Translation of "Bilmiyordum" in Dutch

0.007 sec.

Examples of using "Bilmiyordum" in a sentence and their dutch translations:

Bilmiyordum,

Ik wist het niet.

- Onu bilmiyordum.
- Bunu bilmiyordum.

- Dat wist ik niet.
- Ik wist dit niet.

Bunu bilmiyordum.

- Dat wist ik niet.
- Ik wist dit niet.

Geldiğini bilmiyordum.

Ik wist niet dat je zou komen.

- Nereye gideceğimi bilmiyordum.
- Ben nereye gidileceğini bilmiyordum.

Ik wist niet waar ik heen moest gaan.

Satranç oynadığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat je schaakte.

Obua çaldığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat jij hobo speelde.

Beni aradığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat jullie me zochten.

Boston'da yaşadığını bilmiyordum.

- Ik wist niet dat je vroeger in Boston woonde.
- Ik wist niet dat u vroeger in Boston woonde.
- Ik wist niet dat jullie vroeger in Boston woonden.

Onun planını bilmiyordum.

- Ik had geen weet van zijn plan.
- Ik kende zijn plan niet.

Bizimle geleceğinizi bilmiyordum.

We wisten niet dat je met ons zou komen.

Ne yapacağımı bilmiyordum.

Ik wist niet wat te doen.

O hileyi bilmiyordum.

Die truc kende ik niet.

Bir şey bilmiyordum.

Ik wist niets.

Evlat edinildiğimi bilmiyordum.

Ik wist niet dat ik geadopteerd was.

Ne düşüneceğimi bilmiyordum.

Ik wist niet wat te denken.

- Senin meşgul olduğunu bilmiyordum.
- Senin yoğun olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat je druk was.

- Doğrusu ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
- Ne söylemem gerektiğini aslında bilmiyordum.

Ik wist eigenlijk niet wat ik moest zeggen.

Bu şehirde olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat ge in deze stad waart.

Onun orada olduğunu bilmiyordum.

- Ik wist niet dat hij er was.
- Ik wist het niet, dat ie daar was.
- Ik wist niet dat hij daar was.

Bir kedin olduğunu bilmiyordum.

- Ik wist niet dat je een kat had.
- Ik wist niet dat jij een kat had.

Onu o zaman bilmiyordum.

Dat wist ik toen niet.

Tom'un Fransızca konuşamadığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom geen Frans kon spreken.

Bir vejetaryen olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat je een vegetariër was.

Onun nereden geldiğini bilmiyordum.

Ik wist niet waar het vandaan kwam.

Basketbolu sevdiğini bilmiyordum bile.

Ik wist niet eens dat je van basketbal hield.

Bir dişçi olduğunu bilmiyordum.

- Ik wist niet dat je een tandarts was.
- Ik wist niet dat u een tandarts was.

Torunlarının Boston'da yaşadığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat jouw kleinkinderen in Boston woonden.

Tom'un Boston'da yaşadığını bilmiyordum.

- Ik wist niet dat Tom in Boston gewoond heeft.
- Ik wist niet dat Tom in Boston woonde.

Düne kadar ismini bilmiyordum.

Ik heb pas gisteren haar naam geleerd.

Tom'un hasta olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom ziek was.

Tom'un burada yaşadığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom hier woonde.

Saman nezlesi olduğunu bilmiyordum.

- Ik wist niet dat je hooikoorts had.
- Ik wist niet dat u hooikoorts had.
- Ik wist niet dat jullie hooikoorts hadden.

Aman Tanrım! Bunu bilmiyordum!

Hemeltjelief, dat wist ik niet!

Tom'un Fransızca bilmediğini bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom Frans kon spreken.

Bunu yapmamız gerektiğini bilmiyordum.

- Ik wist niet dat we dat moesten doen.
- Ik wist niet dat we geacht werden dat te doen.

Bunu yapmamamız gerektiğini bilmiyordum.

Ik wist niet dat we dat niet mochten doen.

Tom'un evde olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom thuis was.

Böyle zengin olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat je zo rijk bent.

- Tom'un beni nereye götürdüğünü bilmiyordum.
- Ben Tom'un beni nereye götürdüğünü bilmiyordum.

- Ik wist niet waar Tom me heen bracht.
- Ik wist niet waar Tom me heen aan het brengen was.

Elma ağaçlarının tohumdan yetiştiklerini bilmiyordum.

Ik wist niet dat appelbomen uit zaden groeien.

İlk başta, ne yapacağımı bilmiyordum.

In het begin wist ik niet wat te doen.

Onun orada olduğunu da bilmiyordum.

Ik wist niet dat hij er was.

Tom'un bugün burada olacağını bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom vandaag hier zou zijn.

Tom ve Mary'nin ayrıldığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom en Mary uit elkaar waren.

Bir atın olduğunu bilmiyordum bile.

Ik wist niet eens dat je een paard had.

Tom'un sevgilisi olduğunu bilmiyordum bile.

- Ik wist niet eens dat Tom een vriendin had.
- Ik wist niet eens dat Tom een vriendinnetje had.

Burada bir havuz olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat hier een vijver was.

Nerede olduğumu tam olarak bilmiyordum.

Ik weet niet precies waar ik ben.

Onu yapmak zorunda olduğumu bilmiyordum.

Ik wist niet dat we dat moesten doen.

Planın hakkında hiçbir şey bilmiyordum.

Ik wist niets van uw plan.

Çok iyi yemek pişirebildiğini bilmiyordum.

Ik wist niet dat ge zo goed kondt koken.

Tom'un fıstığa alerjisi olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom allergisch was voor pinda's.

Tom'un eskiden Boston'da yaşadığını bilmiyordum.

- Ik wist niet dat Tom vroeger in Boston woonde.
- Ik wist niet dat Tom vroeger in Boston heeft gewoond.

Senin Tom'a yardım ettiğini bilmiyordum.

Ik wist niet dat je Tom aan het helpen was.

Tom'un hala Boston'da yaşadığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom nog in Boston woonde.

Tom'un arılara alerjisi olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom allergisch was voor bijen.

Saatim durmuştu, bu yüzden saati bilmiyordum.

M'n horloge stond stil, dus ik wist niet hoe laat het was.

Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum ve sustum.

Ik wist niet wat te zeggen, en zweeg.

Onun o kadar çok içtiğini bilmiyordum.

Ik wist niet dat hij zoveel gedronken had.

Bunun büyük bir sır olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat het een groot geheim was.

Onun sorusuna nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum.

Ik wist niet hoe ik zijn vraag moest beantwoorden.

Senin bu kadar kötü hissettiğini bilmiyordum.

Ik wist niet dat je je zo slecht voelt.

Bay Williams'ın Vietnam Savaşı'nda savaştığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat meneer Williams in de Vietnamoorlog gevochten had.

Tom'un o kadar yaşlı olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom zo oud was.

Tom ve Mary'nin kuzen olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom en Maria neef en nicht waren.

Mary'nin Tom'un kız kardeşi olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat Mary Toms zusje is.

Tom ve Mary'nin evlenmeyi planladığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat Tom en Maria van plan waren om te trouwen.

Potansiyel bir serbest solo için hazırlanmayı bilmiyordum.

Ik wist niet echt hoe ik me daarop kon voorbereiden,

İlk tanıştığımızda Tom'un bir sabıkalı olduğunu bilmiyordum.

- Toen ik hem voor het eerst ontmoette wist ik niet dat Tom een crimineel was.
- Ik wist niet dat Tom een crimineel was toen ik hem voor het eerst ontmoette.

Onun işini terk etmek için karar verdiğini bilmiyordum.

Ik wist niet dat hij beslist had zijn werk op te geven.

Avustralya'da yaşam maliyetinin bu kadar yüksek olduğunu bilmiyordum.

Ik wist niet dat het levensonderhoud zo duur was in Australië.

O an sıra dışı bir şeye şahit olduğumu bilmiyordum.

Ik wist toen nog niet dat ik iets bijzonders had gezien.

- Tom'a ne söylemem gerektiğini bilemedim.
- Tom'a ne söylemem gerektiğini bilmiyordum.

- Ik wist niet wat ik tegen Tom moest zeggen.
- Ik wist niet wat ik Tom moest vertellen.

- Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum ve sustum.
- Ne söyleyeceğimi bilmediğim için, sessiz kaldım.

Ik wist niet wat te zeggen, en zweeg.