Translation of "Kervan" in English

0.003 sec.

Examples of using "Kervan" in a sentence and their english translations:

Kervan Krallığı'na doğru ilerledi.

while also supporting rebellions against the Turks further afield.

İt ürür, kervan yürür.

The dogs bark, but the caravan moves on.

Develerden oluşan uzun bir kervan batıya doğru ilerliyordu.

A long train of camels was moving to the west.

Tom kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde yaşıyor.

Tom is living in the middle of nowhere.

- Elli develi bir kervan, çölde yavaş yavaş ilerliyordu.
- Elli tane deveden oluşan bir kervan, çölde yavaş yavaş ilerledi.

A caravan of fifty camels slowly made its way through the desert.

Benim arkadaşım kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde yaşıyor.

My friend lives in the middle of nowhere.

O kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde bir kasaba.

It's a town in the middle of nowhere.

- Tom bilinmeyen bir yerdeydi.
- Tom kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdeydi.

Tom was in the middle of nowhere.

Burada kuş uçmaz kervan geçmez bir ovadan başka hiçbir şey yok.

- There was nothing here but remote wilderness.
- There is nothing here but remote wilderness.

- Tom hep "Kervan yolda düzülür" kafasında.
- Tom işlerini hep doğaçlama yapıyor.

Tom is always winging it.

- Orası kuş uçmaz, kervan geçmez bir yer.
- Ücra bir yer orası.
- Issız bir yer orası.

That place is in the middle of nowhere.

- Ben bilinmeyen bir yerde yaşıyorum.
- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde yaşıyorum.
- Ücra bir yerde yaşıyorum.

I live in the middle of nowhere.

- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde mahsur kalmıştık.
- Ücra bir yerde kalakalmıştık.
- Issız bir yerde mahsur kalmıştık.

We were stuck in the middle of nowhere.

- Hiçbir yerin ortasında değiliz.
- Kimsenin yaşamadığı, şehirden uzakta bir yerdeyiz.
- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdeyiz.
- Dağ başındayız.
- Kör itin öldüğü yerdeyiz.

We're in the middle of nowhere.

- Dağ başında kaybolduk.
- Kör itin öldüğü yerde kaybolduk.
- Bu ücra yerde kaybolduk.
- Bu kuş uçmaz, kervan geçmez yerde kaybolduk.
- Bu ıssız yerde kaybolduk.

We are lost in the middle of nowhere.

- Hiçliğin ortasında kaybolduk!
- Dağ başında kaybolduk.
- Kör itin öldüğü yerde kaybolduk.
- Bu ücra yerde kaybolduk.
- Bu kuş uçmaz, kervan geçmez yerde kaybolduk.
- Bu ıssız yerde kaybolduk.

- We are lost in the middle of nowhere.
- We're lost in the middle of nowhere!