Translation of "Dikkatimi" in English

Dikkatimi veriyorum.

- I've been paying attention.
- I paid attention.

Dikkatimi toplamıyordum.

I wasn't paying attention.

Dikkatimi vermeliydim.

- I should've paid closer attention.
- I should have paid closer attention.

Dikkatimi dağıtma.

Don't distract me.

Dikkatimi derse verdim.

I concentrated my attention on the lecture.

Dikkatimi dağıtmayı bırak.

Stop distracting me.

Tamam, dikkatimi çektin.

OK, you've got my attention.

Şimdi dikkatimi çektin.

Now you've got my attention.

O dikkatimi çekti.

It got my attention.

Sınıfta dikkatimi vermiyordum.

I wasn't paying attention in class.

Dikkatimi vermekte zorlanıyordum.

I had difficulty paying attention.

Üniversite öğrencilerine dikkatimi veririm.

I pay attention to things like college students.

Ben, dikkatimi konuya yoğunlaştırdım.

I concentrated my attention on the subject.

Dikkatimi okumaya odaklamaya çalıştım.

I tried to focus my attention on reading.

Kimse ona dikkatimi çekmedi.

No one called my attention to it.

Bu detaylar dikkatimi çekti.

These details captured my attention.

Ben çalışırken dikkatimi dağıtmayın.

Don't distract me while I am studying.

O benim dikkatimi çekti.

She caught my attention.

Alışılmadık biri ve dikkatimi çekiyor.

He's unfamiliar; he demands my attention -

Onun güzel elbisesi dikkatimi çekti.

Her beautiful dress drew my attention.

Bütün dikkatimi dışarıdaki manzaraya yöneltti.

He addressed my full attention to the landscape outside.

Benin dikkatimi dağıtmaya mı çalışıyorsun?

Are you trying to distract me?

Lütfen işimi yaparken dikkatimi dağıtma.

Please don't distract me from my work.

Kapa çeneni! Benim dikkatimi dağıtıyorsun.

Shut up, you're distracting me.

Onun yüksek sesi dikkatimi çekti.

His loud voice drew my attention.

Dikkatimi çeken bir şey duydum.

I heard something that grabbed my attention.

O, gerçekten benim dikkatimi çekti.

She really caught my attention.

O gerçekten benim dikkatimi çekti.

He really caught my attention.

Onun yeni şapkası benim dikkatimi çekti.

Her new hat caught my notice.

O sadece benim dikkatimi çekmek istiyor.

He just wants my attention.

- Daha çok dikkat etmeliydim.
- Dikkatimi vermeliydim.
- Daha fazla dikkat etmem gerekirdi.

- I should've paid more attention.
- I should've paid closer attention.
- I should have paid more attention.
- I should have paid closer attention.

- Konsantre olmakta zorlandım.
- Konsantre olmak bana zor gelmişti.
- Dikkatimi vermekte zorluk çekmiştim.

I found it difficult to concentrate.