Translation of "Elma" in English

0.065 sec.

Examples of using "Elma" in a sentence and their english translations:

- Elma düştü.
- Elma düşmüş.

The apple fell!

Bir elma ağacı elma sağlar.

An apple tree provides an apple.

- Ben bir elma yiyorum.
- Bir elma yiyorum.
- Elma yiyorum.

- I am eating an apple.
- I'm eating an apple.

- Kaç tane elma var?
- Kaç elma?
- Kaç elma var?

How many apples are there?

Elma kırmızı.

The apple is red.

Elma topluyorum.

- I am picking apples.
- I'm picking apples.

Elma soyuyorum.

- I am peeling apples.
- I'm peeling apples.

Elma yiyorum.

I am eating an apple.

Elma sevmem.

I don't like apples.

Elma lezzetliydi.

The apple was tasty.

Elma yedi.

He ate an apple.

Elma nerede?

Where is the apple?

Elma olgun.

The apple is ripe.

Kaç elma?

How many apples are there?

- Bulduğum elma yeşildir.
- Bulduğum elma yeşil.

The apple that I found is green.

- Kaç tane elma var?
- Kaç elma?

How many apples are there?

- Elma yemeyi severiz.
- Elma yemeyi severim.

I like to eat apples.

- Bu elma tatlı.
- Bu elma tatlıdır.

This apple is sweet.

- Elma senin için.
- Elma sizin için.

The apple is for you.

- Ben elma yemeği severim.
- Elma yemeyi severim.

I like to eat apples.

- Ben bir elma yedim.
- Bir elma yedim.

I ate an apple.

- Ben bir elma yiyorum.
- Bir elma yiyorum.

- I am eating an apple.
- I eat an apple.
- I'm eating an apple.
- I am eating the apple.

- Millie bir elma yiyor.
- Millie elma yiyor.

Millie is eating an apple.

Elma sevmez misin?

Don't you like apples?

Elma ağaçtan düştü.

The apple fell from the tree.

Elma hasatı yaklaşıyor.

The apple harvest will soon come.

Elma çürümeye başladı.

The apple has begun to decay.

Bu elma kırmızı.

This apple is red.

Birkaç elma yedik.

We ate some apples.

Elma çekirdeği yemem.

I don't eat apple cores.

Onlar elma severler.

They like apples.

O elma çürümüş.

That apple is bruised.

Bu elma çürüktür.

This apple is rotten.

Bir elma yedi.

She ate one apple.

Bahçemden elma çaldılar.

They stole apples from my orchard.

Elma yemeyi severiz.

We love eating apples.

Elma suyunu severim.

- I love apple cider.
- I love apple juice.

Bu bir elma.

This is an apple.

Bu elma tatlı.

This apple is sweet.

Biz elma yiyoruz.

- We're eating apples.
- We are eating apples.
- We eat apples.

Elma sever misiniz?

Do you like apples?

Elma soymayı biliyorum.

I can peel an apple.

Elma yemeyi severim.

- I like to eat apples.
- I like eating apples.

Elma masanın üstünde.

The apple is on the table.

O elma büyük.

That apple is big.

Sen elma seversin.

You like apples.

Elma yeşil değil.

The apple is not green.

Bu elma ekşi.

This apple is sour.

Jack'a elma veriyorum.

I give Jack the apple.

Bir elma istiyorum.

I want an apple.

Elma kırmızı mı?

Is the apple red?

Bir elma yiyeceğim.

- I'll eat the apple.
- I'll eat an apple.
- I will eat an apple.

Evet, elma kırmızı.

Yes, the apple is red.

Bir elma yıkıyor.

She washes an apple.

Elma ne renktir?

What colour is the apple?

Bu elma kötü.

This apple is bad.

Bu elma tatlıdır.

This apple is sweet.

Her elma kırmızıdır.

Every apple is red.

Bir elma yıkadı.

- He washed an apple.
- He rinsed off an apple.

Bir elma yiyeceksin.

You will eat an apple.

Tom elma yemez.

Tom doesn't eat apples.

Bir elma yedim.

I ate an apple.

Tom elma yemiyor.

Tom isn't eating an apple.

- Tom'a bir elma attım.
- Tom'a bir elma fırlattım.

I threw an apple at Tom.

- Masanın üstünde bir elma var.
- Masada bir elma var.

There is an apple on the desk.

- Elma, açlığımı geçici olarak giderdi.
- Elma, açlığımı şimdilik yatıştırdı.

The apple appeased my hunger temporarily.

- Lütfen birkaç elma satın alın.
- Lütfen birkaç elma al.

Please buy a few apples.

Tom bir miktar elma aldı ve elma sosu yaptı.

Tom bought some apples and made apple sauce.

Bir kova elma getir.

Bring a bucket of apples.

İki kilo elma istiyorum.

I'd like two kilos of apples.

Bütün elma ağaçları kesildi.

All the apple trees were cut down.