerden biridir.

- El brócoli es una de las verduras más saludables.
- El brécol es una de las verduras más saludables.

Yürüyüş sağlıklı bir egzersiz türüdür.

Caminar es una forma sana de ejercicio.

Onlar daha sağlıklı gıdalar yediler.

Ellos comieron comidas más sanas.

Tom eskisi kadar sağlıklı değil.

- Tom no está tan saludable como solía estar.
- Tom no está tan sano como solía estar.

Tom her zamanki gibi sağlıklı.

Tom está tan saludable como siempre.

O bebek tombul ve sağlıklı.

Este bebé es rechoncho y sano.

Ben eskisi kadar sağlıklı değilim.

No estoy tan sano como antaño.

Taze ve sağlıklı gıda üretimi sağlamak

Puedo ser parte de todos estos proyectos geniales

ACL işte burada, çok sağlıklı görünüyor,

Este es su LCA allí, que se ve bastante sana,

Yalnızca popülasyonlarının sağlıklı olmasıyla devam edebilir,

solo persistirán si las poblaciones son sanas,

Siz her zamanki kadar sağlıklı görünüyorsunuz.

Te ves tan saludable como siempre.

Her zaman sağlıklı olmanızın nedeni odur.

Esa es la razón por la que siempre estabas sano.

Büyükbabası yaşına göre hâlâ oldukça sağlıklı.

Su abuelo tiene muy buena salud para su edad.

Sağlıklı kalmak istediğim için egzersiz yapıyorum.

Yo me ejercito porque quiero seguir saludable.

Taze hava sağlıklı olmak için gereklidir.

El aire fresco es bueno para la salud.

Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.

Un hombre sano no conoce el valor de la salud.

Sigara içmek sağlıklı bir alışkanlık değildir.

Fumar no es un hábito saludable.

Yediğin şeyin sağlıklı olduğunu umut ediyorum.

Espero que lo que estés comiendo sea saludable.

Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.

Tom tiene un estilo de vida saludable.

Onun dedesi yaşına göre çok sağlıklı.

- Su abuelo tiene muy buena salud para su edad.
- Su abuelo goza de muy buena salud para su edad.

Eğer sağlıklı bir hararetli ortamsa ihtiyaç duyulan,

Si cultivar un buen corazón es parte de esto, intenten

Tom her sabah sağlıklı bir kahvaltı yer.

Tom se come un desayuno saludable cada mañana.

Sağlıklı insanların da maske kullanıp kullanmamaları gerektiği.

¿deberían las personas sanas usarla también?

Çocuk tamamen sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi.

El niño vino al mundo totalmente sano.

Ona nasıl sağlıklı kalınacağına dair nasihat ediyor.

Ella le aconseja en cómo seguir saludable.

Meyve ve sebzeleri mevsiminde yemek daha sağlıklı.

Es más sano comer frutas y verduras de temporada.

Gelecekte mutlu ve sağlıklı olmayı, başarılı olmayı isteriz;

Queremos ser felices y saludables en el futuro, queremos ser exitosos.

K vitamini kan damarlarınızı ve kemiklerinizi sağlıklı tutar.

la vitamina K mantiene tus vasos sanguíneos y huesos sanos.

Bu, doğanın tüm canlıları donattığı sağlıklı bir bencillik.

Ese es un egoísmo sano que nos coloca en la naturaleza a todas las cosas vivas.

çok sayıda sağlıklı, öğrenme ile ilişkili faaliyet gördük.

descubrimos un nivel alto de actividad sana en relación al aprendizaje.

Mayumi sağlıklı bir kişidir. O neredeyse hiç hastalanmaz.

Mayumi es una persona sana. Ella casi nunca se pone enferma.

- Tom sağlıklı.
- Tom'un sağlığı iyi.
- Tom'un sağlığı yerinde.

Tom está sano.

İnsanlar günümüzde daha bilinçliler ve sağlıklı gıda seçiyorlar.

La gente está más consciente hoy en día y elige comida sana.

Ben sağlıklı kalmak için düzenli olarak spor yaparım.

Yo hago deporte para mantenerme saludable.

Sağlıklı bir insanın bakış açısından bu bir absürdlüktür.

Desde el punto de vista del sentido común esto es un absurdo.

Bu oğlanın güçlü ve sağlıklı bir vücudu var.

Este niño tiene un cuerpo fuerte y saludable.

Daha az hamburger yemen, galiba daha sağlıklı olurdu.

Si comieras menos hamburguesas, probablemente estarías más sano.

Tom birçok insanın sağlıklı bir diyet dediğini yedi.

Tom comía lo que muchas personas llaman una dieta saludable.

Tüm sağlıklı ekosistemler çok sayıda farklı türe ihtiyaç duyar.

Cualquier ecosistema sano necesita una variedad de especies distintas.

Eğitim kadınlar ve çocukları için daha sağlıklı bir hayat,

La educación significa una mejor salud para las mujeres y sus hijos,

Ufacık bir noksanlığı dahi olmayan ultra sağlıklı bir insan,

una humana ultrasana sin un solo defecto

Tom ne kadar az yerse o kadar sağlıklı olur.

Si Tom comiera menos, estaría más sano.

Nasıl sağlıklı kalacağıyla ilgili ona onun tarafından nasihat edildi.

Él le aconsejó sobre cómo mantenerse sana.

Sağlıklı ve dengeli bir diyet hepimiz için çok önemlidir.

Una dieta sana y equilibrada es muy importante para todos nosotros.

Masaya sağlıklı bir yemek getirilmesi için karar vermenize gerek olmasın.

no tengan que tomar decisiones para tener una comida saludable sobre la mesa.

Bilirsin ki iyi bir karışımla çok sağlıklı bir diyetin olabilir.

Con una buena combinación, se logra una dieta saludable.

O kadar zayıf ki sağlıklı ahtapotlar gibi canlı renkler çıkaramıyor.

Estaba tan débil que no podía adoptar los colores de un pulpo sano,

Yine de, covid-19 hastası ve sağlıklı arasındaki bu ayrım,

Sin embargo, esa distinción entre las personas enfermas con Covid-19, y las sanas

Çocuğun yemek yemeye ihtiyacı varsa, ona sağlıklı bir şey pişirin.

Si el niño necesita comer, cocinale algo saludable.

Daha sağlıklı myelin oluşturmak için beyniniz fazla B vitaminine ihtiyaç duyar.

Para mantener vainas sanas de mielina, el cerebro necesita mucha vitamina B,

Sağlıklı bir insanın kalp atışlarındaki süre aralığı yaklaşık olarak 0,8 saniyedir.

El tiempo entre los latidos del corazón de un ser humano sano es de aproximadamente 0,8 segundos.

- Tom formda görünüyor.
- Tom çok sağlıklı görünüyor.
- Tom turp gibi görünüyor.

- Tom tiene una salud de fierro.
- Tom parece estar tan fino como un violín afinado.
- Tom parece estar en plena forma.

Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.

Mi abuelo hace ejercicio moderado todas las mañanas, que es por lo que está fuerte y sano.

1950'lerde, Finler dünyadaki en az sağlıklı diyetlerden birine sahip olarak belirtildiler.

En los años 50, los finlandeses fueron mencionados como los poseedores de una de las dietas menos saludables del mundo.

Sağlıklı kalmanın tek yolu telaffuz edilemeyen maddelerden yapılmış bir yiyeceği yemekten kaçınmaktır.

He oído que una manera de estar sano es evitar comer cualquier alimento con ingredientes impronunciables.

Tom salataların sağlıklı olduğunu biliyordu, bu yüzden günde en az bir tane salata yedi.

Tom sabía que la ensalada es buena para la salud, así que comía al menos una al día.

Yaşama gücü yorulmadan zamanın geniş bir süreci için bir fiziksel veya zihinsel aktivite taşıma kapasitesidir. Sen sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürerek sağlıklı ve dengeli bir diyet tüketerek, eğitim tarafından yaşama gücünü artırabilirsin.

La resistencia es la capacidad de llevar a cabo una actividad física o mental durante un período de tiempo prolongado sin cansarse. Se puede aumentar la resistencia con el entrenamiento, el mantenimiento de un estilo de vida saludable y el consumo de una dieta sana y equilibrada.