Translation of "Sevmezler" in English

0.005 sec.

Examples of using "Sevmezler" in a sentence and their english translations:

Kediler ıslanmayı sevmezler.

- Cats dislike being wet.
- Cats hate to get wet.
- Cats don't like to get wet.
- Cats don't like getting wet.

Onlar beni sevmezler.

- They don't like me.
- You don't like me.

Onlar Tom'u sevmezler.

They don't like Tom.

Koreliler kişniş sevmezler.

Koreans don't like coriander.

Bütün çocuklar elmaları sevmezler.

Not all children like apples.

Bütün çocuklar elma sevmezler.

All children do not like apples.

Onlar bifteklerini ince sevmezler.

They don't like their steaks thin.

Bazı insanlar köpekleri sevmezler.

Some people don't like dogs.

İnsanlar anlayamadıkları şeyleri sevmezler.

People don't like what they can't understand.

Çocuklar banyo yapmayı sevmezler.

Children don't like to take a bath.

Öğrencilerden hiçbiri okuldaki testleri sevmezler.

None of the students like tests at school.

Tom ve Mary birbirlerini sevmezler.

Tom and Mary don't like each other.

Bazı insanlar yüzmeyi hiç sevmezler.

Some people don't like swimming at all.

Çocuklar karanlıkta dışarı çıkmayı sevmezler.

Children don't like to go out in the dark.

İnsanlar genellikle anlayamadıkları şeyleri sevmezler.

People usually don't like what they can't understand.

Bazı erkek çocukları elma sevmezler.

Some boys don't like apples.

Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.

Rightists often dislike regulatory legislation.

Oğlanlar çok fazla konuşan kızları sevmezler.

Boys don't like girls who talk too much.

Bütün İngilizler balık ve cips sevmezler.

Not all English people like fish and chips.

Amerikalılar, genel olarak, giyinip süslenmeyi sevmezler.

Americans, in general, don't like to dress up.

Bazı öğrenciler matematik severler ve diğerleri sevmezler.

Some students like mathematics and others don't.

İnsanlar beni beğenirler ama onlar beni sevmezler.

People like me, but they don't love me.

İnsanlar pazar gününü sevmezler ama ben seviyorum.

People don't tend to like Sundays, but I do.

Tom ve Mary aynı tür yiyecekleri sevmezler.

Tom and Mary don't like the same kind of food.

Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.

In my country, our people don't like others who are cleverer than them.

Bilim insanları haksız olmayı sevmezler ama yapboz oynamaya bayılırlar

Scientists don't love being wrong but we love puzzles,

- Tom ve Mary her ikisi de beni sevmiyor.
- Hem Tom hem de Mary beni sevmezler.

Tom and Mary both don't like me.