Translation of "Kısacası" in English

0.007 sec.

Examples of using "Kısacası" in a sentence and their english translations:

Kısacası

I guess if you distilled it right down to its essence,

Kısacası, bilmiyorum.

In short, I don't know.

Kısacası, parti müthişti.

In brief, the party was splendid.

Kısacası, ben katılmıyorum.

In short, I disagree.

Kısacası, o yanılıyordu.

In brief, he was wrong.

Kısacası, Sherlock yaşıyor.

In brief, Sherlock lives.

Kısacası ona güvenmiyorum.

In a word, I don't trust him.

Kısacası, çok dürüsttü.

In short, he was too honest.

Kısacası, dünyamız hızla değişti.

So, our world has changed fast.

Kısacası tüm flört geçmişiniz

That basically means that all your dating history

Yani kısacası oldukça fazla

So in short, quite a lot

Yani kısacası böcek ilacı

in short, insecticide

Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.

In brief, you should have accepted the responsibility.

Kısacası toplantı vakit kaybıydı.

The meeting, in short, was a waste of time.

Kısacası, çok para kazandı.

In one word, he made a lot of money.

- Velhasıl, hatalıydı.
- Kısacası, hatalıydı.
- Velhasıl, hata yapmıştı.
- Kısacası, hata yapmıştı.

In short, he was wrong.

Yahu çok var yani kısacası

There are many, so in short

Kısacası, tüm çabalarımız boşa gitti.

In short, all our efforts resulted in nothing.

Kısacası, ben aynı fikirde değilim.

To put it briefly, I do not agree.

Yani kısacası tam bir sanat eseridir

in short, it is a complete work of art

Yani kısacası farklı özellikler saymakla bitmez

in short, it doesn't end with counting different features

Aslında kısacası Da Vinci şunu diyordu

Actually, in short, Da Vinci was saying

Gayrimeşru bir çocuğun kısacası başarı öyküsü

Short story of an illegitimate child

Kısacası, o şirket için çalışmanı istemiyorum.

In short, I don't want you to work for that company.

Kısacası, her hikâyede kahramanlar ve kötüler vardır.

In simpler terms, in every story, there are heroes, and there are villains.

Uluslar arası kongreler düzenler. Kısacası çok önemli

organizes international congresses. In short, it is very important

Kısacası biz 90 lılar olarak birazcık böyle şanslıymışız

In short, we, 90s, were a bit lucky like that

Yani kısacası doğanın kendisinde bu virüs zaten mevcut

So in short, this virus already exists in nature itself

Yani kısacası depremin olması çok doğal bir şey

In short, it is very natural to have an earthquake

Kısacası, misafirler ve gezginler arasında bir fark vardır.

In short, there is a difference between guests and travellers.

Yani kısacası teknolojiyle uzaktan yakından herhangi bir alakamız yok

so in short, we have nothing to do with technology

Yani aslında kısacası erkek kendine hakim olması gerekirken suç kadına yükleniyor

So in short, while the man has to dominate himself, the crime is loaded on the woman.

Yani kısacası, Fransa daha az gelire sahip olmasına rağmen geçmiş görkemli günlerdeki

In other words: France has a lower income but keeps spending the same as they did during

Kısacası, yıllarca süren kanlı savaştan sonra ve iki taraftan binlerce ölümden sonra

Basically, after years of bloody fighting and thousands of killings on both sides of

Kendi ortamında avlanmayı ve üstün olmayı çok iyi biliyor. Ne isterse yapar kısacası.

[Stephen] He knows exactly how to hunt and how to be dominant in that environment. He can do whatever he wants to, really.

Yani kısacası onları bir odaya koydu ve dedi ki '' Bakın, şimdiden itibaren, size büyümek

So essentially he put them in a room and said “Look, from now on, I will give you whatever

Tom oyuncak ayıları, kartpostal ve pulları, eski paraları, taş ve mineralleri, trafik plakaları ve jant kapaklarını yani kısacası hemen hemen her şeyi toplar.

Tom collects teddy bears, postcards and stamps, old coins, stones and minerals, number plates and hubcaps - in short: almost everything.