Translation of "Belki" in English

0.018 sec.

Examples of using "Belki" in a sentence and their english translations:

Belki.

- Could be.
- Maybe.

Belki gibi, sadece belki,

Like maybe, just maybe,

- Belki uzanmalısın.
- Belki uzanmalısınız.

Maybe you should lie down.

- Belki de haklısınız.
- Belki sen haklısın.
- Belki haklısın.

- Maybe you're right.
- Perhaps you are right.
- Perhaps you're right.
- You could be right.

- Belki de hastaydı.
- Belki rahatsızdı.

- Maybe he was ill.
- Maybe he was sick.

Belki gideceğim, ve belki gitmeyeceğim.

Maybe I'll go, and maybe I won't.

Belki gelecekler ve belki gelmeyecekler.

Maybe they will come and maybe they won't.

Belki sizi,

Maybe they will ask me about you,

Belki bazen.

Maybe sometimes.

Belki hastaydı.

He may have been ill.

Belki konuşabiliriz.

Maybe we can talk.

Belki hatalıdır.

Perhaps she is mistaken.

Belki doğrudur.

- Perhaps it is true.
- Perhaps it is real.

Belki hatalıydım.

Maybe I was wrong.

Belki suçlanacağız.

Perhaps we're to blame.

Belki oturmalısın.

Perhaps you should sit.

Belki gitmeliyim.

Maybe I should leave.

Belki aşıksın.

Maybe you're in love.

Belki dövüşmeliyiz.

Maybe we should fight.

Belki başlamalıyız.

Maybe we should start.

Hmm, belki!

Hmm, maybe!

Belki sonra.

- Maybe later.
- Perhaps later.

Belki dedim.

I said maybe.

Belki gelmemeliydim.

Maybe I shouldn't have come.

Belki konuşmalıyız.

Maybe we should talk.

Belki hatalıyım.

- I might be wrong.
- I could be wrong.
- Perhaps I am wrong.
- I may be wrong.
- Perhaps I'm wrong.

Belki devralmalıyım.

Perhaps I should take over.

Belki anlatamadım.

Perhaps I didn't make myself clear.

Belki hatalısınızdır.

Perhaps you are mistaken.

Belki gelemem.

I might not be able to come.

Belki durmalısın.

Perhaps you should stop.

Belki dinlemelisin.

Maybe you should listen.

Belki abarttım.

Maybe I exaggerated.

Belki uyuyacağım.

Maybe I'll fall asleep.

Belki utanmalıyım.

Maybe I should be ashamed.

Ahm, belki!

Ahm, maybe!

Belki kalırım.

Maybe I'll stay.

Belki başaracaksın.

Maybe you'll succeed.

Belki denerim.

Maybe I'll try it.

Belki bayıldım.

Maybe I passed out.

Belki evlenmemeliydik.

Maybe we shouldn't have gotten married.

Belki haklısın.

- Maybe you're right.
- Perhaps you are right.

Belki kaybedebiliriz.

We might possibly lose.

Belki yatmalısın.

Maybe you should go to bed.

- Belki de öldü.
- Belki de ölmüştür.

Maybe he's dead.

- Belki kaderdir.
- Belki o alın yazısıdır.

- Maybe it is destiny.
- Maybe it's destiny.

- Belki yardım edebilirim.
- Belki yardımım dokunabilir.

Perhaps I can be of help.

- Belki hatalıydım.
- Belki de ben yanılmışımdır.

Maybe I was wrong.

- Belki de bağışlanabiliriz.
- Belki de affedilebiliriz.

Perhaps we can be forgiven.

- Belki kendini tehlikeye atmamalısın.
- Belki risk almamalısın.
- Belki riske girmemelisin.
- Belki ölüme meydan okumamalısın.

Maybe you shouldn't tempt fate.

belki elli, belki yüz yıl sonra çocuklar

then in fifty years, in a hundred years,

- Belki beklemem gerekecek.
- Belki beklemek zorunda kalacağım.

Maybe I'll have to wait.

- Belki Tom'la konuşmalıyım.
- Belki Tom'la konuşmam gerekiyor.

- Perhaps I should talk with Tom.
- Maybe I should talk with Tom.

- Belki Tom'a söylememelisin.
- Tom'a söylememelisin belki de.

Maybe you shouldn't tell Tom.

Belki sana söyleyeceğim ve belki de söylemeyeceğim.

Maybe I'll tell you and maybe I won't.

- O belki gerçektir.
- Belki de o doğrudur.

- Maybe it's true.
- Maybe it is true.

Belki hayatınızda, dünyanızın

Maybe there’s been a moment in your life

belki de uykuyu

you should perhaps think of sleep

Belki de değil.

Maybe not.

Belki de almazsınız.

Maybe not.

Belki şöyle diyorsunuz,

And maybe you think,

Belki görmüş olabilirim...

I might have seen...

O belki gelecek.

Perhaps he will come.

O belki geliyor.

Maybe she is coming.

Belki onlar mutlu.

- Maybe they are happy.
- Maybe they're happy.

Belki onlar mutludur.

- Maybe they are happy.
- Maybe they're happy.

Belki Jane gelecektir.

Maybe Jane will come.

Belki ben hatalıyım.

- I might be wrong.
- Maybe I'm wrong.

Belki onu bulacağız.

- Perhaps we will find it.
- Perhaps we'll find it.

Belki yardım edebilirim.

Maybe I can help.

Belki bu sürmeyecek.

Maybe it's not going to last.

Tren belki ertelenmiştir.

Perhaps the train has been delayed.

Belki Tom âşık.

Maybe Tom is in love.

Belki vazgeçeceğini düşündüm.

- I thought perhaps you'd give up.
- I thought that perhaps you'd give up.

Belki bilmek istemiyorum.

Maybe I don't want to know.

Belki çok meşgulsün.

Perhaps you're too busy.

Belki çok geçtir.

Maybe it's too late.

Belki o gelmeyecek.

Maybe she won't come.

Belki beraber oturmalıyız.

Maybe we should sit together.

Belki çok iyimserdik.

Maybe we were too optimistic.

Belki beni duyamıyorsun.

Maybe you can't hear me.

Belki Tom'a sormalıyız.

- Maybe we ought to ask Tom.
- Maybe we should ask Tom.

Belki Tom'u getireceğim.

Maybe I'll bring Tom.

Sanırım belki haklısın.

I think perhaps you're right.

Belki de sormalısın.

Maybe you should ask.

Belki de gitmelisin.

Maybe you should leave.

Belki de gitmemelisin.

Maybe you shouldn't leave.

Belki de hatalıydım.

Perhaps I was wrong.

Belki Tom'u öpmemeliydim.

Maybe I shouldn't have kissed Tom.

Belki paydos etmeliyiz.

Perhaps we should call it a night.

Belki yaptığımızı yapmamalıydık.

Maybe we shouldn't have done what we did.