Translation of "Komşularıyla" in English

Komşularıyla geçinemezdi.

He could not get along with his neighbors.

Tom komşularıyla geçinemedi.

Tom couldn't get along with his neighbors.

Tom komşularıyla konuşmaz.

Tom doesn't talk to his neighbors.

Tom komşularıyla geçinemiyor.

Tom can't get along with his neighbors.

- Tom'un komşularıyla arası iyidir.
- Tom komşularıyla iyi geçiniyor.

Tom gets along with his neighbors.

Onun komşularıyla geçinebileceğini düşünüyorum.

I think he can get along with his neighbors.

Japonya komşularıyla barış içindedir.

Japan is at peace with her neighbors.

Onların komşularıyla arası iyi.

- They are on good terms with their neighbors.
- They're on good terms with their neighbors.

O, komşularıyla konuşmaya başladı.

He started talking with his neighbors.

Tom komşularıyla iyi anlaşmadı.

Tom didn't get along with his neighbors.

Onların komşularıyla alay etmiyorum.

I'm not teasing their neighbors.

- Tom bütün komşularıyla iyi geçinir.
- Tom bütün komşularıyla iyi anlaşır.

- Tom gets on well with all his neighbours.
- Tom gets on well with all his neighbors.

Tom bütün komşularıyla iyi geçinir.

- Tom gets on well with all his neighbours.
- Tom gets on well with all his neighbors.

Tom'un komşularıyla ve iş arkadaşlarıyla konuştuk.

I talked to Tom's neighbors and co-workers.

Ancak, komşularıyla karşılaştırırsak, Orta Doğu'daki açık ara

However, if we compare it with its neighboring countries, Dubai is by far the most open place

Tom yeni dairesinde, gürültü yapan komşularıyla epey sorun yaşıyor.

Tom's having a lot of problems with noisy neighbours in his new apartment.

Tabi ki de, kuzeydeki komşularıyla kıyaslandığında, Güney Kore serbestiyet cenneti.

Of course, compared with their neighbours to the north, South Korea is a free paradise,

İşte bu Cibuti ve geri kalan komşularıyla ilk farklılığın başladığı nokta.

Djibouti and the rest of their neighbours comes in.

Tom Mary'nin komşularıyla konuştu ve onlara Mary'nin nereye gittiğini bilip bilmediklerini sordu.

Tom talked to Mary's neighbors and asked them if they knew where she'd gone.