Translation of "Geçmeye" in English

0.014 sec.

Examples of using "Geçmeye" in a sentence and their english translations:

Yolu geçmeye korktu.

- She was scared to cross the road.
- She was afraid to cross the road.

Ormanı geçmeye korktu.

She was afraid to pass through the woods.

Yolu geçmeye korkmuştu.

She was scared to cross the road.

- Seninle iletişime geçmeye çalışıyordum.
- Sizinle iletişime geçmeye çalışıyordum.

I've been trying to contact you.

Sonra harekete geçmeye başlarız.

But then we start to take action.

Zorla öne geçmeye çalışıyor.

Forcing his way to the front.

Baş ağrım geçmeye başlıyor.

My headache is beginning to pass.

Tom'la bağlantıya geçmeye çalışıyorum.

I'm trying to get in touch with Tom.

Nehri yüzerek geçmeye çalıştı.

He attempted to swim across the river.

Tom yolu geçmeye korkuyordu.

- Tom was afraid to cross the road.
- Tom was scared to cross the road.

Tom'la iletişime geçmeye çalışıyordum.

I've been trying to contact Tom.

Başımın ağrısı geçmeye başlıyor.

My headache is beginning to go away.

Yolun karşısına geçmeye korkuyordu.

He was afraid to cross the road.

Kız kardeşiyle temasa geçmeye çalışıyorum.

I'm trying to get in touch with her sister.

Aylardır seninle iletişime geçmeye çalışıyorum

I've been trying to get in touch with you for months.

Onlar yürüyerek Tom'u geçmeye çalıştı.

They tried to walk past Tom.

Tom, Mary'yle dalga geçmeye başladı.

Tom started making fun of Mary.

Tom nehri yüzerek geçmeye çalıştı.

Tom tried to swim across the river.

Tom seninle temasa geçmeye çalışıyor.

Tom has been trying to get in touch with you.

Böylece nörobilime geçmeye karar verdim-

so I decided to shift to neuroscience –

Thames nehrini yüzerek geçmeye çalıştı.

She attempted to swim across the Thames.

Ve zaman geçmeye devam ediyor.

And time keeps passing on by.

O, sınırı geçmeye çalışırken vuruldu.

He was shot while attempting to cross the border.

Kız kardeşimle iletişime geçmeye çalışıyorum.

I'm trying to get in touch with my sister.

Sami harekete geçmeye karar verdi.

Sami decided to take action.

Tom benim yerime geçmeye gidiyor.

Tom is going to replace me.

Geçmeye çalışanlar ise filler tarafından ezildiler.

Those who managed to cross were trampled by the elephants.

Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.

They are constantly trying to outdo each other.

Geçmeye başlamadan önce yeşil sinyali bekle.

Wait for the green signal before starting to cross.

Bütün haftadır seninle irtibata geçmeye çalışıyorum.

I've been trying to contact you all week.

Bir üst modele geçmeye gerek yok.

There's no need to upgrade.

O benimle dalga geçmeye devam etti.

He kept mocking me.

Tom Mary ile temasa geçmeye çalıştı.

Tom tried to get in touch with Mary.

Sami ve Leyla harekete geçmeye hazırdılar.

Sami and Layla were ready for action.

Yalnızlık bizi diğer insanlarla iletişime geçmeye iter,

Loneliness, it leads us to connection with other people,

Osmanlıları Avrupa'dan çıkarmak için harekete geçmeye zorladı!

and drive the Ottomans out of Europe!

Erkek kardeşim nehri yüzerek geçmeye cesaret edemedi.

My brother dared not swim across the river.

Iklim değişimiyle mücadele etmek, Atlantik'i geçmeye hazır.

is ready to cross the Atlantic on a mission to fight climate change.

Erkek kardeşimin nehri yüzerek geçmeye cesareti yoktu.

My brother didn't have the courage to swim across the river.

- Tom'u değiştirmeye çalışmıyorum.
- Tom'un yerine geçmeye çalışmıyorum.

I'm not trying to replace Tom.

Bu şeylerin arasından geçmeye çalışırsanız sizi paramparça eder.

When you try and plow through this stuff, it just cuts you to shreds.

MCAT sınavını geçmeye hazırlanıyoruz, doğal bir afete hazırlanıyoruz.

We prepare to take the MCAT, we prepare for natural disasters.

- Tom'la alay etmeye gidelim.
- Tom'la dalga geçmeye gidelim.

Let's go make fun of Tom.

Ve böylece, onlar hemen harekete geçmeye karar verdiler.

And so, they decided to act immediately.

Ahşap bir zeminden seramik karoya geçmeye hazır mısın?

Are you prepared to switch from a wooden floor to ceramic tiles?

Sami birçok kez Leyla ile iletişime geçmeye çalıştı.

Sami attempted to contact Layla many times.

Bu noktada askerler şehri kuşatmak için harekete geçmeye başladı.

while the troops started deploying to encircle the city.

- Tom benim yerime geçecek.
- Tom benim yerime geçmeye gidiyor.

Tom is going to replace me.

Tom Mary'ye yol vermek için öne geçmeye karar verdi.

Tom decided to go ahead let Mary have her way.

Eğer beni yine geçmeye cesaret edersen, buna pişman olursun!

If you ever dare cross me again, you'll regret it!

Binlerce göçmen Avrupa'ya ulaşmak için her ay Akdeniz'i geçmeye çalışıyorlar.

Thousands of migrants try to cross the Mediterranean every month to reach Europe.

- Onunla dalga geçmeye hakkın yok.
- Onunla dalga geçme hakkın yok.

You don't have a right to make fun of him.

Tom eski halat köprüyü geçmeye çalışmanın mantıklı olmayacağına karar verdi.

Tom decided that it wouldn't be sensible to try to cross the old rope bridge.

- AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.
- Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir.

AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.

- Sami, Leyla ile temas kurmaya çalışıyordu.
- Sami, Leyla ile bağlantıya geçmeye çalışıyordu.
- Sami, Leyla ile bağlantı kurmaya çalışıyordu.
- Sami, Leyla ile temasa geçmeye çalışıyordu.
- Sami, Leyla ile iletişime geçmeye çalışıyordu.
- Sami, Leyla ile iletişim kurmaya çalışıyordu.

Sami was trying to get in contact with Layla.

4. İvan (Korkunç İvan) pek çok Tatar'ı İslam'dan Hıristiyanlığa geçmeye zorladı.

Ivan IV (Ivan the Terrible) forced many Tatars to convert from Islam to Christianity.

Bu duvarın üstünden geçmeye çalışırken bileğini burktu. O ne kadar aptal!

He sprained his ankle trying to jump off this wall. What a fool he is!

Tom öne geçmeye ve Mary'ye sormak istediği soruyu sormaya karar verdi.

Tom decided to go ahead and ask Mary the question he had been wanting to ask.

Nehri geçmeye başlıyorlar onlar çekilirken aynı zamanda Romalılar tarafından kovalanmaya devam ediliyorlar.

They start crossing the river as they continue to pull back, pursued by the Romans.

Üç kol geçmeye başlıyor, göğüslerine kadar buz gibi nehir suyuna batmış halde.

The three columns begin crossing, chest deep in the freezing water.

Hannibal geçidi geçmeye ve ordusuyla birlikte kaçıp el değmeden yağmasını yapmaya muvaffak oldu.

Hannibal was able to ascend the pass and escape with his army and plunder intact.

- Sami asla İslam'a geçmeye çalışmadı.
- Sami'nin İslam'a geçmek gibi bir niyeti hiç olmamıştı.

Sami never intented to convert to Islam.

Alman ikizler Anna ve Lisa Hahner maratonun bitiş çizgisini el ele geçmeye karar verdiler.

The German twins Anna and Lisa Hahner decided to join hands as they crossed the finish line of the marathon.

Ana dilini konuşan biri olarak geçmeye çalışan bir ajan olsan ve o şekilde konuşsan, büyük olasılıkla yakalanırsın.

If you were a spy trying to pass as a native speaker and said it that way, you'd likely get caught.