Translation of "Oturduğunu" in English

Ailenle oturduğunu sanıyordum.

I thought you lived with your family.

Tom'un köşede oturduğunu fark ettim.

I noticed Tom sitting in the corner.

Tom'un üçüncü sırada oturduğunu gördüm.

I saw Tom sitting in the third row.

Tom Mary'nin barda oturduğunu görmedi.

Tom didn't see Mary sitting at the bar.

Tom Mary'nin önde oturduğunu söyledi.

- Tom said Mary sat in the front.
- Tom said that Mary sat in the front.

Tom'un nerede oturduğunu merak ediyorum.

I wonder where Tom lives.

Tom Mary'nin koltuğunda oturduğunu fark etti.

Tom noticed that Mary was sitting in his seat.

Tom'un nerede oturduğunu biliyorsun, değil mi?

- You know that's where Tom sits, don't you?
- You know that that's where Tom sits, don't you?

Tom Mary'nin ağacın altında oturduğunu görmedi.

Tom didn't see Mary sitting under the tree.

Tom Mary'nin sırasında yalnız oturduğunu gördü.

Tom saw Mary sitting alone at her desk.

Tom'un yalnız başına oturduğunu fark etmedim.

I didn't notice that Tom was sitting by himself.

Tom'un ön sırada oturduğunu fark ettim.

I noticed that Tom sat in the front row.

Tom Mary'nin park bankında yalnız oturduğunu gördü.

Tom saw Mary sitting alone on a park bench.

Tom Mary'nin izleyiciler arasında oturduğunu fark etti.

Tom noticed Mary sitting in the audience.

Tom Mary'nin yalnız başına oturduğunu fark etmedi.

Tom didn't notice that Mary was sitting by herself.

Tom Mary'ye, genellikle sınıfın arkasına oturduğunu söyledi.

Tom told Mary he usually sat in the back of the classroom.

Tom, Mary'nini kendi başına kütüphanede oturduğunu gördü.

Tom saw Mary sitting by herself in the library.

Tom, Mary'nin parkta tek başına oturduğunu gördü.

Tom saw Mary sitting by herself in the park.

Tom, Mary'nin genellikle ön tarafta oturduğunu söyledi.

- Tom said Mary usually sits in the front.
- Tom said that Mary usually sits in the front.

Tom Mary'nin tek başına köşede oturduğunu fark etti.

Tom noticed that Mary was sitting in the corner by herself.

Tom'un ne kadar süredir orada oturduğunu merak ediyorum.

- I wonder how long Tom has been sitting there.
- I wonder how long Tom has been in that prison.

- Teyzemin nerede oturduğunu bilmiyorum.
- Halamın nerede yaşadığını bilmiyorum.

I don't know where my aunt lives.

Tom Mary'nin başka bir adamla bir masada oturduğunu gördü.

Tom saw Mary sitting at a table with another man.

- Nerede yaşadığını bilmiyorum.
- Nerede oturduğunu bilmiyorum.
- Yaşadığın yeri bilmiyorum.

I don't know where you live.

- Onun nerede oturduğunu öğrendik.
- Onun yaşadığı yeri ortaya çıkardık.

We found out where he lives.

Tom Mary'nin içeriye girdiğini ve odanın arka tarafında oturduğunu gördü.

Tom saw Mary walk in and take a seat in the back of the room.

- O, Maria'nın nerede oturduğunu bilmiyor.
- O, Maria'nın nerede yaşadığını bilmiyor.

He doesn't know where Maria lives.

- Tom'un nerede yaşadığını bilmek istiyorum.
- Tom'un nerede oturduğunu öğrenmek isterim.

I'd like to know where Tom lives.