Translation of "Efendim" in English

0.014 sec.

Examples of using "Efendim" in a sentence and their english translations:

Efendim?

Huh?

Evet efendim.

[Pepe] Yes, sir.

Hizmetinizdeyim, efendim.

I'm at your service, sir.

Evet, efendim.

Yes, master.

Olumlu, efendim.

Affirmative, sir.

- İşte faturanız, efendim.
- İşte hesabınız, efendim.

Here's your bill, sir.

Onu yapamam, efendim.

I can't do that, sir.

Masanız hazır, efendim.

Your table is ready, sir.

Şimdi gidebilirsiniz, efendim.

You can go now, sir.

Lütfen buyurun efendim.

Please, get in, sir.

Bu taraftan, efendim.

This way, sir.

Hizmetinizdeyim, sevgili efendim!

At your service, my dear sir!

- Bir sorun mu var efendim?
- Bir sorun mu var, efendim?
- Bir problem mi var, efendim?

Is there a problem, sir?

Bunu nasıl biliyorsunuz, efendim?

How do you know that, sir?

Efendim, içki mi içiyorsunuz?

Sir, have you been drinking?

Bir iş arıyorum, efendim.

I am looking for a job, sir.

Bizimle gelir misiniz efendim?

Would you come with us, sir?

Hayır efendim, ben Alman'ım.

No, Sir, I am German.

Bu son tren, efendim.

This is the last train, sir.

Nereye gitmek istersiniz, efendim?

Where would you like to go, sir?

Siz doktor musunuz, efendim?

Are you a doctor, sir?

Randevunuz var mı, efendim?

Do you have an appointment, sir?

Lütfen içeri girin, efendim.

Please come in, sir.

Bu doğru mu, efendim?

Is that correct, sir?

Kahve ister misiniz, efendim?

Would you like coffee, sir?

- Herhangi bagajınız var mı, efendim?
- Hiç bagajınız var mı, efendim?

Do you have any baggage, sir?

Ama elin yabancısı yapınca da vay efendim kaka vay efendim kötü

but when your hand is a stranger, wow sir poop wow sir bad

Sürücü belgenizi görebilir miyim, efendim?

May I see your driver's license, sir?

Günaydın efendim! Size Mutlu Noeller!

Good morning, sir! A merry Christmas to you!

Sizinle tanışmak bir zevkti, efendim.

It's a pleasure to meet you, sir.

Dışarı çıkabilir misiniz, lütfen, efendim?

Can you step outside, please, sir?

Efendim, yardımınıza ihtiyacımız var lütfen.

Sir, we need your help please.

Size yardım edebilir miyim, efendim?

Can I help you, sir?

Bir şilin alabilir miyim, efendim?

May I have a shilling, sir?

Partinizde kaç kişi var, efendim?

How many are there in your party, sir?

Pekala, efendim. Salata barı orada.

All right, sir. The salad bar is over there.

Daha sonra tekrar gelin, efendim.

Come back later, sir.

Efendim, polisi çağırmam gerekiyor mu?

Sir, should I call the police?

- Siz yokken bir beyefendi aradı, efendim.
- Bir beyefendi sizin yokluğunuzda aradı, efendim.

A gentleman called in your absence, sir.

Tom hemen sizi görmek istiyor, efendim.

Tom wants to see you immediately, sir.

Size bir şeye getirebilir miyim, efendim?

Can I get you anything, sir?

Başka bir şey var mı efendim?

Anything else, sir?

Bunu şarabın üstün kalitesine bağlıyorum efendim.

I attribute it to the superior quality of the wine, sir.

Üzgünüm efendim. Bir hata olmuş olmalı.

- I'm sorry, sir. There must have been some mistake.
- I'm sorry, sir. There must've been some mistake.

Bugün size nasıl yardımcı olabilirim, efendim?

How may I help you today, sir?

O size yakın mı yaşıyor, efendim?

Does she live near you, sir?

Hayalet diye bir şey yoktur, efendim.

There is no such thing, sir, as a ghost.

"Üzgünüm efendim." "Tamam, ama tekrar yok"

"I'm sorry, sir." "Alright. But no repeats."

Katip "Sizin için ne yapabilirim, efendim?" dedi.

The clerk said, "What can I do for you, sir?"

Lütfen kızmayın, efendim! Ben yeni bir işçiyim!

Please don't get mad, sir! I'm a new worker!

Size bir fincan kahve getirebilir miyim, efendim?

Can I get you a cup of coffee, sir?

Ve sizin için efendim; bir çorba, belki?

And for you Sir; a soup, perhaps?

Üzgünüm efendim ama ceket ve kravat mecburidir.

I'm sorry, sir, but a jacket and tie are required.

Sizin için özel bir şeyimiz var, efendim.

We have something special for you, sir.

Efendim, sizin için özel bir şeyimiz olacak.

Sir, we will have something special for you.

- Beni çağırmışsınız, müdürüm?
- Beni mi istemiştiniz efendim?

You wanted me, sir?

Burdan çıkmış efendim sürekli batıya gitmiş dönmüş gelmiş

Out of here, sir, he went to the west all the time, he came back

Ve Napolyon'a yazarak, "Efendim, bu korkunç bir savaş."

writing to Napoleon, “Sire,  this is a horrifying war.”

"Çay nasıl, genç efendim?" "Olağanüstü, sevgili Jeeves'im, olağanüstü."

"How's the tea, young sir?" "Exceptional, my dear Jeeves, exceptional."

Söylemesi kolay yok efendim çocukların görüntüsünü kayıt ediyormuş Zoom

easy to say sir sir recording the image of children Zoom

' yok efendim Zoom da velilerden izin almadan görüntüleri kayıt ederseniz,

'No sir, if you record images without permission from parents in Zoom,

"İnsanlar her zaman söyler, efendim, grip bunu yapar, grip şunu yapar.

"People always say, well, the flu does this, the flu does that.

Efendim, ben sizin büyük bir hayranınızım. Bana bir imza verebilir misiniz?

Sir, I'm a great fan of yours. Could I have your autograph?

- Merhabalar efendim. Çöl sizi bekliyor.
- Haşmetlimize selam olsun. Sahra kendilerini bekliyor.

Greetings, sire. The desert awaits you.

Efendim, otel odasında sigara içtiniz ve faturanıza 200 dolarlık bir ücret ekledik.

Sir, you smoked in your hotel room and we've added a $200 fee to your bill.

Şimdi dinleyin efendim. Siz daha iyi bir fiyat bulamazsınız. Bunun için size söz veriyorum!

Now listen, sir. You won't find a better price. This I promise you!