Translation of "Beş" in German

0.012 sec.

Examples of using "Beş" in a sentence and their german translations:

Beş kere beş yirmi beştir.

Fünf mal fünf ist fünfundzwanzig.

Beş parasızdı.

Er war in finanziellen Schwierigkeiten.

Üç kere beş on beş yapar.

- Drei mal fünf ist fünfzehn.
- Drei mal fünf macht fünfzehn.
- Drei mal fünf gleich fünfzehn.

- Beş dakikan var.
- Beş dakikanız var.

Du hast fünf Minuten.

- O beş dil konuşabilir.
- O, beş dil konuşabilir.
- Beş dil konuşabiliyor.

Er kann fünf Sprachen sprechen.

- Beş gün yağdı.
- Beş gün yağmur yağdı.

- Es hat fünf Tage geregnet.
- Es regnete fünf Tage lang.

On beş defa beş, yetmiş beşe eşittir.

Fünfzehn mal fünf macht fünfundsiebzig.

- Beş kedim var.
- Beş tane kedim var.

Ich habe fünf Katzen.

- Lütfen beş dakika bekle.
- Lütfen beş dakika bekleyin.
- Lütfen beş dakika bekleyiniz.

Bitte warten Sie fünf Minuten.

Beş adet reformla.

Mit fünf Reformen:

Saat tam beş.

Es ist gerade fünf Uhr.

Beş kilo aldım.

Ich habe fünf Kilo zugenommen.

Beş dakikadır buradayım.

Ich bin seit fünf Minuten da.

Tom beş parasız.

- Tom ist ohne Hemd.
- Tom trägt kein Hemd.
- Tom läuft hemdlos herum.
- Tom läuft ohne Hemd herum.

O, beş parasızdır.

Er ist pleite.

Beş yıldır evliyiz.

Wir sind seit fünf Jahren verheiratet.

Beş adam gördüm.

Ich sah 5 Männer.

O beş yaşında.

Sie ist fünf Jahre alt.

Yaklaşık beş mil.

Es sind ungefähr fünf Meilen.

Beş köfte istiyorum.

- Ich möchte fünf Köfte.
- Ich hätte gerne fünf Frikadellen.

Beş çocuk yetiştirdi.

Sie hat fünf Kinder großgezogen.

Bugün beş mart.

Heute ist der fünfte März.

Neredeyse beş parasızım.

Ich bin fast pleite.

Neredeyse beş parasızız.

Wir sind fast pleite.

Beş kişi öldü.

Fünf Personen starben.

Ailemde beş kişiyiz.

Meine Familie ist zu fünft.

- Sadece on beş dakika.
- Yalnızca on beş dakika.

Nur fünfzehn Minuten.

- Lütfen beş dakika bekle.
- Lütfen beş dakika bekleyin.

- Bitte warten Sie fünf Minuten.
- Warten Sie bitte fünf Minuten.
- Warte bitte fünf Minuten.

- Sana beş dolar vereceğim.
- Sana beş dolar veririm.

- Ich gebe Ihnen fünf Dollar.
- Ich gebe dir fünf Dollar.

- Teyzem beş çocuk yetiştirdi.
- Halam beş çocuk yetiştirdi.

Meine Tante hat fünf Kinder großgezogen.

- Beş dolarınız var mı?
- Beş doların var mı?

- Hast du fünf Dollar?
- Habt ihr fünf Dollar?
- Haben Sie fünf Dollar?

- Galiba beş senedir evliler.
- Sanırım onlar beş yıldır evli.

Ich meine, sie haben vor fünf Jahren geheiratet.

- Benim evim beş blok ötededir.
- Evim beş sokak ötede.

Ich wohne fünf Straßen weiter.

- O beş yıldır ölüdür.
- O, beş yıl önce öldü.

- Er ist seit fünf Jahren tot.
- Er starb vor fünf Jahren.
- Er ist vor fünf Jahren gestorben.

- Beş sene Japonca çalıştım.
- Beş yıldır Japonca öğrenimi yapmaktayım.

Ich lerne seit fünf Jahren Japanisch.

- Beş yaşındayken bisiklete binebiliyor muydun?
- Beş yaşındayken bisiklet kullanabiliyor muydun?
- Beş yaşındayken bisiklet sürebiliyor muydun?

Konntest du mit fünf Jahren Fahrrad fahren?

Doyuracak beş boğaz var.

Bei fünf hungrigen Mäulern...

Beş parasız şirketinden ayrılmıştı

Er verließ seine kaputte Firma

Nehir beş fit derinliğindedir.

Der Fluss ist fünf Fuß tief.

Ona beş dolar ödedim.

- Ich bezahlte ihm 5 Dollar.
- Ich zahlte ihm fünf Dollar.

Yağmur beş gün sürdü.

Der Regen dauerte fünf Tage.

Kitabın fiyatı beş dolardı.

Das Buch kostete fünf Dollar.

Heyet, beş üyeden oluşuyor.

Das Komitee besteht aus fünf Mitgliedern.

Tavuk beş yumurta yumurtladı.

Die Henne brütete fünf Eier aus.

Saat dokuza beş var.

Es ist fünf vor neun.

Bana beş gün verin.

- Gebt mir fünf Tage.
- Gib mir fünf Tage.

Dört çarpı beş yirmidir.

Vier mal fünf ist zwanzig.

Onun beş ağabeyi var.

- Sie hat fünf ältere Brüder.
- Sie hat fünf große Brüder.

Kitaplarını beş kategoriye ayırdı.

Er teilte seine Bücher in fünf Gruppen auf.

Beş civarında oraya varacak.

Er wird um etwa 5 Uhr dort ankommen.

Lütfen beş dakika bekleyin.

- Bitte warten Sie fünf Minuten.
- Warten Sie bitte fünf Minuten.

O beş mil koştu.

Er lief fünf Meilen.

Latincede beş çekim vardır.

Im Latein gibt es fünf Deklinationen.

Onlar beş para etmezler.

- Die bekommt man nachgeschmissen.
- Die sind spottbillig.

On beş dakika bekledim.

Ich wartete fünfzehn Minuten.

Beş yıldır onu tanıyorum.

Ich kenne sie seit fünf Jahren.

Annem beş dil konuşabilir.

Meine Mutter konnte fünf Sprachen sprechen.

Sana beş dolar borçluyum.

Ich bin dir fünf Dollar schuldig.

Ben seksen beş yaşındayım.

Ich bin fünfundachtzig Jahre alt.

Kalışını beş gün uzattı.

- Sie verlängerte ihren Aufenthalt um 5 Tage.
- Sie blieb fünf Tage länger.

Beş çocuğun en küçüğüyüm.

Ich bin das jüngste von fünf Kindern.

Su beş fit derinliğindeydi.

Das Wasser war anderthalb Meter tief.

John'un beş elması var.

Johannes hat fünf Äpfel.

O beş otelde kaldı.

Er blieb für fünf Tage im Hotel.

Interlinguanın beş ablası vardır.

Interlingua hat fünf ältere Schwestern.

Beş dakika daha bekleyelim.

- Lasse uns weitere 5 Minuten warten.
- Lass uns noch fünf weitere Minuten warten!

O, beş parasız değil.

Sie ist nicht mittellos.

Ben kırk beş yaşındayım.

- Ich bin fünfundvierzig Jahre alt.
- Ich bin 45 Jahre alt.

Beş yıldır İngilizce çalışıyorum.

Ich habe fünf Jahre lang Englisch studiert.

Beş yıldır bir öğretmenim.

Ich bin seit fünf Jahren Lehrer.

Sadece beş dakikadır bekliyorum.

Ich warte erst seit fünf Minuten.

Dün beş balık yakaladım.

- Ich habe gestern fünf Fische gefangen.
- Gestern fing ich fünf Fische.

Saatim beş dakika ileri.

Meine Uhr geht fünf Minuten vor.

Saatin beş dakika geri.

- Deine Armbanduhr geht fünf Minuten nach.
- Deine Uhr geht fünf Minuten nach.

Ben yirmi beş yaşındayım

Ich bin fünfundzwanzig Jahre alt.

Beş kişilik bir aileyiz.

Wir sind zu fünft in meiner Familie.

Haziranda otuz beş olacağım.

Im Juni werde ich 35.

Orada beş yıl yaşadım.

Ich wohnte da für fünf Jahre.

Ben beş dil konuşurum.

Ich spreche fünf Sprachen.

Köyde beş inek var.

Im Dorf gibt es fünf Rinder.

Beş ananas yemek istiyorum.

Ich hätte gerne fünf Ananas.

Beş kilo vermek istiyorum.

Ich will fünf Kilo abnehmen.

O beş fit boyunda.

- Er ist fünf Fuß groß.
- Er ist einen Meter zweiundfünfzig groß.

Adetim beş hafta gecikti.

Meine Periode ist fünf Wochen überfällig.

O beş dil konuşuyor.

Er spricht fünf Sprachen.

Beş çocuktan ikisi utangaç.

Zwei von fünf Kindern sind schüchtern.

Kitaplarını beş gruba ayırdı.

Er teilte seine Bücher in fünf Gruppen auf.

Filmi beş kez izledim.

Ich habe den Film fünfmal gesehen.