Translation of "Aile" in Japanese

0.018 sec.

Examples of using "Aile" in a sentence and their japanese translations:

Aile önemlidir.

家族は大切だ。

- Aile geleneklerini yaşatmalıyız.
- Aile geleneklerimizi sürdürmeliyiz.

私たちは家庭の伝統を維持しなければならない。

Aile ziyafet çekebilecek.

‎家族が腹を満たせる

Aile resimlerine baktığımızda,

家族写真を見てみると

- İki aile o evde yaşıyor.
- O evde iki aile yaşıyor.
- O evde iki aile yaşar.

あの家には2家族が住んでいる。

Bir Aile Planlaması Merkezine,

家族計画連盟や

Bizim aile bütçesi borçludur.

我が家の家計は赤字だ。

Yangında dört aile öldürüldü.

火事で4世帯が焼死した。

Ne harika bir aile.

なんてすばらしい家族なんだろう。

Aile lanet altında görünüyordu.

その家族には呪いがかけられているようだった。

Babam aile doktorunu çağırttı.

父はかかりつけの医師を呼びにいった。

O, aile ile akrabadır.

彼はその一族に縁がある。

Aile adın nasıl yazılır?

- あなたの苗字はどのように綴るのですか?
- あなたの苗字はどのように書くのですか?

O uyandığında, aile oradaydı.

目を覚ますと、家族が来ていた。

Bütün aile yatakta hastadır.

家族全員が病気で寝ていた。

Bu bir aile geleneği.

- これは家族のしきたりなの。
- これは家族の伝統です。

Tom aile şirketini devraldı.

トムは家業を継いだ。

Aile bütçemizi takip edemiyorum.

私はうちの家計がどうなっているか分からない。

Çocuklar aile ortamını yansıtırlar.

子供は家族の雰囲気を映し出す。

Tüm aile çiftlikte çalışıyor.

彼の家族はみな農場で働いている。

Bütün aile arabadan indi.

家族は全員車から降りた。

Burada yirmi aile yaşar.

ここには20家族が住んでいる。

Aile adınızı nasıl hecelersiniz?

- あなたの名字はどうつづるのですか。
- あなたの苗字はどのように綴るのですか?

Televizyon aile hayatını mahvediyor.

テレビは家庭生活をダメにしている。

Evde iki aile yaşıyor.

- 二家族がその家に住んでいます。
- その家にはふた家族が住んでいます。

Aile yadigarınız ne olursa olsun,

受け継がれるものが何であれ

Aile üyelerine yemeğin yerini gösteriyor.

‎家族に餌の場所を ‎教えているのだ

Örneğin burada Zimbabwe'den bir aile,

例えば これは左から ジンバブエ

Birçok aile düzgün desteği olsaydı

その子供たちの多くには 適切な支援があれば

Ve aile yanı bakımı desteklemek.

家族を基盤とした支援の 提唱者となることです

Derhal aile doktorunla görüşmeye gitmelisin.

君はすぐにかかりつけの医者にみてもらったほうがいい。

Aile, toplumdaki en önemli birimdir.

家族は社会の最も重要な構成単位である。

Aile, akşam yemeğini birlikte yedi.

その家族は一緒に夕食を食べた。

İki aile aynı evde yaşamaktadır.

2つの家族が同じ家に住んでいる。

Geçindireceği üç aile üyesi var.

彼は扶養家族が3人いる。

Bütün aile akşam yemeklerinde buluşur.

夕食には家族全員がそろう。

Aile üyeleri hastaya nöbetleşe baktılar.

家族のものは交替で病人の看護をした。

Bütün aile dışarıda ekin biçiyordu.

家族はみな穀物の収穫にでていた。

Bu köyde elli aile var.

この村には50家族います。

Altı aile bu dairede yaşıyor.

このアパートは6家族が暮らしている。

Aile bütçesini karıma emanet ettim.

私は家計を妻に任せた。

Tom çalışkan bir aile adamı.

トムは真面目な家族持ちだ。

- Ailem öyle büyük bir aile değildir.
- Benim ailem öyle büyük bir aile değildir.

私の家族はそれほど大家族ではない。

İşçi sınıfı bir aile içinde büyüdüm

私が育った家庭は労働者階級で

Aile yoluna devam edip su bulmalı.

‎水場がなければ死活問題だ

Aile üyeleri birbirlerine karşı rekabet etmemelidir.

家族の中ではお互いに競争すべきではない。

Aile, savaştan sonra zor günler geçirdi.

一家は戦後ひどく辛い目にあった。

Bütün aile bir yürüyüş için dışarıda.

一家そろって散歩に出かけている。

O aşk ilişkisi bir aile sırrıdır.

その浮気は内輪の秘密だ。

O köyde sadece bir aile kalır.

その村はただ一家族しか残っていなかった。

O köpek tüm aile tarafından sevilir.

その犬は家族みんなに愛されている。

Köpeğe aile tarafından "Spot" adı verilir.

その犬は家族にスポットと呼ばれている。

O sonuçla aile iki gruba ayrılabilir.

その結論からして家は2つのグループに分けられるのであった。

O aile tarihi hakkında saatlerce homurdandı.

彼女は数時間も彼女の家の歴史の話をくどくどしゃべった。

O, aile hayatı hakkında ağzı sıkıdır.

彼は自分の家庭生活に関してとても秘密主義だ。

Amerikalı bir aile ile birlikte kaldım.

私はアメリカの家族のところにいました。

Tom aile şirketini miras olarak aldı.

トムは家業を継いだ。

İşini aile hayatınla birleştirsen iyi olur.

仕事と家庭生活を結び付けたほうがいいですよ。

Bizim zaten bir aile bağlılığımız var.

私たちはすでに家族ぐるみのお付き合いがあります。

Tabii ki bu durum aile şereflerini lekeleyecekti.

当然 家名に泥を塗ることに なりますからね

aile yabancılaşmasına en iyi aday olduğumuzu söylediler.

私達は家族離別の 予備軍だと言われました

aile bireylerim üç küçük cerrahi müdahale geçirdiler.

私の家族の何人かが 計3回の小手術を受けました

Yangın çıktığında aile yaklaşık iki saattir uyuyordu.

火事が起こったときその家族は2時間ばかり寝ていた。

Tom hariç bütün aile sessizce TV izliyordu.

一家はトムを除いて全員、黙ってテレビを見ていた。

Eğer hasta bilinçsiz ise, aile karar verebilir.

もし患者に意識がなければ、その患者の家族が決めていいのです。

Bütün aile buğdayı hasat için yardımcı oldu.

家中が力を合わせて麦の刈入れをしました。

Aile beni çok sıcak bir biçimde karşıladı.

その家族は私を暖かく迎えてくれた。

Onun aile ilişkilerimize müdahale etme hakkı yok.

彼は私たちの家族の問題に干渉する権利はない。

- Aile adınızın yazılımı nasıl?
- Soyadınızın yazılışı nasıl?

あなたの苗字はどのように綴るのですか?

- Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir.
- Ödeme altı kişilik bir aile için yeterli değildir.

その給料では6人家族を(を養う)には不十分だ。

Uzun kış gecesinde aile kurmak için mükemmel yer.

‎長い冬の夜に出産するには ‎完璧な場所だ

Yaklaşık 1830 yılında, aile anayurdu Almanya'dan Şikago'ya taşındı.

一家は1830年頃故国のドイツからシカゴに移住した。

Zengin aile büyük bir ev daha inşa etti.

その裕福な家族はもう1つ大きな家を建てた。

O yoksul aile her ay kıt kanaat geçiniyor.

その貧しい一家は毎月その日暮らしで生活している。

Babasının ölümünden sonra aile şirketinin sorumluğunu üstüne aldı.

彼は父親の死後、家業を引き受けた。

Büyükanne beklenmedik bir şekilde öldüğünde aile derinden sarsıldı.

おばあちゃんが突然死んで家族一同驚いた。

Aile olarak hem ekonomik hem de manevi yönden hırpalanıyorduk.

我が家は経済的にも 感情的にも打ちのめされ

Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.

我が家の大きな土地を子供たちのために公平に区分する。

Biz evlendiğimizden beri o sadık bir aile babası oldu.

結婚して以来、彼はマイホーム主義になった。

"Romeo ve Juliet"'te iki aile arasında düşmanlık vardı.

「ロミオとジュリエット」の2家族は互いに悪感情を抱いていた。

Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.

この公園は貴族の猟場でした。

Birçok aile sınırda yeni bir hayat kurmak için ayrıldı.

多くの家族が新生活を築くために辺境地方に移住した。

Romeo ve Juliet'te iki aile arasında kötü kan vardı.

「ロミオとジュリエット」の2家族は互いに悪感情を抱いていた。

Yeni bir aile içinse gece farklı bir engel teşkil ediyor.

‎幼子を抱えた家族には ‎夜は別の試練を課す

Burada hepiniz, ya bir arkadaşsınız ya da bir aile mensubu.

皆さんは誰でも 友人や家族の一員であり

Bir aile birini bir makinede yaşatmak için parasının hepsini harcamamalı.

機械によって人を生かしておくために、家族がすべてのお金をつぎ込むべきではありません。

- Bir aile tartışmamız olduğunda, kocam her zaman benim yerime annesiyle taraftır.
- Aile tartışmamız olduğunda,eşim genellikle benim değil ailesinin tarafında yer alır.
- Ne zaman bir aile tartışmamız olsa kocam benim yerime her zaman annesinin tarafını tutar.

家の中で喧嘩がある時は、いつでも私の夫は私ではなく、自分の母の側につく。

Ama şimdilik... ...bu aile, Dünya'daki en uzun geceden sağ çıkmayı başardı.

‎だが今は‎― ‎世界一長い夜を ‎生き抜いた喜びに浸ろう

öyle bir şüpheyle tedavi edildi ki, karısının Bavyera'daki aile mülküne gitti.

宮廷からその ような 疑いで 扱わ れ、バイエルンの妻の家族の邸宅に向かった。

Çok sayıda aile sınırda yeni bir hayat kurmak için batıya gitti.

多くの家族が辺境で新生活を始めるため西へ行った。

Tüm mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aile kendi yolunda mutsuzdur.

すべての幸福な家庭は互いに似ている。不幸な家庭はそれぞれの仕方で不幸である。

Birçok aile savaş sırasında tasarruflarını kaybetmişlerdi ve başvuracakları hiçbir şeyleri yoktu.

戦争中多くの家族は蓄えのすべてを使い果たし、頼るものが無くなった。

Bu ülkede aile başına düşen çocuk sayısı 2'den 1,5'a düştü.

その国では家族辺りの子供の数が2人から1.5に減少した。

Şimdi bunun hakkında düşündüğüm zaman, bizim aile çok sefil bir hayat yaşadı.

家庭での生活は、今、考えると、みじめ極まるものであった。

- Tom aile için kahvaltı hazırlamakla meşgul.
- Tom ailesi için kahvaltı hazırlamakla meşgul.

トムは家族のために朝食をせっせとつくっている。

Bütün mutlu aileler birbirine benzer, mutsuz olan her aile mutsuzluğunu kendine göre yaşar.

すべての幸福な家庭という物はお互いに似通っているが不幸な家庭という物はめいめいそれなりに違った不幸があるものだ。

Aile işine katılma planları, ateşli bir cumhuriyetçi olan Suchet'in Lyon Ulusal Muhafızlarının süvarisine katılmasıyla

がリヨン州兵の騎兵隊に加わった

Son on beş ya da yirmi yıl içinde, İngiltere'deki aile hayatında büyük değişiklikler olmuştur.

この15年から20年の間に英国の家族生活には大きな変化があった。

Bilinçsiz insan acı hissetmez, ama aile ve dostları için bu uzun ve acılı bir deneyim olabilir.

意識不明の人は痛みを感じませんが、その家族や友人にとっては、長く、つらい経験になりうるでしょう。

Ne zaman kadın ve erkeklerin geleneksel rollerini düşünsek, ailesine destek olan kocalar ve de aile ve çocuklarına bakan karılar aklımıza gelir.

社会における伝統的な男女の役割について思うとき、我々は夫が家族を支え妻が家と子供の面倒を見るものと考える。