Translation of "Ondan" in Chinese

0.016 sec.

Examples of using "Ondan" in a sentence and their chinese translations:

- Ondan kurtulun.
- Kurtul ondan.

把她干掉了。

Ondan tiskiniyorum.

我厌恶他。

Ondan şüphelenmiyorum.

我没有疑问。

Ondan vazgeçmeyeceğim.

我不会向她屈服。

Bu ondan.

这是来自她的。

Ondan hoşlanmadım.

我没有喜欢过。

Ondan duydum.

我从他那听到的。

- Umarım ondan hoşlanırsın.
- Ondan hoşlanacağını umuyorum.

希望你會喜歡。

Gerçekten ondan hoşlanmıyorum, aslında, ondan nefret ediyorum.

我不太喜欢他,其实我讨厌他。

Ondan tavsiye istemelisin.

你应该向他征求意见。

Başlangıçta, ondan hoşlanmadım.

我最初不怎麼喜歡他。

Ondan kurtulmak istiyorum.

我想擺脫它。

Gözlerimi ondan alamıyorum.

我無法把我的視線從她身上移開。

Ondan nefret eder.

他恨她。

Bana ondan bahset!

跟我讲讲那件事。

Kimse ondan anlayamaz.

谁也参不透。

Ondan nefret ediyordu.

她恨他。

Ondan hoşlandığını sanıyorum.

我猜想您喜欢他。

Herkes ondan hoşlanıyor.

大家都喜欢她。

Ondan hoşlanıyor musun?

你喜欢吗 ?

Yakında ondan hoşlanırsın.

你很快就會開始喜歡他的。

Sadece ondan hoşlanmıyorum.

我只是不喜欢它。

Ondan çok korkardı.

她十分害怕他

Ondan pişman değilim.

我不後悔。

Ondan ben sorumluyum.

我对此负有责任。

Ondan çok hoşlanmıyorum, ben aslında ondan nefret ediyorum,

我不太喜欢他,其实我讨厌他。

- Sen ondan daha uzun boylusun.
- Siz ondan daha uzun boylusunuz.
- Sen ondan daha uzunsun.

你們比她高。

- Ben ondan çok şey bekliyorum.
- Ondan çok şey bekliyorum.

我對他期望很高。

- O ondan daha yaşlıdır.
- Kız, oğlandan büyük.
- Ondan büyük.

她比他大。

Yakında ondan haber alacaksın.

你很快就會收到他的信。

Ondan kitabı geri aldım.

我拿到了他還我的書。

Ondan oturmasını rica etti.

她叫他坐下。

Ondan bir iyilik istedim.

我請他幫忙。

Yarın ondan rica edeceğim.

- 我明天會問他。
- 明天我会问他的。

O, ondan daha zeki.

她比他聰明。

Ondan kaçınmayı tercih ederim.

我宁愿避免这种事。

O, ondan yardım istedi.

她向他求助。

Ondan daha genç misin?

你比他年輕嗎?

Ondan bir randevu istedim.

我向她提出約會的請求。

Ondan haber aldın mı?

你收到他的音訊了嗎?

Bilgiyi doğrudan ondan aldım.

我直接從他那裡得到訊息。

Ondan çok şey öğrendim.

我從他身上學會了很多東西。

Ben ondan daha uzunum.

我比他高。

Erkin de ondan hoşlanıyor.

艾尔肯也喜欢她。

Ondan asla tekrar bahsetme.

永远别再提它了。

Sen ondan daha iyisin.

你比他好。

Ondan önce onu göreceğim.

我会在那之前见他。

Ben ondan nefret ettim.

我恨他。

Bunu ondan satın aldım.

我从他那里买了它。

Ondan bir çağrı aldım.

我接到了她的电话。

Lütfen ondan uzak dur.

请远离他。

Ondan yardım istedin mi?

你向她求助了吗?

Gerçek miktarı ondan saklarım.

我对她隐瞒了真实的数额。

Ondan bir mektup aldım.

我收到她的來信。

Bu ondan daha küçüktür.

这个比那个更小。

Lütfen bana ondan bahset.

请告诉我它的事情。

Ondan parayı geri aldım.

我拿到了他還給我的錢。

Sınıfındaki herkes ondan hoşlanır.

她班上的每個人都喜歡她。

Sen ondan daha uzunsun.

你們比她高。

O ondan daha genç.

她比他年轻。

Ondan bir mektup bekliyorum.

我期待她的來信。

Ondan çok fazla hoşlanmadım.

我不是很喜歡它。

Henüz ondan daha yaşlıyım

我比他年纪还大。

Ben ondan daha iyiyim.

我比他好。

- Ben ondan özür dilemen gerektiğini düşünüyorum.
- Sanırım ondan özür dilemelisin.

我認為你應該跟她道歉。

Son zamanlarda ondan haber almadım.

我最近沒有收到她的信。

Ben hâlâ ondan haber almadım.

我還沒收到他的信。

Ondan sonra onunla asla konuşmadım.

之后我再也没跟他说过话。

Ondan iki çıkarırsan sekiz kalır.

十减二等于八。

Ebeveynleri ondan çok şey bekliyorlar.

他父母对他期望过高。

Biz ondan çok şey bekliyoruz.

我們對他期望很多。

Tom ondan istediğimi bana vermedi.

汤姆没给我我跟他要的。

Sorun ondan ayrı olarak tartışılmalı.

这个问题必须分开讨论。

Bu kale ondan daha güzel.

这座城堡比那座漂亮。

Sanırım ondan sen de hoşlanacaksın.

我想你也會喜歡的。

Ondan henüz bir şey duymadım.

我沒有他的任何消息。

Ben ondan bıktım ve usandım.

我對他感到厭煩了。

Ondan çok daha iyi yüzebilirsin.

你游泳游得比他好得多。

Tom ondan uzak durmamı istiyor.

Tom要我離他遠一點。

Ondan bir telefon görüşmesi aldım.

我接到了他打來的電話。

O, hemen ondan hoşlanmaya başladı.

她立刻開始喜歡他了。

Ondan bir telefon çağrısı aldım.

- 我有一通來自她的電話。
- 她打了一通電話給我。

O ondan bir adam yaptı.

她使他長大成人。

O, ondan daha iyi şarkı söyledi.

她唱得比他好。

Son zamanlarda ondan haber aldın mı?

你最近有她的音訊嗎?

- Ondan çok hoşlanıyorum.
- Onu çok severim.

我非常喜歡它.

- Herkes ondan hoşlanıyor.
- Herkes onu sever.

大家都喜欢她。

Ondan sık sık haber alıyor musun?

你常常收到他的音訊嗎?

Hiçbir şey ondan daha kötü olamaz.

沒有比這更壞的了。

Bu eski madeni paraları ondan aldım.

我從她那裡得到這些舊錢幣。

Bu halı kalite olarak ondan üstündür.

这地毯在质量上比那个好得多。

O, ondan üç yıl daha büyüktür.

他比她大三岁。

O ondan çok fazla nefret ediyordu.

她非常恨他。

Tom Mary'nin ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyor.

汤姆不清楚玛丽是否喜欢他。