Translation of "Düşünme" in English

0.009 sec.

Examples of using "Düşünme" in a sentence and their english translations:

Düşünme.

Don't think.

Düşünme bile.

Don't even think.

Fazla düşünme.

- Don't overthink it.
- Don't overthink that.

Denemediğimi düşünme.

Don't think I didn't try.

- Kara kara düşünme!
- Karadeniz'de gemilerin batmışçasına düşünme.

Put your thinking cap on!

Senden hoşlanmadığımı düşünme.

Don't think I don't like you.

Hatta onu düşünme.

- No way!
- Don't even think of it.

Onu sevmeyeceğimi düşünme.

Don't think I won't like it.

Düşünme tarzını seviyorum.

I love the way you think.

Hayatımı kurtardığını düşünme.

Don't think you saved my life.

Onun hakkında düşünme.

Don't think about it.

Onu hiç düşünme.

Don't ever think that.

Düşünme tarzını sevmiyorum.

I don't like the way you think.

Eleştirel düşünme nedir?

What is critical thinking?

Yüksek sesle düşünme!

Don't think aloud!

- Hatta onu düşünme.
- Onu düşünme bile!
- Aklına bile getirme!

Don't even think it.

Düşünme hızımı çok yavaşlatıyorlar.

They're just making me think really slow. [echoing slightly]

Onun düşünme tarzı mantıklı.

Her way of thinking was rational.

Çok para kazandığımı düşünme.

Don't think I'm made of money.

Jane düşünme tarzını anlar.

Jane understands how you think.

Öyle şeyler hakkında düşünme.

Don't think about stuff like that.

Tom'un düşünme tarzını beğeniyorum.

I like how Tom thinks.

Düşünme tarzın hoşuma gidiyor.

I like the way you think.

Hatta onun hakkında düşünme.

- Don't even think about it!
- Don't even think about it.

Benim çikolatamı yemeyi düşünme!

Don't you even think of eating my chocolate!

Onun hakkında artık düşünme.

Don't think about that anymore.

Yaptığını takdir etmediğimi düşünme.

Don't think I don't appreciate what you've done.

Farklı düşünme tarzlarımız var.

We have different ways of thinking.

Artık onun hakkında düşünme.

Don't think about it anymore.

Bütün onları hiç düşünme.

Never mind all that.

O tür düşünme yaygındır.

That kind of thinking is pervasive.

Onların düşünme tarzı eski.

Their way of thinking is old-fashioned.

Düşünme tarzın beni cezbediyor.

Your way of thinking intrigues me.

Düşünme yöntemimiz bu değil.

That's not how we think.

Asla başka türlü düşünme.

Don't ever think otherwise.

- Onu düşünmeyin.
- Onu düşünme.

- Don't mind him.
- Don't think of it.

Hatta oraya gitmeyi düşünme.

Don't even think of going there.

Tom'un düşünme tarzını seviyorum.

I like the way Tom thinks.

Tom düşünme tarzını seviyorum.

I love the way Tom thinks.

Karşılayamadıklarını düşünmeleriyle intiharı düşünme arasında

the stereotypical characteristics of masculinity

Sadece bu düşünme sürecini hesaplamak

Just articulating that thought process

Yılanları çok düşünme onu solduruyor.

The very thought of snakes makes her turn pale.

Bu fikirler düşünme tarzımıza yabancı.

Those ideas are alien to our way of thinking.

Lütfen bunu daha fazla düşünme.

Please think no more about it.

Onun düşünme tarzı çok çocukça.

His way of thinking is very childish.

Mantıklı düşünme benim gücüm değil.

- Logical thinking is not my strength.
- Logical thinking isn't my strength.

Tom'un düşünme tarzını gerçekten beğenmiyorum.

I really like the way Tom thinks.

Tom işleri çok düşünme eğilimindedir.

Tom tends to overthink things.

Hiç düşünme. Bu herkese olur.

Never mind. It happens to everyone.

Lütfen bunu o şekilde düşünme.

Please don't think of it that way.

Ben senin düşünme tarzını seviyorum.

I do like the way you think.

Şu anda onu hiç düşünme.

Never mind that right now.

Tom bana düşünme fırsatı vermedi.

Tom wouldn't give me a chance to think.

Onun düşünme tarzını hiç anlamıyorum.

I don't understand his way of thinking at all.

Cömert ol; sadece hatalarını düşünme.

Be generous; don't think only of his faults.

Her zaman ciddi olduğumuzu düşünme.

Don't think we're always serious.

Senin haklı olduğunu düşünme eğilimindeyim.

I'm inclined to think that you're right.

Onun hakkında düşünme. Onu yap.

Don't think about it. Do it.

Bu tür şeyler hakkında düşünme.

Do not think about those kinds of things.

Düşünme tarzını değiştirsen iyi olur.

You'd better change your way of thinking.

Tom'un düz düşünme sorunu vardı.

Tom had trouble thinking straight.

Bir daha onun hakkında düşünme.

Don't think of it again.

Bunun hakkında düşünme, sadece yap.

Don't think about it, just do it.

Tekrarlayan davranışlar, rutin ve takıntılı düşünme --

repetitive behaviors, routine and obsessive thinking --

Perry yüksek sesle düşünme alışkanlığı edindi.

Perry has acquired the habit of thinking aloud.

Onun düşünme tarzı benimkine çok benzer.

His way of thinking is very similar to mine.

- Boş ver!
- Önemli değil!
- Hiç düşünme!

- Never mind.
- Never mind!

Japonların bu şekilde düşünme eğilimi vardır.

Japanese people tend to think that way.

Düşünme şeklimizi değiştirecek bir şey oldu.

way we think about projections.

Onun hakkında iki kez düşünme, Tom.

Don't think twice about it, Tom.

- Onu şimdi düşünme.
- Onu şimdi düşünmeyin.

Don't think about it now.

Çok mantıklı bir düşünme tarzın var.

You have a very logical way of thinking.

Küçük çocuklar soyut düşünme yetisinden yoksundur.

Young children are incapable of abstract thinking.

Yaşlı bir insanın düşünme tarzını değiştirmesi zor.

It is hard for an old man to change his way of thinking.

Kızımla çıkmana izin vermemi istemeyi düşünme bile.

Don't even think of asking me to let you date my daughter.

Lütfen şu anda pembe bir fili düşünme.

Please do not think of a pink elephant right now.

Ailem beni onların düşünme biçimine dönüştürmeye çalıştı.

My parents tried to convert me to their way of thinking.

- Ne olduğunu hiç düşünme.
- Olanı boş ver.

Never mind what happened.

Önemsiz bir sorun uzun bir düşünme gerektirmez.

A trivial problem does not require a long cogitation.

Onun kendine özgü bir düşünme tarzı yok.

He doesn't have a mind of his own.

En önemli şey kendiniz için düşünme yeteneğidir.

The most important thing is the ability to think for yourself.

Hızlı düşünme hasarın daha kötü olmasını önledi.

Quick thinking prevented the damage from being even worse.

Tom'un kesinlikle kalıpların dışında düşünme sorunu var.

Tom certainly has trouble thinking outside the box.

Esperanto dünyaya yeni bir düşünme tarzı tanıttı.

Esperanto introduced a new way of thinking to the world.

Düşünme şeklimizi değiştiren yeni bir örneği sizinle paylaşayım.

Let me show you a recent example that has changed our thinking.

Alışılmışın dışında düşünme yeteneğim için kendimle gurur duyuyorum.

I pride myself on my ability to think outside the box.

Son altı yıldır, kendimiz için güzellik hakkında düşünme şeklimizi

For the last six years, I've built a cosmetic company

Sapık olduğumu düşünme ama onun çantasında birkaç prezervatif gördüm.

Don't think I'm perverse, but I've seen several condoms in her purse.

Bu iki din arasındaki çok farklı bir düşünme tarzı.

It is very different the way of thinking between the two religions.

- Boston'dan ayrılmaya karar verdim.
- Boston'dan ayrılmayı düşünme kararı aldım.

- I've decided to leave Boston.
- I've made up my mind to leave Boston.

Nostaljik anlarda biz neredeyse sürekli olarak çocukluğu düşünme eğiliminde olabiliriz.

In nostalgic moments we may tend to think of childhood as a time of almost unbroken happiness.

Erkek ve kadınların düşünme biçimleri arasında bir farklılık var mı?

Is there a difference between the way of thinking of men and women?

- Asla her şeyi bildiğini düşünme.
- Asla her şeyi bildiğinizi düşünmeyin.

Never think you know it all.

Tanınmadan önce maaş zammından bahsedersen senin işleri ters yaptığını düşünme eğiliminde olurum.

When you speak of a pay-raise before recognition, I am inclined to think you are putting the cart before the horse.

Bizler gerçeklerin basit olduğunu düşünme hatasına düşmeye meyilliyiz çünkü basitlik, görevimizin amacı.

We are apt to fall into the error of thinking that the facts are simple because simplicity is the goal of our quest.

İyi ya da kötü bir şey yoktur fakat düşünme onu öyle yapar.

There is nothing either good or bad but thinking makes it so.

Açıklık ve eleştirel düşünme için, ilham ve harekete geçme için bir gün.

for openness and for critical thinking, for inspiration and for action.