Translation of "Hoşlanmadığımı" in English

0.122 sec.

Examples of using "Hoşlanmadığımı" in a sentence and their english translations:

Senden hoşlanmadığımı düşünme.

Don't think I don't like you.

Plandan hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

She asked me whether I liked the plan or not.

Yalan söylemekten hoşlanmadığımı biliyorsun.

- You know I don't like lying.
- You know that I don't like lying.

Tom'dan hoşlanmadığımı herkes biliyor.

- Everybody knows I don't like Tom.
- Everyone knows that I don't like Tom.
- Everybody knows that I don't like Tom.
- Everyone knows I don't like Tom.

Tom kendisinden hoşlanmadığımı biliyor.

- Tom knows that I don't like him.
- Tom knows I don't like him.

Tom'a ondan hoşlanmadığımı söyledim.

I told Tom that I didn't like him.

Tom'un ondan hoşlanmadığımı düşünmesini istemiyorum.

I don't want Tom thinking I don't like him.

Senden çok hoşlanmadığımı öğrenmen şaşırtmamalı.

It shouldn't surprise you to learn that I don't like you very much.

Altıncı sınıfta senden hoşlanmadığımı biliyorsun.

- You know I didn't like you in the 6th grade.
- You know I didn't like you in sixth grade.

Tom ondan hoşlanmadığımı muhtemelen bilir.

Tom probably knows I don't like him.

Senden hoşlanmadığımı sana ne düşündürüyor?

What makes you think I don't like you?

Tom'dan hoşlanmadığımı sana düşündüren ne?

What makes you think I don't like Tom?

Tom'dan niçin hoşlanmadığımı size söyleyeyim.

Let me tell you why I don't like Tom.

Mary'den neden hoşlanmadığımı Tom'a söylemedim.

I didn't tell Tom why I didn't like Mary.

Tom matematikten hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

Tom asked if I liked math.

Tom, Mary'den hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

Tom asked if I liked Mary.

Tom'a neden ondan hoşlanmadığımı söyledim.

I told Tom why I didn't like him.

Bana neden Tom'dan hoşlanmadığımı düşündüğünü söyle.

Tell me why you thought I didn't like Tom.

Keşke Tom ondan hoşlanmadığımı Mary'ye söylemeseydi.

I wish Tom hadn't told Mary that I didn't like her.

Tom'dan hoşlanmadığımı söylersem yalan söylüyor olurum.

I'd be lying if I said I didn't like Tom.

Geç kaldığın zaman bundan hoşlanmadığımı biliyorsun.

- You know I don't like it when you're late.
- You know that I don't like it when you're late.

Tom ondan neden hoşlanmadığımı muhtemelen bilmiyordur bile.

Tom probably doesn't even know why I don't like him.

Saçımı kesen bayana perçemden hoşlanmadığımı söyleyebilmek isterdim.

I'd love to be able to tell the lady who cuts my hair that I don’t like bangs.

Ondan niçin hoşlanmadığımı az önce Tom'a söyledim.

I just told Tom why I didn't like him.

Senden gerçekten çok fazla hoşlanmadığımı bilmen gerektiğini düşünüyorum.

- I think you should know that I don't really like you very much.
- I think you should know I don't really like you very much.

- Tom'dan hoşlanmadığımı söylerken yalan söylemiştim.
- Tom'u sevmediğimi söylemem yalandı.

I lied when I said I didn't like Tom.

- Sana bu gömlekten hoşlanmadığımı söylemiştim.
- Sana bu gömleği beğenmediğimi söylemiştim.
- Sana bu gömlekten nefret ettiğimi söylemiştim.

- I told you I hated that shirt.
- I told you that I hated that shirt.