Translation of "Yılını" in English

0.010 sec.

Examples of using "Yılını" in a sentence and their english translations:

Romanı yazmak üç yılını aldı.

It took him three years to write the novel.

Sami altmış yılını hapishanede geçirdi.

Sami spent six decades in prison.

Evini bitirmek Tom'un on yılını aldı.

It took Tom 10 years to finish his house.

Yaşamının son on yılını burada geçirdi.

She spent the last ten years of her life here.

Evi inşa etmek onların iki yılını aldı.

It took them two years to build the house.

Bu romanı yazması onun beş yılını aldı.

It took him five years to write this novel.

Fransızcada akıcı olmadan önce kaç yılını aldı?

How many years did it take you before you were fluent in French?

Tayland Hava Yolları bu yıl 50. yılını kutluyor.

Thai Air celebrates its 50th anniversary this year.

Sadece pilav hazırlamayı öğrenmek suşi şeflerinin iki yılını alır.

It takes sushi chefs two years just to learn how to prepare rice.

1808'de, Suchet'in bölümü önümüzdeki altı yılını geçireceği İspanya'ya gönderildi.

In 1808, Suchet’s division was sent to Spain, where he’d spend the next six years.

Görev için kalifiye olması onun en az iki yılını alacak.

It will take him at least two years to be qualified for that post.

- Bugün Wikipedia 15 yaşına girdi.
- Vikipedi 15. yılını doldurdu bugün.

Wikipedia turns 15 today.

Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.

It will take her at least two years to be qualified for that post.

O, doğduğu köye geri döndü, orada ömrünün son birkaç yılını geçirdi.

He returned to his native village, where he spent the last few years of his life.

1989 yılında, son derece ünlü Eyfel Kulesi var oluşunun yüz yılını kutladı.

In 1989, the extremely famous Eiffel Tower celebrated its one hundred years of existence.

- Bunu yapması Tom'un kaç yılını aldı?
- Tom'un bunu yapması kaç yıl sürdü?

- How many years did it take Tom to do that?
- How many years did Tom do that?

Bu hayvan, bulunması imkânsız olmayı öğrenmek için milyonlarca yılını harcadı. Ahtapot izlerinin görünüşünü öğrenmem gerekiyordu.

This animal has spent millions of years learning to be impossible to find. I had to learn what octopus tracks looked like.