Translation of "Uzaktı" in English

Restoran gara uzaktı.

The restaurant was far from the train station.

O güçten uzaktı.

He was far from robust.

Tom gözden uzaktı.

Tom was out of sight.

Lokanta duraktan uzaktı.

The restaurant was far from the station.

Ne kadar uzaktı?

How far was it?

Kesin olmaktan uzaktı.

It was far from certain.

O çok uzaktı.

It was very far.

Oyun başarısız olmaktan uzaktı.

The play was far from being a failure.

Hastane onun köyünden uzaktı.

The hospital was far away from his village.

Sonuçlar tatmin edicilikten uzaktı.

The results were far from satisfactory.

Tom kibar ama uzaktı.

Tom was polite but distant.

Fazla kırsaldı, uzaktı, teşvikler vermiyordu.

It was too rural, too far away, didn't have much incentives.

Sonuç tatmin edici olmaktan uzaktı.

The result was far from being satisfactory.

Uçak çok geçmeden gözden uzaktı.

The plane was soon out of sight.

Tom son zamanlarda çok uzaktı.

Tom has been awfully distant lately.

Öğretmen sonuçtan memnun olmaktan uzaktı.

The teacher was far from satisfied with the result.

Onun söylediği gerçek olmaktan uzaktı.

What he said was far from true.

Konuşman tatmin edici olmaktan uzaktı.

Your speech was far from satisfactory.

Onun cevabı tatmin edici olmaktan uzaktı.

His answer was far from satisfactory.

Rüyamda gördüğüm dünya huzurlu, savaştan uzaktı.

The world which I saw in my dream was a peaceful world devoid of war.

Leyla uçağın dikkatini çekmeye çalıştı ama görülemeyecek kadar uzaktı.

Layla tried to attract the attention of the plane, but she was too far to be seen.

Ev almamaya karar verdi, birincisi çok pahalıydı, ikincisi ofisine uzaktı.

He decided not to buy the house, because in the first place it was too expensive, and in the second place it was too far from his office.

Adamları yorgun ve evden uzaktı ve kampanya sezonunda zaten geç kalmıştı.

His men were weary and far from home, and it was already late in the campaigning season.

Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.

Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success.

- Yaşlı adam içine kapanmıştı.
- Yaşlı adam insanlardan uzaktı.
- Yaşlı adam insanlarla iç içe değildi.

The old man kept to himself.