Translation of "Veriyordu" in English

0.007 sec.

Examples of using "Veriyordu" in a sentence and their english translations:

Herkes destek veriyordu.

Everyone was supportive.

Kuzenime ders veriyordu.

She was teaching my cousin.

Çünkü polislere rüşvet veriyordu

Because bribing the cops

Tom'un komşuları parti veriyordu.

Tom's neighbors were having a party.

Savaş barışa yol veriyordu.

War was giving way to peace.

Leyla, Sami'ye ilaç veriyordu.

Layla was drugging Sami.

Sami hayat mücadelesi veriyordu.

Sami was fighting for his life.

Sami, Leyla'ya ilaç veriyordu.

Sami was drugging Layla.

Sami, Leyla'ya tavsiye veriyordu.

Sami was giving Layla advice.

Sami polise bilgi veriyordu.

Sami offered police information.

Sami bir parti veriyordu.

Sami was throwing a party.

Artık çalışmalar meyve de veriyordu

Now the studies were also bearing fruit

O tavuk gibi tat veriyordu.

That tasted a lot like chicken.

Polis öldürene 1000 dolar ödül veriyordu

Police awarded 1000 dollars to murderer

Piyano akortsuzdu; çok kötü ses veriyordu.

The piano was out of tune; it sounded very bad.

Sami bana İslam konusunda bilgiler veriyordu.

Sami was teaching me about Islam.

Işık ve ses bile rahatsızlık veriyordu.

Even light and sound bothered me.

Bu da sayısız aileyi yıkıp zarar veriyordu.

destroying and damaging countless families.

- Sami Kuran öğretiyordu.
- Sami Kuran dersi veriyordu.

Sami was teaching the Quran.

Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.

Lack of sleep was undermining her health.

- Sami hayatı için savaşıyordu.
- Sami hayat mücadelesi veriyordu.

Sami was fighting for his life.

- Sami'nin her gün partileri vardı.
- Sami her gün partiler veriyordu.

Sami had parties every day.

Sadece yarım mil gitmişti ki topal bir Tilki ve kör bir Kedi ile karşılaştı, iki iyi dost gibi birlikte yürüyorlardı. Topal Tilki Kedi'ye yaslanmıştı ve kör Kedi'de Tilki'nin ona yol göstermesine izin veriyordu.

He had gone barely half a mile when he met a lame Fox and a blind Cat, walking together like two good friends. The lame Fox leaned on the Cat, and the blind Cat let the Fox lead him along.