Translation of "Sınırlar" in English

0.006 sec.

Examples of using "Sınırlar" in a sentence and their english translations:

Sınırlar.

limits.

Sınırlar var.

There are limits.

Sınırlar kapalı kalıyor.

The borders remain closed.

Sınırlar uzaydan görünmese de

Although borders are not visible from space,

Sizin sınırlar beni tutmaz.

Your boundaries don't confine me.

Yasanın yasaklamadığını utanç sınırlar.

Shame can limit what the law does not prohibit.

Gezegensel sınırlar derinden birbirleriyle bağlantılı

The planetary boundaries are all deeply connected,

Ve bu virüsün yayılmasını sınırlar.

And that limits the spread of the virus.

Onunla aramızdaki sınırlar yok olmuş gibiydi.

The boundaries between her and I seemed to dissolve.

Radyasyon seviyeleri kabul edilebilir sınırlar içindedir.

Radiation levels are within acceptable limits.

Düşük dereceli bir pasaport seçimlerinizi sınırlar,

A low-ranking passport limits your choices,

Demek istediğim kurulması ve saygı duyulması gereken sınırlar olduğudur.

What I mean is that there are limits that need to be established and respected.

Kira kontrolü bir ev sahibinin bir daire için isteyebileceği kirayı sınırlar.

Rent control limits the rent that a landlord can charge for an apartment.

Hayatı ölümden ayıran sınırlar azami karanlık ve belirsizdir. Birinin nerede biteceğini ve diğerinin nerede başlayacağını kim söyleyecek?

The boundaries which divide Life from Death are at best shadowy and vague. Who shall say where the one ends, and where the other begins?