Translation of "Düğününe" in English

0.114 sec.

Examples of using "Düğününe" in a sentence and their english translations:

Düğününe gitmeye niyetim yok.

I have no intention of going to your wedding.

Kız kardeşimin düğününe gidiyorum.

I'm headed for my sister's wedding.

Onların düğününe davet edildim.

I was invited to their wedding.

Tom'un düğününe gidecek misin?

Will you go to Tom's wedding?

Tom Mary'nin düğününe gitmedi.

Tom didn't go to Mary's wedding.

Bir arkadaşın düğününe davet edilmeyince

not being invited to the friend's wedding,

Onların düğününe davet edildin mi?

Have you been invited to their wedding?

Kuzenim beni düğününe davet etti.

My cousin invited me to her wedding.

Tom'u, düğününe davet edecek misin?

Are you going to invite Tom to your wedding?

Düğününe kimi davet etmeyi düşünüyorsun?

Who do you plan to invite to your wedding?

Tom ve Mary'nin düğününe gitmeyeceğim.

I'm not going to Tom and Mary's wedding.

Düğününe kaç kişiyi davet ettin?

How many people have you invited to your wedding?

Tom John ve Mary'nin düğününe geldi.

Tom showed up at John and Mary's wedding.

Tom ve Mary'nin düğününe gidiyor musun?

Are you going to Tom and Mary's wedding?

Tom John ve Mary'nin düğününe katıldı.

Tom attended John and Mary's wedding.

Tom'un Mary'nin düğününe gitmeye niyeti yok.

Tom has no intention of going to Mary's wedding.

Tom, John ve Mary'nin düğününe gidemedi.

Tom couldn't go to John and Mary's wedding.

Tom ve Mary'nin düğününe gitmeyecek misin?

Aren't you going to Tom and Mary's wedding?

Tom, John ve Mary'nin düğününe gitmedi.

Tom didn't go to John and Mary's wedding.

Tom kız kardeşinin düğününe davet edilmemişti.

Tom wasn't invited to his sister's wedding.

Tom kızının düğününe katılmak için Boston'a uçtu.

Tom flew to Boston to attend his daughter's wedding.

Bana onun düğününe katılmak için davet etti.

He has invited me to attend his wedding.

Tom, John ve Mary'nin düğününe gitmeyeceğini söyledi.

- Tom said he wasn't going to John and Mary's wedding.
- Tom said that he wasn't going to John and Mary's wedding.

Tom ve Mary'nin düğününe katılacağıma söz verdim.

I promised I'd attend Tom and Mary's wedding.

Ben Tom'un düğününe davet edildim ama Mary edilmedi.

I've been invited to Tom's wedding, but Mary hasn't.

- Tom Mary'yi düğününe davet etmedi.
- Tom Mary'yi nikâhına davet etmedi.
- Tom Mary'yi düğününe çağırmadı.
- Tom Mary'yi nikâhına çağırmadı.

Tom didn't invite Mary to his wedding.

Tom, kardeşine düğününe katılmayı göze alamayacağını söylemek zorunda kaldı.

Tom had to tell his brother that he couldn't afford to attend his wedding.

Sadece yakın aile bireyleri Tom ve Mary'nin düğününe katıldı.

Only immediate family members attended Tom and Mary's wedding.

Görünüşe bakılırsa, Tom, Mary ve John'un düğününe gitmek istemiyordu.

Tom apparently didn't want to go to Mary and John's wedding.

Hepimiz Tom ve Mary'nin düğününe katılmak için Boston'a geldik.

We've all come to Boston to attend Tom and Mary's wedding.

- Düğününe Tom'u niye çağırmadın?
- Nikâhına Tom'u neden davet etmedin?

Why didn't you invite Tom to your wedding?

Figaro bizi düğününe davet etti ama geldiğimizde herkes çoktan ayrılmıştı.

Figaro invited us to his wedding, but when we arrived everyone had already left.

- Tom'un düğününe gideceğimden emin değilim.
- Tom'un nikâhına gideceğimden emin değilim.

- I'm not sure I'm going to Tom's wedding.
- I'm not sure that I'm going to Tom's wedding.

- Düğününe her ne pahasına olursa olsun gelirim.
- Düğününü hiçbir surette kaçırmam.

I wouldn't miss your wedding for anything.

"Biz onların düğününe davet edildik." "Öyle mi? Pekala, onlara ne alacaksınız?"

"We were invited to their wedding." "Is that so? Well, what are you going to get them?"

- Tom'un anne ve babası onun düğününe katılmadılar.
- Tom'un anne ve babası onun nikâhına katılmadılar.

Tom's parents didn't attend his wedding.