Translation of "Saldırmaya" in English

0.003 sec.

Examples of using "Saldırmaya" in a sentence and their english translations:

Saldırmaya başlamışlardı.

Jewish people...

Saldırmaya hazırdık.

We were ready to attack.

Tom saldırmaya karar verdi.

Tom decided to attack.

Fadıl, Leyla'ya saldırmaya başladı.

Fadil started attacking Layla.

Tom sana saldırmaya çalıştı mı?

Did Tom try to assault you?

O çiçek bana saldırmaya çalıştı.

That flower tried to attack me.

İngilizler nehrin karşısından saldırmaya başladı.

The British started to attack from across the river.

'büyük şehir' Konstantinopolis'e saldırmaya cesaret ettiler .

‘the great city’, Constantinople.

Yüksek komuta şafakta saldırmaya karar verdi.

The high command decided to attack at dawn.

Onun adamları Mexico City'ye saldırmaya başladı.

His men began their attack on Mexico City.

Sami, Leyla'ya cinsel olarak saldırmaya çalıştı.

Sami tried to sexually assault Layla.

Ve saldırmaya hazır gergedanların öldürülmesi öldürmelerinden daha olası.

the truth is rhinos are more likely to be killed than to kill.

Silahlı, deneyimli bir Hıristiyan şövalye ordusuna saldırmaya cesaret edemeyecek.

of Christian knights, superior in equipment, training, and experience.

Diğerleri ise kazıkları yerden çekip yayan saldırmaya devam etti.

on foot, uprooting the stakes as they went.

Müşteriler... ''Kanmayın.'' demeyeceğim ki buna rağmen saldırmaya devam ediyorlar.

Customers... I won't say "fall for it," but they go for it nonetheless.