Translation of "Komşuları" in English

Komşuları ondan şüpheleniyor.

His neighbors are suspicious of him.

Tom komşuları aradı.

Tom called the neighbors.

Komşuları rahatsız ediyorsunuz.

You're disturbing the neighbors.

O, komşuları rahatsız etti.

She disturbed the neighbors.

Tom'un komşuları parti veriyordu.

Tom's neighbors were having a party.

Fazla bağırmayın, komşuları uyandıracaksınız!

Don't shout so loud – you'll wake the neighbours!

Tom'un komşuları polisi aradı.

Tom's neighbors called the police.

"Onun komşuları nereli?" "İtalyan."

"What nationality are his neighbors?" "Italian."

"Onun komşuları nereli?" "Yunan."

"What nationality are his neighbors?" "Greek."

"Onun komşuları nereli?" "Fransız."

"What nationality are his neighbors?" "French."

"Onun komşuları nereli?" "Alman."

"What nationality are his neighbors?" "German."

"Onun komşuları nereli?" "İrlanda."

"What nationality are his neighbors?" "Irish."

"Onun komşuları nereli?" "Etiyopya."

"What nationality are his neighbors?" "Ethiopian."

"Onun komşuları nereli?" "Fin."

"What nationality are his neighbors?" "Finnish."

"Onun komşuları nereli?" "Malezya."

"What nationality are his neighbors?" "Malaysian."

Biz bütün komşuları adıyla bilirdik.

We used to know all the neighbors by name.

Tom komşuları ile iyi geçinmez.

Tom doesn't get along with his neighbors.

Tom'un bazı meraklı komşuları var.

Tom has some nosy neighbors.

Fadıl'ın komşuları 911'i aradı.

Fadil's neighbors called 911.

Tom'un komşuları 911'i aradı.

Tom's neighbors called 911.

Komşuları Arjantin'i izlemekten başka alternatifleri yoktu.

have any other alternative than looking to their neighbours: Argentina.

Onlar tatildeyken komşuları onların köpeğine baktı.

While they were on vacation, their neighbors cared for their dog.

Tom ve Mary'nin harika komşuları vardı.

Tom and Mary were great neighbors.

Onlar tatildeyken onların komşuları köpeğe baktılar.

- While they were away on holiday, their neighbours looked after the dog.
- While they were away on vacation, their neighbors looked after the dog.

Onların komşuları ile iyi ilişkileri var.

They are on good terms with their neighbors.

Tom komşuları hakkında çok şey bilmiyor

Tom doesn't know much about his neighbors.

Sami'nin komşuları ateş etme hakkında sorgulandı.

Sami's neighbors were questioned about the shooting.

Komşuları Brezilya ve Arjantin'i mağlup etmeyi başardılar.

they beat their neighbours: Brazil and Argentina.

Alçak gönüllü adam komşuları ile iyi geçiniyor.

The humble man is getting along with his neighbors.

Walt'ın komşuları Amerika'ya Kore'de yaşadıktan sonra geldiler.

Walt's neighbours came to America right after living in Korea.

Tanrıyı ve komşuları sevmek iki büyük emirdir.

To love God and neighbors are the two great commandments.

Tom eskisi gibi komşuları ile iyi geçinmiyor.

Tom doesn't get along with his neighbors like he used to.

Tom'un komşuları hakkında çok şey bildiğini sanmıyorum.

- I don't think Tom knows much about his neighbors.
- I don't think that Tom knows much about his neighbors.

Bu, neden komşuları huzursuzca petrol fiyatlarının düşüşünü izlerken,

This is what explains why its neighbors are uneasily watching any fall in the price of

Gürültü o kadar yüksekti ki komşuları rahatsız ediyordu.

The noise was so loud that it was a nuisance to the neighbors.

Onlar, caddenin karşısındaki yeni komşuları ile arkadaş oldular.

They have made friends with their new neighbors across the street.

O her zaman komşuları ile ilgili hata buluyor.

She is always finding fault with her neighbors.

Tom'un evine zorla girildikten sonra, polis komşuları sorguladı.

After Tom's house was broken into, the police questioned his neighbors.

Onlar tatil için uzakta iken, komşuları köpeğe baktı.

- While they were away on holiday, their neighbours looked after the dog.
- While they were away on vacation, their neighbors looked after the dog.

Sami ve komşuları, Leyla'yı desteklemek için yürüyüş yaptılar.

Sami and his neighbors rallied to support Layla.

- Komşularımı akşam yemeği için çağırdım.
- Komşuları akşam yemeğine çağırdım.

I called my neighbors over for dinner.

Sami ve komşuları Leyla'nın geçimini sağlamak için para topladılar.

Sami and his neighbors raised money to support Layla.

Tom'un komşuları o ne zaman bir parti verse hep gürültüden şikayet eder.

Tom's neighbors always complain about the noise whenever he has a party.