Translation of "Stresli" in English

Stresli görünüyordun.

You seemed stressed.

Stresli iken uyuyamam.

I can't sleep when I'm stressed out.

Stresli bir gündü.

It's been a stressful day.

Toplantıları stresli buluyorum.

I find meetings stressful.

Yatırım stresli olabilir.

Investing can be stressful.

İş seyahati stresli.

Traveling on business is stressful.

Biraz stresli görünüyorsun.

You seem a little stressed.

Tom stresli görünüyordu.

Tom seemed stressed.

Tom gerçekten stresli.

Tom is really stressed out.

Bu gerçekten stresli.

It's really stressful.

Noel alışverişi stresli.

Christmas shopping is stressful.

Bütün aile stresli.

The whole family is stressed.

Stresli olduğumda, topu sıkarım.

When I'm stressed, I squeeze the ball.

Bu stresli bir gündü.

It was a stressful day.

Bu stresli bir durumdur.

This is a stressful situation.

Bazen çok stresli oluyorum.

I get so stressed out sometimes.

Stresli bir işim var.

I have a stressful job.

Tom'un işi çok stresli.

Tom's job is very stressful.

- O çok stresli bir iş.
- O çok stresli bir meslek.

It's a very stressful job.

Stresli çalışma anlarında muhtemelen oradaydı.

It was probably there during the stressful study situation as well.

Üstelik eğlenceli ve stresli değil.

And it's fun, and it's not stressful.

Tom son zamanlarda biraz stresli.

Tom is just a little stressed lately.

Sanırım Tom biraz stresli hissediyor.

- I think Tom is feeling a little stressed.
- I think that Tom is feeling a little stressed.

Önümüzde stresli bir günümüz var.

We have a stressful day ahead of us.

Tom her zaman stresli görünüyor.

Tom always seems stressed out.

Flört etmek çok stresli olabilir.

Dating can be very stressful.

Bu kadar çok stresli olma!

- Don't be so tense.
- Don't be so stressed out.

Tom'un stresli bir işi var.

Tom has a stressful job.

Çok stresli bir işim var.

I have a very stressful job.

Kimsenin aşırı stresli olduğumu bilmesini istemiyorum.

I don't want anyone to know that I am super stressed out.

Önümüzde çok stresli bir günümüz var.

We've got a very stressful day ahead of us.

Birçok kişi kamu konuşmasını stresli bulur.

Most people find public speaking stressful.

Sen iyi misin? Sen stresli misin?

Are you okay? Are you stressed?

Tom çok stresli bir işi var.

- Tom has a very stressful job.
- Tom's job is very stressful.

Bu çok düşük stresli bir iş.

This is a very low-stress job.

- Çok gergin duruyorsun.
- Çok stresli görünüyorsun.

You look very tense.

Bugün son derece stresli bir gün geçirdim.

I've had an extremely stressful day.

Şehirler heyecan verici yerlerdir, aynı zamanda stresli.

Cities are exciting places, but also stressful.

Kanser tecrübeleri bile daha az stresli hâle geliyor.

even their experience with cancer is becoming less distressing.

Esnafla karşı karşıya gelmek stresli durumlara neden olur.

Confrontations with tradesmen cause stressful situations.

Tom, daha az stresli bir iş bulmamı önerdi.

Tom suggested I get a less stressful job.

O tür bir durumun ne kadar stresli olabileceğini biliyorum.

I know how stressful that kind of situation can be.

Bu işin ne kadar stresli olacağını hiç fark etmedim.

I never realized how stressful this job would be.

Bize lokantada hizmet eden garson bitkin ve stresli idi.

The waitress serving us at the diner was exhausted and stressed.

Tom'un stresli işi sağlığı üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir.

Tom's stressful job is having a detrimental effect on his health.

25 ve 54 yaşları arasındaki erkekler ve kadınlar en stresli yaşamlara sahiptir.

Men and women between the ages of 25 and 54 have the most stressful lives.

İş yerindeki stresli bir günün ardından, kötü bir ruh hali içinde eve gitti.

After a stressful day at work, he went home in a bad mood.

- Tom daha stressiz bir iş bulmak istiyor.
- Tom daha az stresli bir iş bulmak istiyor.

Tom wants to find a less stressful job.