Translation of "Elmaları" in English

0.015 sec.

Examples of using "Elmaları" in a sentence and their english translations:

Elmaları soyuyorum.

- I am peeling apples.
- I'm peeling apples.

Elmaları severim.

I like apples.

Elmaları sevmem.

I don't like apples.

Elmaları yedim.

I ate apples.

Sepetteki elmaları say.

Count the apples in the basket.

Elmaları soymak zorundayım.

I have to peel the apples.

Elmaları soymayı severim.

I like to peel apples.

Elmaları kim çaldı?

Who stole the apples?

Elmaları sever misin?

Do you like apples?

Ben elmaları severim.

I love apples.

Kırmızı elmaları yedim.

I ate the red apples.

Yeşil elmaları yedim.

I ate the green apples.

Biz elmaları yeriz.

We eat apples.

Biz elmaları yiyoruz.

We are eating apples.

Onlar elmaları yiyorlar.

They're eating the apples.

Elmaları sever misiniz?

Do you like apples?

Sami elmaları doğruyordu.

Sami was chopping apples.

- Bu elmaları yıkadın mı?
- Bu elmaları yıkadınız mı?

Did you wash these apples?

Bütün çocuklar elmaları sevmezler.

Not all children like apples.

Ben ençok elmaları severim.

I like apples best.

Elmaları portakallara tercih ederim.

I prefer apples to oranges.

Tüm elmaları satın aldım.

I bought all the apples.

- Elmaları sevmem.
- Elma sevmem.

I don't like apples.

Ben de elmaları severim.

I also like apples.

Zehirli elmaları parlatıyor muyum?

Am I polishing the poisonous apples?

Elmaları beşimiz arasında paylaştırdı.

He divided the apples among the five of us.

Elmaları beşimiz arasında böler.

He divides the apples among five of us.

Erkeklerde Adem'in elmaları var.

Men have Adam's apples.

Elmaları soy veya yıka.

Peel the apples or wash them.

- Elmaları severim.
- Elma severim.

- I like apples.
- I love apples.

Tom elmaları çalarken yakalandı.

Tom was caught stealing apples.

Elmaları pek fakla sevmem.

I don't like apples very much.

Tom elmaları masaya koydu.

Tom put the apples on the table.

O onları elmaları çalarken yakaladı.

He caught them stealing apples.

Bu lezzetli elmaları nereden aldın?

Where did you get these delicious apples?

Bu elmaları üçünüz arasında paylaşın.

Divide these apples between you three.

Bu dükkânın elmaları büyük değil.

This shop's apples are not big.

Tom'u ağacımızdan elmaları çalarken yakaladım.

I caught Tom stealing apples from our tree.

Çiftçiler iyi elmaları kötü olanlardan ayırır.

Farmers separate good apples from bad ones.

Onların elmaları bizimki kadar lezzetli değil.

Their apples aren't as tasty as ours.

Onların elmaları bizimkiler kadar iyi değil.

- Their apples aren't as good as our apples.
- Their apples aren't as good as ours.

Gulca'nın pek çok türden elmaları vardır.

Ghulja has very many kinds of apples.

O reçel yapmak için elmaları kullandı.

She used the apples to make the jam.

- Biz elma yiyoruz.
- Biz elmaları yiyoruz.

- We're eating apples.
- We are eating apples.

Onları yemeden önce belki elmaları soymalıydık.

- Maybe we should've peeled the apples before we ate them.
- Maybe we should have peeled the apples before we ate them.

Elmaları mı yoksa portakalları mı seversiniz?

Do you like apples or oranges?

Tom ve Mary elmaları aralarında paylaştılar.

Tom and Mary divided the apples between them.

Tom bu lezzetli elmaları nereden aldı?

Where did Tom get these delicious apples?

Çiftçi kendi bahçesindeki elmaları çalan çocuğu yakaladı.

The farmer caught the boy stealing the apples in his orchard.

Bu elmaları taşımak için bir sepet istiyorum.

I want a basket in which to carry these apples.

Onların elmaları bizim elmalar kadar iyi değil.

Their apples aren't as good as our apples.

Ben, bu elmaları topladığın ağaçları görmek istiyorum.

- I would like to see the trees from which you picked these apples.
- I should like to see the trees from which you picked these apples.

Tom'un evinin arkasındaki ağacın elmaları çok lezzetli.

The apples from the tree behind Tom's house are very delicious.

Tom onları yemeden önce her zaman elmaları soyar.

Tom always peels apples before he eats them.

Biz şu anda o elmaları toplamalıyız, yoksa çürürler.

We have to pick those apples right now, otherwise they'll decay.

- Sen elmaları portakallarla karşılaştırıyorsun.
- Sen elmalarla armutları karıştırıyorsun.

You're comparing apples with oranges.

Tom Mary'ye elmaları soyabilsin diye bir bıçak verdi.

Tom handed Mary a knife so she could peel the apples.

Hangisini daha çok seversin, elmaları mı yoksa muzları mı?

Which do you like better, apples or bananas?

Balı,limon suyunu,doğranmış bademleri ve doğranmış elmaları ekle.

Add the honey, lemon juice, chopped almonds and the chopped apples.

Birini ben aldım, diğer elmaları ise küçük kız kardeşime verdim.

I took one, and gave the other apples to my little sister.

Mary, Tom'un kendisine verdiği elmaları elma marmelatı yapmak için kullandı.

Mary used the apples that Tom gave her to make apple butter.

Evimizin arkasında küçük kırmızı elmaları olan üç güzel elma ağacı var.

Behind our house there are three beautiful apple trees with little red apples.

- Elmaları beğenmeyen bazı çocuklar da var.
- Elma sevmeyen bazı çocuklar da vardır.

There are also some children who don't like apples.