Translation of "Içgüdüsel" in English

İçgüdüsel olarak tepki gösterdim.

I reacted on instinct.

Içgüdüsel kararlar vermekte rahattırlar.

they're comfortable making those gut decisions.

Hayvanlar içgüdüsel olarak hareket eder.

Animals act on instinct.

Kuşlar uçmayı içgüdüsel olarak öğrenirler.

Birds learn to fly instinctively.

Ben içgüdüsel olarak hareket ettim.

I acted on instinct.

Tom içgüdüsel olarak tepki gösterdi.

Tom reacted instinctively.

Tom içgüdüsel olarak geri çekildi.

Tom instinctively backed away.

Fadıl onu içgüdüsel olarak yaptı.

Fadil instinctively did it.

Benim içgüdüsel hissim Tom'un yarın gelmeyeceğidir.

My gut feeling is that Tom won't show up tomorrow.

Dalış kıyafeti giymemem gerektiğini içgüdüsel olarak biliyordum.

Instinctively, I knew not to wear a wet suit.

İçgüdüsel olarak ne yaptığını bilme yeteneğine güveniyorum.

I trust your ability to know what to do instinctively.

Onun olmayacağına dair içgüdüsel bir hissim var.

- I have a gut feeling that that won't happen.
- I have a gut feeling that won't happen.

Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.

I'm instinctively bad with children and infants.

Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.

All forms of life have an instinctive urge to survive.

Tom'un sınavı geçmeyeceğine dair içgüdüsel bir sezgim var.

I have a gut feeling that Tom won't pass the test.

Ve tüm ihtimallere hazır olmalıyım. Aylaklık edemem. Her şey içgüdüsel olmalı.

And I've gotta be prepared for all eventualities. I can't be fiddling around. It's gotta be instinctive.

Ney sadece içgüdüsel bir taktikçi değildi ve görünüşe göre korku ya da yorgunluğa karşı bağışıktı…

Ney was not only an instinctive tactician, and apparently immune to fear or fatigue…

Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı küçüklerini korumaktır, ve insanlarda bu müdahale hayat boyu sürer.

The most instinctive act of nearly every creature is to protect its young, and with humans, this response persists for a lifetime.