Translation of "Gidebilirsiniz" in English

Gidebilirsiniz.

- You are allowed to go.
- You may go.
- You're allowed to go.

Oraya gidebilirsiniz

like George,

İsterseniz, gidebilirsiniz.

- You can go if you want to.
- You can go if you want.

- Gidebilirsin.
- Gidebilirsiniz.

You may go.

Kestirmeden gidebilirsiniz.

You can cut corners.

İstediğiniz yere gidebilirsiniz.

You may go anywhere.

Şimdi eve gidebilirsiniz.

- You may go home now.
- You can go home now.

Kendiniz de gidebilirsiniz.

You may as well go yourself.

İstasyona otobüsle gidebilirsiniz.

- You can go to the station by bus.
- You can take the bus to the station.

Her yere gidebilirsiniz.

You can go everywhere.

Otobüs durağına gidebilirsiniz.

You can go to the bus station.

Şimdi gidebilirsiniz, efendim.

You can go now, sir.

İstediğiniz gibi gidebilirsiniz.

You can go however you like.

İstediğiniz her yere gidebilirsiniz.

- You may go anywhere you like.
- You can go anywhere you want.
- You can go anywhere you like.
- You may go wherever you like.
- You can go wherever you want.
- You can go wherever you want to go.
- You can go wherever you want to.

İsterseniz gidebilirsiniz, size kalmış.

You may go if you wish. It's up to you.

- Gidebilirsiniz.
- Gitsen iyi olur.

You might as well leave.

Ne kadar sonra gidebilirsiniz?

How soon can you leave?

Bunun için hapse gidebilirsiniz.

You can go to prison for that.

Umduğum kadarıyla istediğiniz yere gidebilirsiniz.

As far as I care, you can go wherever you wish.

İşinizi bitirdikten hemen sonra gidebilirsiniz.

You may leave immediately after you finish your work.

Eğer tercih ederseniz onunla gidebilirsiniz.

You may go with him if you choose.

Artık okul bitti, eve gidebilirsiniz.

Now that school is over, you can go home.

Washington'dan New York'a trenle gidebilirsiniz.

You can go from Washington to New York by train.

Umarım sen ve karın partimize gidebilirsiniz.

I hope you and your wife can make it to our party.

Oraya doğrudan otobüs ya da trenle gidebilirsiniz.

You can go there directly by bus or by train.

Aynı gün içinde kayak kayıp plaja gidebilirsiniz.

You can ski and go to the beach in the same day.

Geçen sefer gittim. Bu sefer siz ikiniz gidebilirsiniz.

I went last time. You two can go this time.

Otobüsle giderseniz, yaklaşık olarak zamanın yaklaşık üçte birine oraya gidebilirsiniz.

If you go by bus, you can get there in about one-third of the time.