Translation of "Vermekte" in English

0.004 sec.

Examples of using "Vermekte" in a sentence and their english translations:

Dikkatimi vermekte zorlanıyordum.

I had difficulty paying attention.

Kararımı vermekte sıkıntı yaşadım.

I had trouble making up my mind.

Içgüdüsel kararlar vermekte rahattırlar.

they're comfortable making those gut decisions.

Tom tavsiye vermekte iyidir.

Tom is good at giving advice.

Söz veriyorum cevap vermekte zorlanmayacaksınız.

And I promise you'll be able to answer these.

Kilo vermekte sorun yaşıyor musun?

Do you have problems in losing weight?

Kilo vermekte sorun yaşıyor musunuz?

Are you having trouble losing weight?

Başkalarının yardım etmesine izin vermekte sorunum yok.

I have no problem letting others help.

Şaşırmış gözüken Kartacalılar, zamanında yanıt vermekte geç kalıyorlar.

Seeming stunned, the Carthaginians fail to react in time.

Tom gerçekten gitmesinin gerekip gerekmediğine karar vermekte sorun yaşıyor.

Tom is having trouble deciding whether or not he really needs to go.

İnsanlar günümüzde popüler kültüre eskisinden daha çok önem vermekte.

People attach more importance to popular culture today than in the past.

- Konsantre olmakta zorlandım.
- Konsantre olmak bana zor gelmişti.
- Dikkatimi vermekte zorluk çekmiştim.

I found it difficult to concentrate.