Translation of "Yapmasına" in French

0.009 sec.

Examples of using "Yapmasına" in a sentence and their french translations:

Tom'un bunu yapmasına şaşırmadım.

- Je ne suis pas surpris que Tom ait fait ça.
- Je ne suis pas surprise que Tom ait fait ça.

Haçlı ordularının yapmasına maruz kaldılar

ils ont été exposés aux armées des croisés faisant

Onun işi yapmasına gerek yoktu.

Elle n'a pas besoin de faire ce travail.

Bunu kimsenin yapmasına izin vermeyeceğim.

Je ne laisserai personne faire ça.

Tom'un onu yapmasına izin verme.

- Ne laisse pas Tom faire ça.
- Ne laissez pas Tom faire cela.

Onların bunu yapmasına izin verme.

- Ne les laisse pas faire ça.
- Ne les laissez pas faire ceci.

Pis işi yapmasına izin ver.

Laisse-la faire les basses œuvres !

Onun onu yapmasına izin vermeyeceğim.

Je ne la laisserai pas faire ça.

Onun onu yapmasına izin veremem.

Je ne peux pas le laisser faire.

Tom'un onu yapmasına ihtiyacım vardı.

J'avais besoin que Tom fasse cela.

Tom'un bunu yapmasına izin veremeyiz.

On ne peut pas autoriser Tom à faire ça.

Tom'un onu yapmasına izin verilmedi.

Tom n'avait pas le droit de faire cela.

Tom'un onu yapmasına izin verilmemeli.

Tom ne devrait pas être autorisé à faire cela.

Onun bunu yapmasına izin vermeyeceğim.

Je ne la laisserai pas faire ça.

Çocuklarımın bunu yapmasına izin vermeyeceğim.

Je ne vais pas laisser les enfants faire ça.

- Yarın Tom'un onu yapmasına yardım edeceğim.
- Yarın Tom’un bunu yapmasına yardım edeceğim.

J'aiderai Tom à faire cela demain.

Diyet yapmasına rağmen hala kilo veremedi.

Malgré son régime, il n'arrivait pas à perdre du poids.

Onu kendi başına yapmasına izin verme.

- Ne le laisse pas le faire par lui-même.
- Ne le laissez pas le faire par lui-même.

Onun öyle bir şey yapmasına şaşırdım.

- Je suis surpris qu'elle ait fait une telle chose.
- Je suis étonné qu'elle ait fait une chose pareille.

Onun istediği gibi yapmasına izin ver.

- Laisse-le faire comme il a envie.
- Laissez-le faire comme il le désire.

Onların pis iş yapmasına izin ver.

Laissez-les faire les basses œuvres !

Onun pis iş yapmasına izin ver.

Laisse-le faire les basses œuvres !

Onun bunu yapmasına nasıl izin verebilirsin?

- Comment as-tu pu le laisser faire ça ?
- Comment avez-vous pu le laisser faire ça ?

Onun bunu tekrar yapmasına izin verme.

Ne le laisse pas refaire ça.

Tom'un yapmak istediğini yapmasına izin vermeliydin.

- Tu aurais dû laisser Tom faire ce qu'il voulait.
- Vous auriez dû laisser Tom faire ce qu'il voulait.

Hepimiz Tom'un onu yapmasına yardım edelim.

Aidons tous Tom à faire ça.

Tom Mary'nin onu yapmasına izin vermedi.

Tom n'a pas laissé Mary faire ça.

Tom'un bunu yapmasına izin verecek misin?

Vous allez laisser Tom le faire ?

- Tom'un onu yapmasına kaç kez yardım ettin.
- Tom'un onu yapmasına kaç defa yardım ettin?

- Combien de fois as-tu aidé Tom à faire ça ?
- Combien de fois avez-vous aidé Tom à faire cela ?

Onun başvuru yapmasına izin vermelerini talep ediyorsun."

Tu exiges alors qu’ils te laissent déposer cette demande. »

Tom'un bazı ev işlerini yapmasına yardım ettim.

J'ai aidé Tom à faire quelques corvées.

Gerçekten Tom'un onu yapmasına izin verecek misin?

- Vas-tu vraiment laisser Tom faire ça ?
- Allez-vous vraiment laisser Tom faire cela ?

- Onlar işlerini yapsınlar.
- Onların işlerini yapmasına izin ver.

Laissez-les faire leurs boulots !

Benden başka hiç kimsenin onu yapmasına izin verilmez!

Personne d'autre que moi n'est autorisé à faire ça !

Neden Tom'un bunu senin için yapmasına izin veriyorsun?

- Pourquoi laisses-tu Tom te faire ceci ?
- Pourquoi laissez-vous Tom vous faire ceci ?

Tom asla birinin bir şey yapmasına izin vermez.

Tom ne laisse jamais personne faire quoi que ce soit.

Tom'un onu yapmasına gerek yok. Mary onu yapar.

Tom ne doit pas faire ça. Mary le fera.

Tom'un bir şey yapmasına yardım etmeye niyetim yok.

Je n'ai pas l'intention d'aider Tom à faire quoi que ce soit.

Tom'un bunu yapmasına engel olmaya çalıştın, değil mi?

- Vous avez essayé d'empêcher Tom de faire ça, n'est-ce pas ?
- Tu as voulu empêcher Tom de passer à l'acte, n'est-ce pas ?
- Tu as voulu stopper Tom avant qu'il ne le fasse, pas vrai ?

Tom şu an bunu yapmasına gerek olmayacağını söylüyor.

Tom dit qu'il n'aura pas besoin de faire ça maintenant.

Doktor elinden geleni yapmasına rağmen hastanın iyileşmesi yavaş gerçekleşti.

Bien que le médecin ait fait de son mieux, la convalescence du patient a été longue.

- Onların onu yapmasına izin veremeyiz.
- Onu yapmalarına izin veremeyiz.

Nous ne pouvons les laisser faire cela.

- Onu yapmama izin ver.
- Onun onu yapmasına izin ver.

- Qu'il le fasse !
- Laisse-le le faire !

Bence Tom, Mary'den onun bunu yapmasına yardım etmesini istemeliydi.

Je pense que Tom aurait dû demander à Mary de l'aider à faire ça.

Ve Bay Ruiz'in yardım için başvuru yapmasına izin vermeleri gerekti.

et ils ont permis à M. Ruiz de déposer sa demande d’aide sociale.

Tom onun yapmak istediği hiçbir şeyi Mary'nin yapmasına izin vermeyecek.

- Tom ne laissera pas Mary faire tout ce qu'elle a envie de faire.
- Tom ne laissera Mary rien faire de ce dont elle a envie.

Sanırım onun her zaman istediğini yapmasına izin vermeyi durdurmamın zamanıdır.

Je pense qu'il est temps que j'arrête de l'autoriser à toujours agir à sa guise.

Oğlumun ev ödevini yapmasına yardım etmem gerekmiyordu ama yardım ettim.

Je n'étais pas censé aider mon fils avec ses devoirs, mais je l'ai quand même fait.