Translation of "Masasının" in English

0.008 sec.

Examples of using "Masasının" in a sentence and their english translations:

Sami masasının arkasındaydı.

Sami was behind his desk.

Tom masasının üstünde oturuyor.

Tom is sitting on his desk.

Tom masasının kenarına oturdu.

Tom sat on the edge of his desk.

Tom masasının yanında duruyor.

Tom is standing near his desk.

Tom masasının arkasından çıktı.

Tom stepped out from behind his desk.

Tom masasının arkasında oturdu.

Tom sat down behind his desk.

Onlar mutfak masasının etrafında oturdular.

They sat down around the kitchen table.

Tom parmaklarını masasının üzerine vurdu.

Tom tapped his fingers on his desk.

Tom çantasını masasının üstüne bıraktı.

Tom left his briefcase on his desk.

- Tom, bıçağı mutfak masasının üzerine koydu.
- Tom, bıçağı mutfak masasının üzerine bıraktı.

Tom put the knife down on the kitchen table.

Toprak tozu, yazı masasının üstünü kaplar.

Dust covers the desk.

Birçok fotoğraf Xiaoding'in masasının üzerine yerleştirilir.

Many pictures are placed on Xiaoding's desk.

Her türden kağıdı masasının üzerinde bıraktı.

He left all kinds of papers on his desk.

Tom bunun masasının üzerinde olduğunu söyledi.

- Tom said it was on his desk.
- Tom said that it was on his desk.

Tom çantasını masasının yanında yere koydu.

Tom put his briefcase on the floor next to his desk.

Tom takvimi masasının arkasındaki duvara astı.

Tom put the calendar on the wall behind his desk.

Tom evrak çantasını masasının arkasına koydu.

Tom put his briefcase behind his desk.

Bu büyük pot mutfak masasının üzerinde.

That big pot is on the kitchen table.

Bir anahtar yazı masasının üstünde duruyor.

A key is lying on the writing-table.

Tom kutuyu masasının yanına yere koydu.

Tom put the box on the floor next to his desk.

Tom masasının çekmecesinden bir şişe burbon çıkardı.

Tom pulled a bottle of bourbon out of his desk drawer.

Tom masasının üstüne oturdu, pencereden dışarıya baktı.

Tom sat on top of his desk, looking out the window.

Thomas'ın, masasının üzerinde ailesinin bir fotoğrafı var.

Thomas has a picture of his family on his desk.

- Tom'un köpeği fırtına sırasında mutfak masasının altına büzüldü.
- Tom'un köpeği fırtına sırasında mutfak masasının altına sindi.

Tom's dog cowered under the kitchen table during the storm.

Tom, Mary ve John mutfak masasının etrafına oturdular.

Tom, Mary and John sat around the kitchen table.

Tom'un masasının üstündeki rafta bir bovling kupası vardı.

There was a bowling trophy on the shelf above Tom's desk.

Tom gazeteyi katladı ve onu masasının üstüne koydu.

Tom folded up the newspaper and put it on his desk.

Tom gözlüğünü çıkardı ve onu masasının üstüne koydu.

Tom took off his glasses and put them down on his desk.

Tom, Mary'nin masasının üstüne bir yığın mektup koydu.

- Tom put a bunch of letters on Mary's desk.
- Tom put a stack of letters on Mary's desk.
- Tom put a pile of letters on Mary's desk.

Tom'un köpeği fırtına sırasında mutfak masasının altına büzüldü.

Tom's dog cowered under the kitchen table during the storm.

Tom iş yerindeki masasının çekmecesinde fazladan bir kravat tutuyor.

Tom keeps an extra tie in his desk drawer at work.

Tom ofisine girdi ve masasının üstünde bir kutu gördü.

Tom entered his office and saw a box on his desk.

Tom masasının çekmecesine uzandı ve bir ilaç şişesi çıkardı.

Tom reached into his desk drawer and took out a medicine bottle.

Tom konferans masasının etrafında toplanmış bir grup erkekle konuşuyordu.

Tom was talking to a group of men gathered around the conference table.

Birçok renk ve boyutlarda kristaller onun masasının karşısında dağıldı.

Crystals of many colors and sizes were scattered across his desk.

- Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.
- Çalışma masasının üzerinde bir çiçek görüyorum.

I see a flower on the desk.