Translation of "Havuz" in English

Havuz boş.

The pool is empty.

- Havuz, teras ile aynı seviyededir.
- Havuz teras katında.

The pool is on the same level as the terrace.

Ben bir havuz istiyorum.

I want a pool.

Havuz temiz su dolu.

The pool is full of clean water.

O havuz gerçekten davetkar görünüyor.

That pool really looks inviting.

Havuz yüzülemiyecek kadar çok sığ.

The pond is too shallow for swimming.

Burada bir havuz olduğunu bilmiyordum.

I didn't know there was a pond here.

Bahçede küçük bir havuz var.

There's a little pond in the garden.

Bu havuz ne kadar derin?

How deep is this pool?

Bir sauna ve bir havuz var.

There's a sauna and a pool.

şimdi bir örneklendirme yapalım. Bir havuz düşünün

Let's do a sampling now. Consider a pool

Ken'nichi Geneva gölü şeklinde bir havuz yaptı.

Ken'nichi made a pond in the shape of Lake Geneva.

Havuz mahallede tüm çocuklar tarafından ortak kullanılır.

The swimming pool is used in common by all the children in the neighborhood.

Onlar kırılan fayansları değiştirdikleri için havuz kapalı.

The pool is closed because they are changing the broken tiles.

Çoğu kez barbekü ve havuz partileri veriyoruz.

We often have barbecues and pool parties.

Mary bir havuz tipidir ve Tom bir okyanus tipidir.

Mary is a pool type, and Tom is an ocean type.

Eski bir havuz var. Kurbağa içine atlar ve sudan ses çıkar.

- An old pond. A frog jumps in. The sound of water.
- There is an old pond. There was a frog that jumped in. I could hear the splash.

"Bu haftadan itibaren havuz sezonu değil mi?" "Ah evet. O zaman gidip bir mayo almalıyım."

"It's pool-season from this week, isn't it?" "Oh yes. I've gotta go and buy a swimming suit, then."