Translation of "Kuzenim" in English

0.007 sec.

Examples of using "Kuzenim" in a sentence and their english translations:

- O, kuzenim değil.
- O benim kuzenim değil.

- He isn't my cousin.
- He's not my cousin.

Kuzenim bir esrarkeştir.

My cousin is a junkie.

Üç kuzenim var.

I have three cousins.

Tom kuzenim değil.

- Tom is not my cousin.
- Tom isn't my cousin.

İki kuzenim var.

I have two cousins.

O, kuzenim değil.

- He isn't my cousin.
- He's not my cousin.
- He is not my cousin.

Kuzenim yarın evleniyor.

My cousin is getting married tomorrow.

Tom benim kuzenim.

- Tom is my cousin.
- Tom's my cousin.

Kuzenim bir gazeteci.

My cousin is a journalist.

Bu benim kuzenim.

This is my cousin.

Helen, bu benim kuzenim.

Helen, this is my cousin.

Kuzenim Mısır'dan. O Mısırlıdır.

My cousin is from Egypt. He is Egyptian.

Kuzenim kemik erimesinden muzdarip.

My cousin suffers from osteoporosis.

O benim kuzenim değil.

- He isn't my cousin.
- He's not my cousin.
- He is not my cousin.

Tom benim ikinci kuzenim.

Tom is my second cousin.

Kuzenim hokus pokusta iyidir.

My cousin is good at doing magic tricks.

Kuzenim halen dört yaşında.

My cousin is already four years old.

Sen benim kuzenim değilsin.

You are not my cousin.

Tom benim kuzenim değil.

- Tom is not my cousin.
- Tom isn't my cousin.

Kuzenim bana kasabayı gezdirdi.

My cousin took me around the town.

Kuzenim denizlerde hizmet eder.

My cousin serves in the Marines.

Tom, bu benim kuzenim.

Tom, this is my cousin.

Sen benim kuzenim misin?

Are you my cousin?

Tom'la tanışmanı istiyorum, kuzenim.

I'd like you to meet Tom, my cousin.

Kuzenim, Paris'in kalbinde yaşıyor.

My cousin lives in the heart of Paris.

Çoğu kuzenim Madrid'de yaşıyor.

Most of my cousins live in Madrid.

Hokkaido'daki kuzenim iyi bir kayakçıdır.

My cousin in Hokkaido is a good skier.

Kuzenim kuyrukta sondan ikinci kişi.

My cousin is the second to the last person in the line.

Avukat olan bir kuzenim var.

I have a cousin who is a lawyer.

O ev, kuzenim tarafından yaptırıldı.

That house was built by my cousin.

Anne tarafında üç kuzenim var.

I have three cousins on my mother's side.

Kuzenim benden biraz daha yaşlıdır.

My cousin is a little older than I am.

Avukat kuzenim şu anda Fransa'da.

My cousin, who is a lawyer, is in France at present.

Boston'da yaşayan bir kuzenim vardı.

I had a cousin who lived in Boston.

Kuzenim sözünü kıracak son kişidir.

My cousin is the last person to break his promise.

Kuzenim beni düğününe davet etti.

My cousin invited me to her wedding.

Kuzenim denizcilerle birlikte hizmet eder.

My cousin serves with the Marines.

Avustralya'da yaşayan bir kuzenim var.

I have a cousin who lives in Australia.

Boston'da yaşayan bir kuzenim var.

I have a cousin who lives in Boston.

Tom gerçekten benim kuzenim değil.

Tom isn't really my cousin.

Doktor olan bir kuzenim var.

I have a cousin who's a doctor.

Tom adında bir kuzenim var.

I have a cousin named Tom.

Kimse senin kuzenim olduğunu bilmiyor.

- No one knows you're my cousin.
- Nobody knows you're my cousin.
- No one knows that you're my cousin.
- Nobody knows that you're my cousin.

Gerçeği söylemek gerekirse, o benim kuzenim.

To tell the truth, she is my cousin.

Boston'dan kuzenim olan Tom bugün burada.

My cousin from Boston, Tom, is here today.

Kuzenim sözünden dönecek bir insan değildir.

My cousin isn't the kind of person who'd ever break a promise.

- Tom benim kuzenim.
- Tom, benim kuzenimdir.

- Tom is my cousin.
- Tom's my cousin.

Kuzenim evimize yakın bir dükkânda çalışıyor.

My cousin works in a shop near our home.

Mary'nin benim kuzenim olduğunu Tom'a söylemedim.

I didn't tell Tom Mary was my cousin.

- Tom benim erkek arkadaşım değil. O benim kuzenim.
- Tom erkek arkadaşım değil. O benim kuzenim.

Tom isn't my boyfriend. He's my cousin.

Tom benim kardeşim değil. O benim kuzenim.

- Tom isn't my brother. He's my cousin.
- Tom isn't my brother. He is my cousin.

Dün öğleden sonrayı kuzenim Gian ile geçirdim.

I spent yesterday afternoon with my cousin Gian.

John erkek kardeşim değil fakat benim kuzenim.

John is not my brother, but my cousin.

Kuzenim gelecek ay bir çocuk sahibi oluyor.

My cousin is having a baby next month.

Kuzenim Tanrı'nın çağrısını kabul etti ve rahip oldu.

My cousin received the call of God and became a priest.

- Kuzenlerimin çoğu Madrid'de yaşıyor.
- Çoğu kuzenim Madrid'de yaşıyor.

Most of my cousins live in Madrid.

Kuzenim dört yaşında ama o benim kadar çok yiyor.

My cousin is four, but he eats as much as I do.

O sarhoşken kuzenim, İsa'nın her gece onunla konuştuğunu söyledi.

My cousin, who was a drunk, said that Jesus talked to him every night.

Kuzenim beni onun ​​büyük doğum günü partisine davet etti.

My cousin invited me to her big birthday party.

Biliyorum! Keiko'nun benim ikinci kuzenim olduğunu söylememe izin ver.

I know! Let me just say that Keiko is my SECOND cousin!

Ben onu ziyaret ettiğimde kuzenim bir haftadır yatakta hastaydı.

My cousin had been sick in bed for a week when I visited him.

Kuzenim gibi inşaatçılar, sık sık şantiyeye ağır malzemeler taşımak zorundalar.

Builders, like my cousin, often have to carry heavy materials to site.

Kuzenim dört yaşında ama o benim yediğim kadar çok yiyor.

My cousin is four years old, but she eats as much as I do.

- Tom, benim kuzenimdir.
- Tom kuzenim.
- Tom amca oğlum.
- Tom dayı oğlum.
- Tom hala oğlum.
- Tom teyze oğlum.
- Tom emmi oğlum.
- Tom kuzenim olur.

- Tom is my cousin.
- Tom's my cousin.

İki yıl önce kuzenim İspanya'ya gitti, ancak teyzem henüz ondan haber almadı.

My cousin traveled to Spain two years ago, however my aunt has not yet heard from him.

Kuzenim Teddy Fransızcayı üniversitede asıl branş olarak aldı ve bir yıl Paris'te okudu.

My cousin Teddy majored in French in college and studied in Paris for one year.