Translation of "Geçmez" in English

0.004 sec.

Examples of using "Geçmez" in a sentence and their english translations:

Nehri geçer geçmez, güvende olacaksın.

- Once across the river, you are safe.
- Once you cross the river, you'll be safe.

Trafik kazaları olmadan bir gün geçmez.

Not a day passes without traffic accidents.

Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez.

Wounds made with knives heal. Wounds made with words don’t.

Bir tayfun geçer geçmez ardından bir sonraki yaklaşır.

No sooner has one typhoon passed than the next one approaches.

Tom kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde yaşıyor.

Tom is living in the middle of nowhere.

Zaman geçmez ya da gitmez, zaman içimizde kalır.

Time doesn't pass or go away, time remains inside us.

Bu korkunç sınav döneminden geçer geçmez parti vereceğiz.

Once I get through this horrible exam period, we’ll party hard.

Benim arkadaşım kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde yaşıyor.

My friend lives in the middle of nowhere.

O kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde bir kasaba.

It's a town in the middle of nowhere.

- Tom bilinmeyen bir yerdeydi.
- Tom kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdeydi.

Tom was in the middle of nowhere.

Burada kuş uçmaz kervan geçmez bir ovadan başka hiçbir şey yok.

- There was nothing here but remote wilderness.
- There is nothing here but remote wilderness.

Babam okumaya o kadar düşkündür ki onun kitap açmadığı bir gün geçmez.

My grandfather is so fond of reading that not a day passes in which he doesn't open a book.

- Orası kuş uçmaz, kervan geçmez bir yer.
- Ücra bir yer orası.
- Issız bir yer orası.

That place is in the middle of nowhere.

- Ben bilinmeyen bir yerde yaşıyorum.
- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde yaşıyorum.
- Ücra bir yerde yaşıyorum.

I live in the middle of nowhere.

- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde mahsur kalmıştık.
- Ücra bir yerde kalakalmıştık.
- Issız bir yerde mahsur kalmıştık.

We were stuck in the middle of nowhere.

- Hiçbir yerin ortasında değiliz.
- Kimsenin yaşamadığı, şehirden uzakta bir yerdeyiz.
- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdeyiz.
- Dağ başındayız.
- Kör itin öldüğü yerdeyiz.

We're in the middle of nowhere.

- Dağ başında kaybolduk.
- Kör itin öldüğü yerde kaybolduk.
- Bu ücra yerde kaybolduk.
- Bu kuş uçmaz, kervan geçmez yerde kaybolduk.
- Bu ıssız yerde kaybolduk.

We are lost in the middle of nowhere.

- Hiçliğin ortasında kaybolduk!
- Dağ başında kaybolduk.
- Kör itin öldüğü yerde kaybolduk.
- Bu ücra yerde kaybolduk.
- Bu kuş uçmaz, kervan geçmez yerde kaybolduk.
- Bu ıssız yerde kaybolduk.

- We are lost in the middle of nowhere.
- We're lost in the middle of nowhere!