Translation of "Buluyorum" in English

0.007 sec.

Examples of using "Buluyorum" in a sentence and their english translations:

- Tom'u dayanılmaz buluyorum.
- Tom'u karşı konulmaz buluyorum.

I find Tom irresistible.

- Onu saldırgan buluyorum.
- Bunu rencide edici buluyorum.

I find that offensive.

Onu ilginç buluyorum.

I find him intriguing.

Seni ilginç buluyorum.

I find you intriguing.

Onu komik buluyorum.

- I find that funny.
- I find it hilarious.

Onu etkileyici buluyorum.

I find that fascinating.

Seni çekici buluyorum.

I find you attractive.

Toplantıları stresli buluyorum.

I find meetings stressful.

Bunu şaşırtıcı buluyorum.

I find this puzzling.

Zamanlamayı tuhaf buluyorum.

I find the timing odd.

Bunu ilginç buluyorum.

I find it interesting.

Onu garip buluyorum.

I find that strange.

Bunu makul buluyorum.

I find it plausible.

Dilleri büyüleyici buluyorum.

I find languages fascinating.

İşini iğrenç buluyorum.

I find your work abhorrent.

Bulaşık yıkarken buluyorum kendimi.

I find myself washing the dishes.

Japoncamı gerçekten kötü buluyorum.

I think my Japanese is really bad.

Tom'u merak uyandırıcı buluyorum.

I find Tom intriguing.

Buna inanmayı zor buluyorum.

I find it hard to believe.

Ona inanmayı zor buluyorum.

- I find it difficult to believe.
- I find it difficult to believe that.

Onu çok üzgün buluyorum.

I find it very sad.

Seni çok çekici buluyorum.

I find you irresistible.

Seni oldukça çekici buluyorum.

I find you quite attractive.

Onu inanması zor buluyorum.

- I find it difficult to believe.
- I find that hard to believe.

Onu dinlemeyi yorucu buluyorum.

I find it exhausting to listen to him.

Bunu çok ilginç buluyorum.

I find that very interesting.

Bunu oldukça ilginç buluyorum.

I find that pretty interesting.

Bunu inanması zor buluyorum.

I find this difficult to believe.

Yağmurun sesini rahatlatıcı buluyorum.

I find the sound of the rain relaxing.

Onun hikayesini inanılmaz buluyorum.

I find her story hard to swallow.

Seni çok sıkıcı buluyorum.

I find you very boring.

Onları karşı konulamaz buluyorum.

I find them irresistible.

Onu karşı konulamaz buluyorum.

I find him irresistible.

Ben onu dayanılmaz buluyorum.

I find her irresistible.

Eserini çok etkileyici buluyorum.

I find your work very impressive.

Ben bunu gülünç buluyorum.

I find this ridiculous.

Ben bunu iğrenç buluyorum.

I find this disgusting.

Ben onu kuşkulu buluyorum.

I find that suspicious.

Onu çok etkileyici buluyorum.

I find her very impressive.

Senin önerini anlaşılmaz buluyorum.

I find your proposal incomprehensible.

Onun sözleriyle teselli buluyorum.

- I take solace in his words.
- I take solace in her words.

Sualtı fotoğraflarını büyüleyici buluyorum.

I find underwater photos fascinating.

Tom'u anlamayı zor buluyorum.

I find it hard to understand Tom.

Onu tamamen akılalmaz buluyorum.

I find that completely mind-blowing.

Onu çok ferahlatıcı buluyorum.

I find that very refreshing.

Onu hayli şüpheli buluyorum.

I find it highly suspicious.

Onu çok uyarıcı buluyorum.

I find it very stimulating.

Ben bunu komik buluyorum.

I find it hilarious.

Bunu kesinlikle şaşırtıcı buluyorum.

I find that absolutely amazing.

Onun dilini kaba buluyorum.

I find his language vulgar.

Ben bunu şanssız buluyorum.

I do find that unfortunate.

Bunu yapmayı kolay buluyorum.

I find it easy to do that.

Onu çok sevimli buluyorum.

I find it very cute.

- Onu çok tedirgin edici buluyorum.
- Onu çok rahatsız edici buluyorum.

I find that very unsettling.

Kendimi denklemin diğer tarafında buluyorum

I find myself flung to the other side of the equation,

Ben onu çok güzel buluyorum.

I find her very pretty.

Ben onu ilgi çekici buluyorum.

I find her intriguing.

Bu cümleyi nispeten orijinal buluyorum.

- I find that sentence relatively original.
- I find this sentence relatively original.

Ben senin argümanlarını mantıksız buluyorum.

I find your arguments illogical.

Yabancı dilleri çok ilginç buluyorum.

I find foreign languages very interesting.

Tom'u konuşması çok kolay buluyorum.

I find Tom very easy to talk to.

Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.

I find it necessary to be able to say what I feel.

Bahane üretmiyorum, gerekçe buluyorum sadece.

I don't make excuses. I only provide reasons.

Fransızca konuşmalar yapmayı zor buluyorum.

I find it difficult to give speeches in French.

Onlarla konuşmayı çok kolay buluyorum.

I find them very easy to talk to.

Onunla konuşmayı çok kolay buluyorum.

I find him very easy to talk to.

Onu konuşulması çok kolay buluyorum.

I find her very easy to talk to.

Almak için onu uygun buluyorum.

I find it convenient to receive it.

Ben hâlâ inanmayı zor buluyorum.

I still find it hard to believe.

Bunların hepsini çok ilginç buluyorum.

I find this all so interesting.

Onu çok teşvik edici buluyorum.

I find it very encouraging.

İnanç eksikliğini rahatsız edici buluyorum.

I find your lack of faith disturbing.

Ben siyaseti çok ilginç buluyorum.

I find politics very interesting.

Duygularımı kontrol etmeyi zor buluyorum.

- It is difficult for me to control my emotions.
- I find it difficult to control my emotions.

Tom'un Fransızcasını anlamayı zor buluyorum.

I find it hard to understand Tom's French.

Tom'a yalan söylemeyi zor buluyorum.

I find it hard to lie to Tom.

O cümleyi nispeten orijinal buluyorum.

I find that sentence relatively original.

Berberi dilini çok harika buluyorum.

I find the Berber language really cool.

Berbericeyi anlamayı çok zor buluyorum.

I find it so hard to understand Berber.

Berbericeyi öğrenilmesi çok zor buluyorum.

I find Berber very hard to learn.

Onun görüşlerini tuhaf ama ilginç buluyorum.

I find her opinions odd but interesting.

Onun hiçbir şey söylememesini garip buluyorum.

I think it strange that she didn't say anything.

Çocukların bu gölde yüzmesini tehlikeli buluyorum.

I think it's dangerous for children to swim in this lake.

Kendimi Fransızca ifade etmeyi zor buluyorum.

I find it difficult to express myself in French.

Hangisini alacağıma karar vermeyi zor buluyorum.

I'm finding it difficult deciding on which one to buy.

Onun eğlence hakkındaki fikirlerini ilginç buluyorum.

- I'm amused by his idea of leisure.
- I find his ideas about leisure interesting.

Açıkçası, ben onu inanılması zor buluyorum.

Frankly, I find that hard to believe.

Ben kendim hakkında konuşmayı zor buluyorum.

I find it hard to talk about myself.

Hızla konuşulduğunda Fransızcayı anlamayı zor buluyorum.

I find it difficult to understand French when it's spoken quickly.

Son zamanlarda her şeyi sıkıcı buluyorum.

Lately I've been finding everything boring.

Aslında onu sevmiyorum, sadece ilginç buluyorum.

It's not that I seriously like him. I just find him very attractive.

Onu korkunç derecede rahatsız edici buluyorum.

I find that terribly troubling.

Aşık olmadığım her şeyi sıkıcı buluyorum.

I find it boring everything I do not fall in love with.

- İnanması güç geldi.
- Ona inanmayı zor buluyorum.

- I find it difficult to believe.
- I find it hard to believe.
- I find that hard to believe.

- Ben yüzmeyi eğlenceli buluyorum.
- Yüzmeyi eğlenceli bulurum.

I find swimming fun.

Demek istediğimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.

I find it difficult to express my meaning in words.

Her yıl kendimi farklı bir yerde buluyorum.

Every year I find myself at a different location.