Translation of "Kendisini" in English

0.014 sec.

Examples of using "Kendisini" in a sentence and their english translations:

Kendisini astı.

He hanged himself.

Kendisini siyasetten uzaklaştırdı.

He distanced himself from politics.

Kendisini çocuklarına adadı.

She devoted herself to her children.

Tom kendisini savunamadı.

- Tom couldn't defend himself.
- Tom wasn't able to defend himself.

Kendisini ateşle ısıttı.

She warmed herself by the fire.

O kendisini kurtarır.

She redeems herself.

Tom kendisini koruyabilir.

Tom can protect himself.

- Kendisini tekrar eden tarihtir.
- Kendisini tekrar eden geçmiştir.

It is history which repeats itself.

- Ona kendisini sevdiğini söylemesini istedi.
- Onun kendisini sevdiğini söylemesini istedi.
- Ondan kendisini sevdiğini söylemesini istedi.

She wanted him to tell her that he loved her.

Bu önermenin kendisini sorgularsak,

But what if we question the premise itself,

Çocuk kendisini aptal yaptı.

The boy made a fool of himself.

O kendisini odasına kapatmıştı.

He confined himself to his room.

Tüm yapabildiği, kendisini desteklemektir.

All he can do is support himself.

Tom kendisini aynada gördü.

Tom saw himself in the mirror.

Tom kendisini odasına kilitledi.

Tom locked himself in his room.

Mary'ye kendisini sevdiğimi söyle.

- Tell Mary I love her.
- Tell Mary that I love her.

O sadece kendisini umursar.

- He just cares about himself.
- He only cares about himself.

Kendisini düşünmemesine saygı duyuyorum.

I respect her selflessness.

Tom kendisini konuşmaya zorladı.

Tom forced himself to speak.

O, düştüğünde kendisini incitti.

- He hurt himself when he fell.
- He hurt himself upon falling.

Tom kendisini ailesine adadı.

Tom devoted himself to his family.

Tom kendisini sevdiğimi biliyor.

- Tom knows I like him.
- Tom knows that I like him.

Gerçeğin ta kendisini konuş.

Speak plain truth.

O yalnızca kendisini önemser.

He only cares about himself.

Kız kardeşim kendisini düşünmez.

My sister does not think for herself.

Var gücüyle kendisini savundu.

He defended himself tooth and nail.

Tom ateşle kendisini ısıttı.

Tom warmed himself by the fire.

Tom kendisini suçlamayı durduramadı.

Tom couldn't stop blaming himself.

Tom'un kendisini aşması gerekiyor.

Tom needs to get over himself.

Tom bana kendisini tanıttı.

Tom introduced himself to me.

Leyla kendisini öldürmek istedi.

Layla wanted to kill herself.

Mary kendisini öldürmeye çalıştı.

Mary has tried to kill herself.

Sami'nin kendisini koruması gerekiyordu.

Sami needed to protect himself.

Sami kendisini odasına kilitledi.

Sami locked himself in his room.

Sami kendisini öldürmeye çalışıyor.

Sami is trying to kill himself.

- Kızlarının kendisini affetmesi için yalvardı.
- Kızlarının kendisini affetmesi için dua etti.

She prayed that her daughters would forgive her.

- Sami kendisini hâlâ şanslı sayıyor.
- Sami hâlâ kendisini şanslı kabul ediyor.

Sami still considers himself lucky.

kendisini kutlayan bir hükümete sahip.

stable and having no ties with terrorist groups.

Kendisini bir kütük üstünde dengeledi.

He balanced himself on a log.

Bir zombi beyin, kendisini yiyecektir.

A zombie brain will eat itself.

Kendisini çok daha iyi hissediyor.

She's feeling much better.

Onun kendisini öldürmesinin nedeni bilinmiyor.

The reason she killed herself is unknown.

Tom'un rekoru kendisini anlatıyor sanırım.

- I think Tom's record speaks for itself.
- I think that Tom's record speaks for itself.

Tom kendisini çok ciddiye alır.

Tom takes himself too seriously.

Tom bu sabah kendisini vurdu.

Tom shot himself this morning.

Tom Mary'nin kendisini sevmediğini biliyordu.

Tom knew Mary didn't like him.

Tom Mary'nin kendisini öpmesini istedi.

Tom wanted Mary to kiss him.

Kendisini bulduğu için polisi lanetledi.

The thief cursed the police for finding him.

Tom Mary'nin kendisini öptüğünü söylüyor.

Tom says Mary kissed him.

Tom'un kendisini güvende hissetmesi gerekiyordu.

Tom needed to feel safe.

Kendisini başkalarına yardım etmeye adadı.

She committed herself to helping others.

Tom kendisini acil serviste buldu.

Tom found himself at the emergency room.

Tom Mary'nin kendisini sevdiğini düşünüyordu.

- Tom thought that Mary loved him.
- Tom thought Mary loved him.

Cathy kendisini hasta annesine adadı.

Cathy devoted herself to her sick mother.

Ziyaretçilerin, kendisini aldattığının farkına vardı.

He realized that the visitors had tricked him.

John'a kendisini aradığımı söyle lütfen.

Please tell John that I called.

Eve döndüğünde kendisini odasına kapattı.

When he returned home, he shut himself in his room.

Tom, Mary'den kendisini beklemesini istedi.

Tom asked Mary to wait for him.

Tom kendisini nasıl ifade etti?

How did Tom get his point across?

Fadıl, Leyla'nın kendisini aramasını bekliyordu.

Fadil was waiting for Layla to call him.

Tom, Mary'ye kendisini sevdirebileceğini düşünüyordu.

- Tom thought he could get Mary to like him.
- Tom thought that he could get Mary to like him.

Tom Mary'nin kendisini öptüğünü söyledi.

- Tom said that Mary kissed him.
- Tom said Mary kissed him.

Tom'un kendisini kanıtlamasına gerek yok.

Tom doesn't need to prove himself.

Tom, Mary'ye kendisini bağışladığını söyledi.

Tom told Mary that he'd forgiven her.

Tom kendisini kimin vurduğunu bilmiyor.

Tom doesn't know who shot him.

Tom bunun kendisini endişelendirdiğini söyledi.

Tom said that worried him.

Tom, Tanrı'dan kendisini bağışlamasını istedi.

Tom asked God to forgive him.

Tom kendisini işe alacaklarını umuyor.

Tom is hoping they'll hire him.

Üç gece önce kendisini öldürdü.

She killed herself three nights ago.

Bugün kendisini iyi hissetmediğini söyledi.

He said he didn't feel well today.

Kendisini ilgilendirmeyen şeylere burnunu soktu.

He stuck his nose where it didn't belong.

- Tom kendisini odasında kilitledi ve ağladı.
- Tom kendisini odasına kilitledi ve ağladı.

Tom locked himself in his room and cried.

Çocuk kendisini bir yetişkin olarak görüyordu.

The boy saw himself as an adult.

Öğretmen bana Hitler'in kendisini öldürdüğünü söyledi.

The teacher told me that Hitler killed himself.

Kendisini belediye başkanı olarak seçtirmeyi başardı.

She succeeded in getting herself elected as mayor.

Kendisini resmen aday olarak ilan etti.

He officially announced himself as a candidate.

Babasından kendisini mağazaya götürmesini rica etti.

He asked his father to take him to the store.

Kendisini boşamaması için karısını ikna etti.

He persuaded his wife not to divorce him.

Eşine sabah yedide kendisini uyandırmasını hatırlattı.

He reminded his wife to wake him up at 7:00 a.m.

Kendisini ziyaret ettiğimde, Milo oturma odasındaydı.

Miho was in the living room when I visited her.

Tom muskanın kendisini cadılardan koruyacağını düşünüyordu.

- Tom thought that the amulet would protect him from witches.
- Tom thought the amulet would protect him from witches.

Tom Mary'nin kendisini beklediğini fark etti.

- Tom realized Mary was waiting for him.
- Tom realized that Mary was waiting for him.

Tom geçen gece kendisini kafasından vurdu.

Tom shot himself in the head last night.

Oğlunun doğumu sebebiyle kendisini tebrik ettim.

I congratulated him on the birth of his son.

O, kendisini bir baston ile destekledi.

He supported himself with a stick.

Tom Mary'nin gerçekten kendisini öptüğüne inanamadı.

- Tom couldn't believe that Mary actually kissed him.
- Tom couldn't believe Mary actually kissed him.

Kızın öpmesinden sonra kendisini rahatsız hissetti.

He felt awkward after she kissed him.

Mary Tom'un kendisini öpmesine izin verdi.

Mary let Tom kiss her.

Tom Mary'nin kendisini öpmesine izin verdi.

Tom let Mary kiss him.

Tom Mary'nin kendisini işe aldığını söylüyor.

Tom says Mary hired him.

Tom Meryem'e kendisini yalnız bırakmasını söyledi.

Tom told Mary to leave him alone.

Tom Mary'nin kendisini öpmesine izin vermedi.

- Tom didn't let Mary kiss him.
- Tom didn't allow Mary to kiss him.

İmparator, kölelerinden birine kendisini öldürmesini emretti.

The Emperor ordered one of his servants to kill himself.

Tom artık Mary'nin kendisini sevmediğini biliyor.

- Tom knows that Mary doesn't love him anymore.
- Tom knows Mary doesn't love him anymore.

O onun kendisini öpmesine izin verdi.

She allowed him to kiss her.