Translation of "Koltuğunda" in English

Tom koltuğunda.

Tom is in his seat.

Tom koltuğunda uyuyor.

Tom is asleep in his chair.

Tom sürücü koltuğunda.

Tom is in the driver's seat.

Sen koltuğunda kalmalısın.

You must stay in your seat.

Tom koltuğunda kıvrıldı.

Tom squirmed in his seat.

Sen koltuğunda kalmak zorundasın.

You have to stay in your seat.

Tom minder koltuğunda oturdu.

Tom sat in his beanbag chair.

Tom sürücü koltuğunda oturuyordu.

Tom was sitting in the driver's seat.

Yolcu koltuğunda bıraktığım çanta kaybolmuş!

The bag I left on the passenger seat is missing!

Tom arabanın arka koltuğunda uzanıyor.

Tom is lying down in the back seat of his car.

Tom arabanın sürücü koltuğunda oturuyordu.

Tom was seated in the driver's seat of the car.

Tom ön yolcu koltuğunda oturuyor.

Tom is sitting in the front passenger seat.

Cüzdanını arabamın arka koltuğunda buldum.

I found your wallet on the backseat of my car.

Tom kendi koltuğunda, değil mi?

Tom is in his seat, isn't he?

Tom Mary'nin koltuğunda oturduğunu fark etti.

Tom noticed that Mary was sitting in his seat.

Fadıl minibüsünün ön koltuğunda ölü bulundu.

Fadil was found dead in the front seat of his minivan.

Tom, arabasının ön koltuğunda ölü bulundu.

Tom was found dead in the front seat of his car.

Arabanın arka koltuğunda bir kızı öperken yakaladı.

He got caught kissing a girl in the back seat of the car.

Tom arabasının ön koltuğunda bir şey buldu.

Tom found something on the front seat of his car.

Tom'un arabasının yolcu koltuğunda bir kadın vardı.

There was a woman in the passenger seat of Tom's car.

Tom ve Mary arabanın arka koltuğunda oturuyorlardı.

Tom and Mary were sitting in the back seat of the car.

Othello bir otel koltuğunda bir şişe ile oturuyor.

Othello is sitting with a bottle in a hotel armchair.

- Tom salıncaklı koltuğunda oturdu.
- Tom sallanan sandalyesine oturdu.

Tom sat in his rocking chair.

Tom, Mary araba kulanırken, arabanın arka koltuğunda uyudu.

Tom slept in the backseat of the car as Mary drove.

Tom'un canı bir tiyatro koltuğunda iki saat oturmak istemiyordu.

Tom didn't feel like sitting for two hours in a movie theater.

- Tom ön yolcu koltuğunda oturacak.
- Tom ön koltukta oturacak.

Tom will be sitting in the front passenger seat.

Tom ve Mary John'un arabasının arka koltuğunda birbirinin yanında oturmuştu.

Tom and Mary were seated next to each other in the back seat of John's car.

Tom koltuğunda geriye doğru yaslandı ve ellerini başının arkasına koydu.

Tom leaned back in his chair and put his hands behind his head.

Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.

Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.