Translation of "Veririm" in English

0.007 sec.

Examples of using "Veririm" in a sentence and their english translations:

Mesajı ona veririm.

I'll give him the message.

Üniversite öğrencilerine dikkatimi veririm.

I pay attention to things like college students.

Koltuğunuzu bulduğunuzda veririm" dedim.

and then I'll give it to you."

Sokakta öğretmenime selam veririm.

I greet my teacher on the street.

Kendi kararlarımı ben veririm.

I make my own decisions.

Özel yaşamıma önem veririm.

I value my privacy.

Daha sonra karar veririm.

I'll decide later.

Belki biraz kilo veririm.

Maybe I'll lose some weight.

Zengin olsam sana para veririm.

If I'm rich, I'll give you money.

Neredeyse her gün sadaka veririm.

I give charity almost every day.

Arkadaşıma bir demet çiçek veririm.

I give my friend a bunch of flowers.

Bu iş için kanımı veririm.

I give my blood for this job.

Bir sürü aptalca kararlar veririm.

I make a lot of stupid decisions.

Randevulara zamanında gitmeye önem veririm.

I make a point of being in time for appointments.

Ben onların görüşlerine değer veririm.

I value their opinions.

Sadece bana sorulduğunda cevap veririm.

I only answer when I'm asked.

Dilencilere hep bir şeyler veririm.

I always give something to the beggars.

Öyle bir şeye nasıl cevap veririm?

How do I respond to something like that?

Her şeyden önce, sağlığıma önem veririm.

Above all, I take care of my health.

Biraz paraya ihtiyacın olursa sana veririm.

I'll give you money if you need some.

Bana kalsa sana bir zam veririm.

I'd give you a raise if it were up to me.

Bu bilginin doğru olduğuna garanti veririm.

I guarantee that this information is correct.

Sağlığıma servetimden daha fazla değer veririm.

I value my health more than my wealth.

Balık yakalarım ve gitmelerine izin veririm.

I catch fish and let them go.

Garip bir şey olursa haber veririm.

I'll let you know if anything strange happens.

Tom başkanlığa aday olursa oyumu veririm.

If Tom ran for president, I'd vote for him.

Eğer istersen sana bir tane ödünç veririm.

- I'll lend you one if you like.
- I'll lend you one, if you wish.

Paraya ihtiyacınız olursa, size biraz ödünç veririm.

If you need any money, I'll lend you some.

Eğer istiyorsanız size bir şans daha veririm.

I'll give you another chance if you want it.

Haftada beş gün buradaki sınıflara ders veririm.

I teach classes here five days a week.

Ben her zaman bilgiye çok kıymet veririm.

I always place a high value on knowledge.

Yeterli paran yoksa, sana biraz ödünç veririm.

If you don't have enough money, I'll lend you some.

Bu kalemi istiyorsan, onu sana ödünç veririm.

- If you want this pen, I will lend it to you.
- If you want this pen, I'll lend it to you.

Bana kanını ver, ben sana özgürlük veririm.

Give me your blood, I will give you freedom.

Onu geri kazanmak için her şeyi veririm.

I would give anything to win her back.

Tom'un istediğini yapmasına her zaman izin veririm.

I always let Tom do what he wants.

Eğer yapabilsem, kafesli kuşların özgürce uçmasına izin veririm.

If I could, I would let every caged bird fly free.

Eğer paraya ihtiyacın varsa, sana biraz ödünç veririm.

If you need money, I'll lend you some.

- Sana beş dolar vereceğim.
- Sana beş dolar veririm.

- I'll give you five dollars.
- I will give you five dollars.

Birlikte ne zaman çıksak yemek için para veririm.

I always pay for dinner whenever we go out together.

Bir kurşun kalem istiyorsan, sana bir tane ödünç veririm.

If you want a pencil, I'll lend you one.

Bir kaleme ihtiyacınız varsa, size bir tane ödünç veririm.

If you need a pen, I'll lend you one.

- "Telefon çalıyor." "Ben bakarım."
- " Telefon çalıyor. " "Ben cevap veririm."

"The phone is ringing." "I'll get it."

- Buna ben karar veririm.
- Buna karar verecek olan benim.

That's for me to decide.

Temiz tuttuğun sürece, sana sahip olduğum herhangi bir kitabı veririm.

I'll lend you any book that I have, as long as you keep it clean.

Erkek torunumu görmeye gittiğimde her zaman ona bir şey veririm.

When I go to see my grandson, I always give him something.

Bir dolma kaleme ihtiyacın varsa, sana bir tane ödünç veririm.

If you need a fountain pen, I will lend you one.

Oldukça uygun olduğu için her zaman internette pizza siparişi veririm.

I always order pizza over the Internet, which is quite convenient.

"Bu heykel için 50 bin veririm." "Kim daha fazla verir?"

"I'll give 50 thousand for this statue." "Who will give more?"

Ben her ay maaş gününde anneme elli bin yen veririm.

I give my mother fifty thousand yen on payday every month.

"Ne kadar?" "On dolar." "Şaka ediyor olmalısın. Sana beş veririm."

"How much?" "Ten bucks." "You must be joking. I'll give you five."

- Ben öğretirim.
- Ben ders veririm.
- Ben öğretmenlik yaparım.
- Ben öğretmenlik yapıyorum.

I teach.

Bunu satın almak için yeterli paranız yoksa, size biraz borç veririm.

If you don't have enough money to buy that, I'll lend you some.

- Ben sana her ay bol para veririm.
- Sana her ay bolca para veriyorum.

I give you plenty of money each month.

Ev ödevime ihtiyacın varsa, hazır olduğumda sizin eve uğrarım ve onu sana veririm.

If you need my homework, I'll stop by your house and give it to you when I'm done.

- Bana bir dondurma alırsan sana bir öpücük veririm.
- Bana bir dondurma alırsan sana bir öpücük vereceğim.

- If you buy me an ice cream, I'll kiss you.
- If you buy me an ice cream, I'll give you a kiss.