Translation of "Verilmeli" in English

0.004 sec.

Examples of using "Verilmeli" in a sentence and their english translations:

Zor kararlar verilmeli.

Tough decisions need to be made.

Bir karar verilmeli.

A decision had to be made.

Tom'a şövalye nişanı verilmeli.

Tom should be knighted.

Buna izin verilmeli mi?

Should this be allowed?

Tom'a ölüm cezası verilmeli.

Tom should be given the death penalty.

Tom'a bir şans verilmeli.

Tom should be given a chance.

Bana bir şans verilmeli.

I should be given a chance.

Konuşmak için Tom'a izin verilmeli.

Tom ought to be allowed to talk.

Tom'un bunu yapmasına izin verilmeli.

Tom should be allowed to do that.

Tom'un Mary'nin partisine gitmesine izin verilmeli.

Tom ought to be allowed to go to Mary's party.

Bence istediğimiz yere gitmemize izin verilmeli.

I think we should be allowed to go anywhere we want.

Tom'u tedavi eden doktor yanlış tedavi için mahkemeye verilmeli.

The doctor who treated Tom should be sued for malpractice.

- Tom'a bir uyarı verilmesi gerekiyor.
- Tom'a bir uyarı verilmeli.

Tom needs to be given a warning.

Her şeyi göz önünde bulundurarak, onlara bir şans daha verilmeli.

Taking everything into consideration, they ought to be given another chance.

- Tom'a ikinci bir şans verilmesi gerekiyor.
- Tom'a ikinci bir şans verilmeli.

Tom needs to be given a second chance.

- Tom'a anlatılmalı.
- Tom'un haberi olmalı.
- Tom'a haber verilmeli.
- Tom'a söylemek lazım.

Tom must be told.

Bu yüzden, etik sorun devam ediyor: sigara üreticilerine hedef küresel pazarlara izin verilmeli mi?

Thus, the ethical issue remains: Should cigarette makers be allowed to target global markets?